1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Avrupa kendini kandırıyor'

21 Mart 2016

Alman basınının, Türkiye ile AB arasında varılan mülteci anlaşmasının işlendiği yorumlarında 28’ler Avrupa’sı, mülteci krizini atlatmak için aşırı tavizde bulunduğu gerekçesiyle eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/1IGkG
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/A. Angelopoulou

21.03.2016 - Alman basınından özetler

Lüneburg’da yayımlanan ‘Landeszeitung’ adlı gazete, Avrupa ülkeleri arasında dayanışma olmamasının Türkiye’ye yaradığı görüşünü savunuyor:

“Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin birbirine düşmesi Türkiye’nin işine yaradı. Ankara mülteci anlaşmasına yüksek bedel biçti. Anlaşmanın etkili olup olmayacağı belli değil. Yunanistan’ın yeniden yardıma ihtiyaç duymasından Avrupa bizzat sorumludur. Yunanistan mültecileri kayıt altına alıp gerisin geriye hiç de güvenli bir ülke olmayan Türkiye’ye gönderecek. Türk makamlarının IŞİD’i sorumlu tuttuğu İstanbul’daki intihar saldırısı bunun kanıtıdır. Gerçi IŞİD saldırının sorumluluğunu üstlenmiş değil. Ancak saldırı örgütün hesaplarına uyuyor. Çünkü Türkiye artık teröristlerin çekilme alanı olmaktan çıktı ve Batı ile de işbirliği yapıyor. ‘Öyleyse cezalandırılmalı mantığı’ söz konusu olabilir. Turistik bölgelerin ve turistlerin hedef alınmasından da bu sonuç çıkıyor.”

‘Allgemeinne Zeitung’ Türkiye ile AB arasında varılan mülteci anlaşmasının sevinilecek yanı olmadığını yazıyor:

“Anlaşmaya sevinmek gerçekten yanlış olur. Öncelikle de Türkiye ile aynı kefeye konulmaması gereken Erdoğan yönetiminin insan haklarını ayaklar altına alması nedeniyle. Ancak şimdilik bu anlaşmadan iyisini elde etmek mümkün değildi. Konu yine de gündemde tutulmalıdır. Çünkü kapanmış sayılmaz.”

Münih’in ‘Abendzeitung’ gazetesi de Türkiye ile AB arasındaki mülteci anlaşmasının başarı hanesine yazılamayacağını savunuyor. Gazete bunun nedenlerini şöyle sıralamış:

“Çözüm artık basmakalıp bir kavram haline geldi. Çözüm ya da başarı gibi kavramlar, kaosla bitmeyen her AB zirvesi için kullanılır oldu. Anlaşmanın, Angela Merkel’in eseri olduğu inkar edilemez. Ama çözüm getirdiği keskinlikle iddia edilemez. Son haftalarda başbakanın partisindeki yetkililerden Merkel’in attığı adımların meyve vermeye başladığı ve Almanya’ya gelen mültecilerin sayısının azalmakta olduğu izlenimi uyandırılmaktaydı. Buna hakikati tekeline almak ta denebilir, kendini kandırmak ta. Balkan ülkeleri sınırlarını kapatmasaydı, mülteci sayısı azalmazdı. Krize bütün Avrupa ülkeleri tarafından ortaklaşa çözüm bulunduğu iddia edilemez. Sonuçta Türkiye ile Almanya arasında kontrat imzalanmış ve karşılığında Türkiye siyasi ve mali taviz koparmıştır. Ortaya çıkan formül mülteci akınını durdurmayacak, sadece adını değiştirecektir. Mültecilerin nasıl paylaştırılacağına halâ cevap alınamadı. Krizin çözüme kavuşturulduğu sanılmasın.”

‘Neue Osnabrücker Zeitung’ AB ile Türkiye arasında anlaşmaya varılmasının, Avrupa değerlerinden fedakarlık yapılmasına borçlu olunduğuna dikkat çekiyor:

“Avrupa mültecilerin sırtından hayal kırıklığı yarattı. AB ile Türkiye arasında varılan anlaşma Avrupa’yı en düşük seviyeye çekti. İnsan haklarına saygının gevşek tutulmuş olması Avrupa’nın itibarına kara gölge düşürecektir. Aceleyle alınan, şüphe götürür iltica kararları ve mültecilerin güvenli sayılamayacak bir ülke olan Türkiye’ye sürülmesi, tabuların yıkılması anlamına gelir. Türkiye ile varılan anlaşma çığır açmayıp, bentleri yıkmıştır. Sanki alternatifi yoktu. Mülteci veren ülkelerin komşularına daha fazla yardım yapılabilirdi. Ayrıca yasal yoldan Avrupa’ya gelebilmek de mümkün kılınmalıdır. Bunun ön şartı, hep birlikte insaniyeti ve insan haklarını benimsemektir. Lakin Avrupa bunun idrakinin fersah fersah uzağında kalmıştır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay