1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Arapların birlik sorunu

Carsten Kühntopp / DW6 Şubat 2007

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Ortadoğu barış sürecini canlandırmak için çıktığı gezi, Arap ülkeleri arasındaki iç ilişkileri gündeme getirdi. Arapların birlik meselesine dikkat çeken siyasi gözlemciler, bunun için geliştirilecek planlarda nüfuz sıkıntısına yol açtığına dikkat çekiyorlar.

https://p.dw.com/p/AZVw
Arapların ortak stratejiler geliştirememesi bölge dengelerini etkiliyor
Arapların ortak stratejiler geliştirememesi bölge dengelerini etkiliyorFotoğraf: AP

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Ortadoğu gezisi bugünkü Kuveyt ziyaretiyle sona eriyor. Merkel, İsrail-Filistin sorunu, Irak’taki durum ve İran ile ilgili gelişmeler gibi hassas konularda Körfez ülkeleriyle görüş alışverişinde bulundu, görüşmelerde Ortadoğu barışı için ortak stratejiler geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Ancak sorun, Arap ülkelerinin Ortadoğu sorununda ne kadar nüfuza sahip olduğu.

Arap Birliği ülkeleri arasındaki uzlaşmazlık efsanevi boyutlarda. Arap Birliği yıllık zirve toplantılarına sırf bitmek tükenmek bilmeyen uzun tartışmalardan ve sinir bozukluklarından kaçınmak için gitmeyen liderler bile oluyor. Beyrut merkezli etkin düşünce kuruluşlarından Uluslararası Kriz Grubu çalışanı Patrick Haenni, Araplar’ın tek ses olamaması ile ilgili, “Niye tek ses olsunlar ki? Fikir birliğinin bölgeyi birbirine yaklaştıracağı hayalini kurduk hep. Ya da hemen hepsinin Müslüman olması gerçeğinin. Tüm Hristiyanlar aynı fikirde mi ki? Tabii ki hayır” yorumunu yapıyor.

Arap Birliği’nin Filistin planı

Filistin direnişi İntifada’nın en kanlı dönemlerinde, beş yıl önce Arap Birliği biraraya gelerek uzlaşabilmişti. 2002 yılındaki Beyrut zirvesinde İsrail’e bir teklifte bulunuldu. İsrail’e Filistinliler ile uzlaşması ve Suriye’ye Golan Tepeleri’ni geri vermesi durumunda tüm Arap Birliği ülkelerinin İsrail ile barış yapması ve ilişkileri normalleştirmesi önerildi. Burada dikkat çeken, Arap Birliği’nin barış anlaşmasının şekillendirilmesinde somut taleplerde bulunmamasıydı. Filistinliler’in müzakere edip kabul edeceği anlaşma ne olursa olsun Arap Birliği tarafından kabul edilecekti.

İsrail hükümeti ise bu öneriyi dikkate almadı, öneri ABD için de ilgi çekici değildi. Böylece Araplar’ın barış önerisi mezara gömülmüş oldu. Arap Birliği bilinçli olarak bu öneriyi her zirve toplantısında yinelese de dikkat çekemedi.

Arap ülkelerinin İsrail’e karşı tek cephe olduğu dönemler de geride kaldı. Mısır ve Ürdün İsrail ile barış anlaşması imzaladı. İsrail, çok küçük olmasına rağmen zengin hammaddeleri ve pragmatik politikalarıyla etkili olan Katar’da 1996 yılında bir ticari temsilcilik açtı.

Petrol kozu işlemiyor

Arap ülkelerinin İsrail’e karşı petrol kozunu kullanmaları da artık gerçekçi değil. Petrol zengini Arap ülkelerinin hiçbiri, ABD’yi İsrail yanlısı tutumundan vazgeçirmek için üretimi azaltma fikrini ciddiye almıyor. Arap hükümetleri şunu artık anladı: İsrail, Arap bölgelerindeki, yani Gazze Şeridi, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri’ndeki işgali sona erdirmek istemedikçe ve ABD İsrail’i buna zorlamadıkça işgal devam edecek. Bunun işgal altındaki bölgelerde yaşayan Filistinliler için ne anlama geldiği bilindiğinden Arap ülkelerinde Filistin ile güçlü dayanışma sürüyor.

”Filistin hedef olmaktan çıktı”

Beyrut’taki Uluslararası Kriz Grubu’ndan Patrick Haenni, Arap hükümetlerinin Filistinliler’e ilgisinin ise eskiye oranla azaldığına dikkat çekiyor. Haenni şöyle konuşuyor: “Kendi ülkelerindeki demokratik hareketleri bastırmak istediklerinde Filistin iyi bir araçtı. İsrail’in politikalarına karşı koyabilmek, Filistin’i geri kazanabilmek ya da Filistinliler’e yardım edebilmek için bütünlüğümüzü korumalı, güçlü bir rejim altında birlik olmalıyız gibi söylemlere başvurulurdu. Ama artık oyunun kuralları değişti. Şimdi Arap hükümetleri başka şekillerde istikrarı sağlıyor, Batı ülkeleri ile güçlü anlaşmalar yapıyor. Filistin artık, kendi halkı arasında milli meşruiyetini sürdürmek, pekiştirmek için kullanılan bir konu, ama artık bir hedef olmaktan çıktı.”

Haenni, Filistinliler’in bölgede kendilerini dışlanmış hissetmekte haksız olmayacaklarını belirtiyor. Araplar arasında bir zamanların öncü ülkesi Mısır’ın rolü günümüzde daralıp, Filistin’deki iç çatışmalarda arabuluculuğa indirgenmiş durumda.