1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Astronotlar Kongresi'nden notlar

4 Temmuz 2013

Köln’de 1-5 Temmuz günlerinde düzenlenen 26. Uluslararası Astronotlar Kongresi’nde farklı nesillerden ve ülkelerden birçok uzay adamı biraraya geldi.

https://p.dw.com/p/192B0
Fotoğraf: DW/F. Schmidt

Yarım yüzyılı aşkın bir süreden beri içinde insan bulunan araçlar uzaya gönderiliyor. Geçmişte Doğu Bloku ülkeleriyle Batı arasında 30 yıl süren bir rekabet yaşanmıştı. Ancak Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra bu alanda önemli gelişmeler yaşandı. Şimdilerde uzay araştırmaları konusunda uzmanlaşmış tüm ülkeler el ele çalışıyorlar, hatta birbirlerinin işbirliğine ihtiyaç duyuyorlar. DW’den Fabian Schmidt, Köln’de 1-5 Temmuz günlerinde düzenlenen 26. Uluslararası Astronotlar Kongresi’nde farklı nesillerden ve ülkelerden birçok uzay adamı ile konuşma fırsatı buldu.

"Hepimiz dünyanın değişmesi gerektiğinin bilincindeydik"

Şimdiye kadar ilk ve tek Rumen astronot olan Dumitru Prunariu, 1981 yılında uzaya çıkmış, Sovyet uzay istasyonu Salyut 6'da bulunmuştu. Bugün ise Uzay Kâşifleri Birliği'nin (ASE) başkanlığını yapıyor. Prunariu birliğin kuruluşuna ilişkin şunları söylüyor:

“Birlik 1985 yılında kuruldu; yani Berlin Duvarı’nın yıkılmasından dört yıl önce. O dönemde birliğin içerisinde 13 ülkeden 25 astronot ve kozmonot vardı. Hepimiz dünyanın değişmesi gerektiğinin bilincindeydik.”

Soğuk Savaş döneminde uluslararası işbirliği gelişemedi

Uzay Kâşifleri Birliği'nin (ASE) kuruluş toplantısında Doğulu ve Batılı uzay adamları ilk kez siyasi sınırlar ötesinde fikir alış-verişinde bulunma fırsatı buldular. Daha sonraki yıl buluşma Doğu Bloku'nda, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapıldı. Sovyet kozmonotu olan Alexander Alexandrov da bu toplantıda hazır bulunanlar arasındaydı:

“Daha o zamanlar Amerikalı astronotlarla çok sayıda ilişki oluştu. Hatta biz Amerikalılar ile uzayda buluşmayı ve Amerikalıların uzay mekiği ile Sovyet uzay istasyonu Solyut-7’ye bağlanmalarını planlıyorduk. Ama bu, Soğuk Savaş nedeniyle, özellikle de bir Güney Kore yolcu uçağının Rus savaş jetleri tarafından düşürülmesi olayı sonrasında gerçekleşemedi. O zamanki Dışişleri Bakanı Andrey Gromyko, uzayda Amerikalı ve Sovyet uzay adamları arasında hiçbir şekilde irtibat olmaması gerektiğini vurgulamıştı.”

Şimdilerde uzay misyonları işbirliği olmaksızın mümkün olmuyor

O zamanlar mümkün olmayan şey, birkaç yıl sonra gerçek oldu. Batı Alman astronotu Reinhold Ewald daha 1990’da Moskova’da eğitim gördü. 7 yıl sonra ise Ewald, iki Rus kozmonot ve bir Amerikalı astronot ile birlikte Rus uzay istasyonu Mir’e (barış) uçuş yaptı.

Şimdilerde ise Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) Avrupalılar, Amerikalılar, Kanadalılar, Ruslar ve Japonlar arasındaki ilişkiler o kadar iç içe girmiş durumda ki, çoğu misyonların işbirliği olmadan gerçekleşmesi düşünülemiyor bile.

Alexander Alexandrov, Soğu Savaş dönemindeki arzusunun artık gerçek olduğunu şu ifadelerle anlatıyor:

“Biz uzay istasyonumuz Soyus’u hizmet açtık, Amerikalılar ise uzay mekiklerini... Japonlar bir laboratuar, Kanadalılar ise dış çalışmalar için bir robot sundular. Avrupalılar insansız uzay aracı ATV’yi ve Kolombo-Uzay laboratuarını devreye soktular. Uzaya gidecek takımı da biz seçtik. Sorunları birlikte çözüyoruz ve gördüğünüz gibi tüm gruplar son derece başarılı bir biçimde birlikte çalışıyor.”

Uzayda çok sayıda bilimsel deney de gerçekleştiriliyor

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) çok sayıda bilimsel deney de yapılıyor. Amerikalı astronot Kevin Anthony Ford, bu deneylerin tüm insanlığa yararı olduğunu anımsatıyor. Ford örneğin balıklar üzerinde deneyler yapmış. Ford, çalışmalarının kemik erimesi (Osteoporoz) hastalığı ile daha iyi mücadeleye hizmet edeceğine işaret ediyor:

“Osteoporoz hastalığının iyileştirilmesi yönündeki çalışmalar, bu alanda masraf yapılmasının meşru olduğunu gösteriyor. Ve uzay istasyonumuzda bu potansiyelin çok daha büyüğü niteliğinde daha binlerce bilimsel deneyimimiz bulunuyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Fabian Schmidt / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay