1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Avrupa İran'ın yanında yer almalı"

Peter Philpp/DW21 Şubat 2007

Uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için BM Güvenlik Konseyi'nin İran’a tanıdığı süre dolarken, İran'ın nükleer başmüzakerecisi Laricani ile Uluslararası Atom Enerji Kurumu Başkanı El Baradey arasında son pazarlıklar yürütülüyor. Güvenlik Konseyi, E lBaradey'in rapor doğrultusunda yaptırımları gündemine alacak. Bu arada Washington yönetiminin İran’a askeri operasyona hazırlandığı iddiaları dayoğunluk kazanıyor. DW editorlörinden Peter Philipp, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın İran’a barışçıl amaçlarla nükleer faaliyetlerde bulunma hakkı verdiğine ve Avrupalı ülkelerin bu haktan yana tavır alması gerektiğine işaret ediyor.

https://p.dw.com/p/AZlr

Filmi daha önce pek çok kez izlendiği için sahnele kimseyi şaşırtmıyor: İran yönetimi kendisine tanınan sürenin sonuna doğru daha esnek davranıyor, daha fazla ödün vermeye hazır olduğu görüntüsü sunuyor. Bunun hemen ardından, yıllardır izlediği tavizlere kapalı çizgisine geri dönüyor.

Benzer gelişmeleri yine yaşıyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için tanıdığı süre doluyor. Beklendiği gibi İran geri adım atmadı. Ancak İran’ın meseleyi ciddi anlamda müzakere etmeye açık olduğu yolundaki işaretler giderek artıyor. İran’ın başmüzakerecisi Ali Laricani Tahran yönetiminin bu yöndeki arzusunu Münih’te 9-11 Şubat tarihlerinde yapılan Uluslararası Güvenlik Konferansı’nda dile getirdi.

Benzer bir mesaj, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından İslam Devrimi yıldönümü kutlamalarında ifade edildi. İran yönetiminin müzakere çabalarını yalnızca taktik değil aynı zamanda ülke içinde nükleer programda direten yönetime karşı artan hoşnutsuzluğu yatıştırma çabasının da bir parçası olarak değerlendirmek gerekiyor. Bazı siyasi gözlemcilere göre yükselen muhalefet, dört yıllık görev süresi dolmadan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ı iktidardan uzaklaştırabilir.

Bu tür siyasi değerlendirmeler, görünürde İran ile yaşanan sorunlara ‘diplomatik çözüm’ getirmeyi öneren, ancak geri planda Tahran’da rejim değişikliği sağlayabilmek için askeri seçenekleri açık bırakan Washington yönetiminin girişimlerine güç katıyor.

Amerikan yönetiminin doğrulamadığı iddialara göre, Amerikalı uzmanlar, İran’da görev yapmak üzere Iraklı Kürtlerden ‘özel harp timleri’ kuruyor. Başka iddialara göre, Amerikalı ajanlar isyan ve kargaşa çıkarmak için İran’daki azınlıklar üzerinde çalışma yürütüyor. Amerikalı generaller İran’ı Irak’taki militanlara silah ve mühimmat desteği sağlamakla itham ederken İran Körfezi’ne uçak gemileri sevk ediliyor. Amerikan yönetimi muhtemel İran’a düzenlenecek muhtemel operasyon halinde yalnızca nükleer tesisleri değil askeri altyapıyı da vuracağını duyuruyor.

İran’ın Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail ile askeri çatışmaya sürüklenme ihtimaline karşı Avrupa ve Rusya harekete geçmeli. Ancak Avrupa Birliği son aylarda ağırlığını daha çok Amerikan yönetiminden yana koyuyor. Buna karşılık İran ile uzun vadeli nükleer tesis sözleşmeleri imzalayan Moskova, bu önemli iş bağlantılarını kaybetmemek için tavrını Tahran’dan yana belirliyor. Putin’in Amerikan yönetimine karşı artan muhalif bakışı, Rusya’nın İran’a verdiği desteği güçlendiriyor. Kremlin, İran’ın barışçıl nükleer enerji faaliyetlerinde bulunma hakkının ne yaptırım ne de şiddet tehditleriyle engellenmemesi gerektiğini savunuyor.

İşte Avrupalılar tam da bu noktaya daha fazla eğilmeli ve Moskova’nın tutumunun doğruluğunun farkına varmalı: İmzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT), İran’a uranyum zenginleştirme ve barışçıl amaçlarla nükleer araştırmalarda bulunma hakkı tanımaktadır. Tahran yönetimi çabalarının barışçı olduğunu ileri sürmekte, bunun aksini ortaya koyan kanıtlar da bulunmamaktadır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (İAEA) başkanı Muhammed El Baradey, İran'ın altı ay içinde zenginleştirdiği uranyumu kullanılabilir hale getirebileceği açıklamasını yaptı.

Ancak yine aynı Baradey’in İran’ın zenginleştirdiği uranyumu silah yapımında kullanabilmesi için en az 10 yıla ihtiyaç olduğunu vurgulamış olduğu da unutulmamalı.