1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Augsburger Allgemeine: Erdoğan'a karşı direnç artıyor

15 Temmuz 2019

Alman basınında, üçüncü yıldönümü vesilesiyle 15 Temmuz darbe girişimi ve Avrupa'nın Akdeniz üzerinden gelen sığınmacılarla ilgili siyaseti irdeleniyor.

https://p.dw.com/p/3M4pS
Tayyip Erdogan Türkei Porträt Stimmung nachdenklich
Fotoğraf: Getty Images/B. Kilic

15.07.2019 - Alman basınından özetler

Augsburger Allgemeine gazetesi, 15 Temmuz darbe girişiminin üçüncü yıldönümünde, Türkiye'nin Gülen yapılanmasına mensup oldukları iddia edilen kişilere karşı tavrını yorumluyor:

"Muhalefetin ülkenin büyük kentlerinde elde ettiği seçim zaferleri, AKP’nin sahip olduğu mutlak gücün karşısında denge unsuru oluşturdu. Erdoğan karşıtı olduğu iddia edilen kişiler hakkında yürütülen kovuşturmalara, kamuoyunda ve hatta Erdoğan’ın partisinde giderek artan bir direnç gösteriliyor. AKP’nin Gülen ile ilgili tavrındaki çelişkiler açıkça teşhir edilmekte. Erdoğan’la iyi ilişkileri olan politikacılar ve gazeteciler, Gülen’le geçmişteki ilişkilerine rağmen koltuklarında oturmaya devam etmekten dolayı mutlular."

Avrupa’nın en önemli gündem maddelerinden biri Akdeniz üzerinden, son derece riskli bir yolculuğu göze alarak kaçmaya çalışan sığınmacılar. Avrupa Birliği’nin ve Almanya’nın tavrı ve bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili Süddeutsche Zeitung'un yorumu şu şekilde:

"Avrupa’nın sığınmacı siyasetinin, şu anki durum itibariyle felçli Avrupa Birliği’nden değil Berlin’den gelebilecek bir hamleye ihtiyacı var. Federal hükümet, bazılarının talep ettiği gibi tek başına hareket edip kurtarılan tüm sığınmacıları Almanya’ya kabul mu etmeli? Bu dış ve iç politika açısından akıllı bir iş olmaz. Türkiye ile varılan mülteci anlaşmasının da fikir sahiplerinden biri olan göç üzmanı Gerald Knaus’a göre atılacak adımın bir plan dahilinde olması gerekiyor. Önerisi şu: Almanya, kurtarılan sığınmacıları kabul etmeye hazır ülkelerle bir koalisyon kuracak. Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın ‘Yardıma Hazır Olanlar Birliği‘ fikri bu bağlamda olumlu bir işaret."

Akdeniz’de yaşanan sığınmacı trajedisini yorumlayan Frankfurter Rundschau ise, sığınmacı botları ile karşılaşmamak için Akdeniz’de rotasını değiştiren ticari gemilerle Avrupa Birliği’nin izlediği siyaset arasında benzerlik olduğunu şu satırlarla aktarıyor:

"İş buraya kadar geldi: Akdeniz’de seyreden ticari gemiler, sığınmacıların Avrupa’ya ulaşmak için bindikleri şişme botların rotasına girmemek için güzergahlarını değiştiriyor. Alman Denizci Misyonu’nun verdiği bilgiye göre, gemilerdeki mürettebat, kurtarılması gereken sığınmacılara denk gelip onları kurtardıktan sonra bu yüzden İtalya tarafından haklarında insan kaçakçılığı soruşturması açılmasından endişe ediyor. Bu nedenle botları batmış insanların çaresizce boğulmalarına seyirci kalınması ender değil. Armatörler ve gemiciler, kat edilen ek mesafe ve oluşan ek masrafa rağmen, kelimenin tam anlamıyla sorunun etrafından yüzüyorlar. İşte Avrupa'nın 2019 yılında bulduğu çözüm. Avrupa Birliği de genel anlamda sığınmacı politikasında aynı bu yolu izliyor: Gözleri kapa ve etrafından dolan. Kendini değerler topluluğu olarak gören ve karşılıklı yardım ile dayanışma içinde olacağı düşünülen bir devletler birliğine bu tarz bir tutumun hiç yakışmadığı çok sık dile getirilmiş olsa da görünen o ki hala yeterince vurgulanmamış."

Konuyu sayfalarına taşıyan bir başka gazete de Darmstädter Echo. Gazete, sığınmacıların her ne pahasına olursa olsun kurtarılmalarını ve Afrika’da bu insanlar için güvenli limanlar oluşturulmasını talep ediyor:

"Bu insanları kendilerinden, denizden ve onları ıslak bir toplu mezara göndererek, üzerlerinden ölümcül bir kazanç elde eden katillerin elinden kurtarılması zorunludur. Aynı zamanda, son tahlilde hiçbir şey yapmayan Avrupa'dan da. Bu Avrupa kurtarmıyor, Carola Rackete gibi insanları seyretmekle yetiniyor. Tüm bu zorlukları yaşayan insanlar hayatta kalmayı başardıklarında da tartışma konusu oluyorlar. Kelimenin hem gerçek hem de mecazi anlamında, Afrika’da güvenli limanlar oluşturulması en önemli konu. Ancak dış politikadaki derin görüş ayrılıkları nedeniyle en önemli hususlarda aciz kalınıyor. Bu kısır döngü daha ne kadar devam edecek? Sağ popülistler her tarafta, onlara karşı hiçbir şey yapılamayacak kadar güçlenene dek mi?"

dpa / ET,BK

© Deutsche Welle Türkçe