1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaş tazminatı gerginliği

16 Nisan 2013

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin işgaline uğrayan Yunanistan, Almanya'dan savaş tazminatı talebinde bulunmaya hazırlanıyor. Bazı tarihçiler, Yunanistan'ın tazminat talebinde haklı olduğu görüşünde.

https://p.dw.com/p/18GVC
Fotoğraf: picture-alliance/akg-images

Yunanistan Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve içeriği gizli tutulan bir raporda, Nazi rejimi tarafından yapılan zulüm ve zorla alınan kredilere ilişkin deliller bulunduğu belirtiliyor. "To Vima" gazetesinin haberine göre; bu rapor, devlet arşivlerindeki önemli dosyaları inceleyen bir uzmanlar ekibi tarafından kaleme alındı. Raporda Almanya’nın 1960 yılında imzalanan iki taraflı savaş tazminatı antlaşması uyarınca 115 milyon marklık tazminatın, Nazi terörünün Yunan mağdurlarına ödendiği de belirtiliyor. Alman tarafından yapılan açıklamalarda da tüm tazminat bedelinin ödendiğinin altı çiziliyor ve bununla birlikte zaten konunun zaman aşımına uğradığına dikkat çekiliyor. Yunanistan ise 1953 yılında imzalanan Londra Borç Anlaşması uyarınca İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan borçların "bir barış anlaşmasının imzalanmasından sonraya" ertelendiğini ileri sürüyor.

Tazminat gerekçeleri

Atina Üniversitesi’nden emekli, tarihçi Prof. Dr. Hagen Fleischer, Yunanların tazminat taleplerini haklı buluyor. Fleischer, "Alman yönetimi o dönemler dedi ki; 'Tazminat ödemek için henüz erken, çünkü Almanya bölünmüş durumda. Oysa savaş, tüm Almanya tarafından yürütüldü, sadece yarısı tarafından değil. O nedenle Almanya yeniden birleşirse, bu konuyu tekrar gündeme alırız.' Bu gerekçe, 1953 ile 1990 yılları arasında geçerliydi. 1990 yılında ise bir anda şöyle bir cevap verilmeye başlandı: 'Aradan çok süre geçti. Yani artık çok geç.' Burada bir çifte standart söz konusudur" diye konuşuyor.

Uzmanlık konusu Yunanistan’daki Alman işgali dönemi olan tarihçi, Almanya’nın, savaş tazminatlarının 1960 yılında ödendiği iddiasını ise inandırıcı bulmuyor. Fleischer "Bu, tamamen Almanya’nın kapsamlı bir yorumudur. Dönemin Yunan Büyükelçisi İpsilantis, kaleme aldığı cevap mektubunda tüm tazminatların ödenmemiş olduğunu izah etmişti. Bu bağlamda 115 milyon mark için kaydedilen şudur: Çok daha az zarara uğrayan Hollanda’ya çok daha yüksek bir bedel ödendi. O nedenle konu kapanmamıştır" diyor.

Yunan Maliye Bakanlığı’nın raporunda somut bir rakam bildirilmediği ifade ediliyor. Tazminat talep eden işgal mağdurları örgütleri, 160 milyon euroluk bir zarardan söz ederken bazı gözlemciler ise çok daha yüksek meblağlardan bahsediyor. Talep edilen tazminat miktarı, sadece can ve mal kaybını değil, aynı zamanda Yunanistan Merkez Bankası’nın 1942 yılında Alman Nazi rejimine vermek zorunda kaldığı kredileri de kapsıyor.

"Naziler, kredi suçunu kabul etti"

Tarihçi Fleischer, zorla alınan kredinin diğer taleplerden ayrı tutulması gerektiğini vurguluyor. Zira Fleischer, Alman hükümetinin emsal oluşturma riskini göze almayacağı için, savaş tazminatı talep etme hakkının "fiili nedenlerden ötürü" zaman aşımına uğradığını düşünüyor. Tarihçi, o nedenle Yunan tarafının bu taleplerinden feragat edip, asıl işgalci kuvvetlerin aldığı krediye odaklanması konusunda kapsamlı bir biçimde bilgilendirildiğini kaydediyor. Çünkü tarihçiye göre; Naziler, kredi suçunu kabul etti, borcunu 476 milyon mark olarak belirledi ve İkinci Dünya Savaşı bitmeden kısa bir süre önce geri ödemeye başladı. Fleischer, ancak savaş sonrası iktidara gelen demokratik Alman hükümetlerin bu konuya bir çözüm getirmediğini ileri sürüyor. Profesör Fleischer'a göre bu miktar, faizlerle birlikte hâlihazırda yaklaşık 7 milyar euroyu buluyor.

Yunanistan Parlamentosu’ndaki en güçlü muhalefet partisi radikal solcu SYRIZA ise koalisyon hükümetini oluşturan siyasi partilere savaş tazminatı haklarının geçerli kılınması için baskı yapmayı amaçlıyor.

Yunanlar krize çare arıyor

"Soğuk savaş"

Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, "Neue Osnabrücker Zeitung" gazetesine verdiği demecinde, tazminat konusunun çoktan halledildiğini belirtip, "Bu tarz hikâyelerle Yunan halkını kandırmaktansa, onlara reform yolunun açıklaması daha önemlidir" diye konuştu. Schäuble’nin bu açıklaması Atina’da büyük tepki çekti. SYRIZA partisi Parlamento Grubu Sözcüsü Dimitris Papadimoulis, tepkisini şöyle dile getirdi: "Burada insanları kandıran biri varsa o da; bizi ‘Ya reformlar ya da tazminat’ ikileminde bırakan Sayın Schäuble’dir. Biz ise ‘Hem reformlar hem de tazminat’ diyoruz. Kimsenin Yunanların bütçesini sağlamlaştırmak ve devleti reformlaştırmak durumunda olduğuna itirazı yok. Ama bu durum, tazminat talebinin devam etmesine engel oluşturmuyor. Elmaları armutlarla mukayese etmekten kaçınmalıyız."

Yunanistan’ın en çok satan gazetelerinden “Ta Nea” da hâlihazırda Atina ve Berlin hattında "soğuk bir savaştan" söz ediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Jannis Papadimitriou / Başak Demir

Editör: Başak Özay