1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Sosyal Şartı 50 yaşında

17 Ekim 2011

Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 43 Avrupa ülkesinin taraf olduğu Avrupa Sosyal Şartı, 50 yılı geride bıraktı. Sosyal Şart, özellikle Avrupa’nın içinden geçtiği güncel kriz ortamında daha da önem kazanıyor.

https://p.dw.com/p/12tmF
Fotoğraf: Fotolia/drizzd

İyi bir meslek eğitimi. Adil ücret ve makul çalışma saatleri. Gençler ve hamileler için özel koruma. Çocuk işçiliğin yasaklanması. Zor durumda olan herkes için sosyal güvenlik. Sosyal ve ekonomik çıkarlar etrafında örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkı…

Tüm bunlar, Avrupa Sosyal Şartı’nda yer alan temel hususlar. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Avrupa Konseyi’ne üye 43 ülke asgarî sosyal hakları sıralayan bu sözleşmeyi, belli maddelere çekinceler koymakla birlikte imzalamış durumda. Ancak uygulamada bu hakların ne kadar hayata geçtiği tartışma konusu. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi imzacı ülkelerin Sosyal Şart'a bağlı kalıp kalmadıklarını izliyor.

Komite'nin Başkan Yardımcısı Monika Schlachter sosyal hakları ihlal eden devletlerin hangileri olduğunu belirtmeksizin şu yorumu yapıyor: “Bilerek kötü tutum alan devletler olduğunu söyleyemeyiz. Bu doğru olmaz. Ana elbette genel anlayışa göre özellikle belirgin bir sosyal devlet anlayışına sahip olan devletler var. Örneğin Kuzey Avrupa ülkeleri gibi. Onların bize oldukça yararı oluyor. Bu ülkeler hakkındaki önkabul oldukça isabetli."

Eurostat logosu
Monika SchlachterFotoğraf: DW

Yaptırım gücü yok

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi imzacı ülkelerden sosyal haklar konusundaki uygulamalar hakkında raporlar alıyor ve bunların Avrupa Sosyal Şartı’yla uyumlu olup olmadıklarını gözden geçiriyor. O nedenle komitenin yaptığı değerlendirmeler, devletlerin sunduğu raporların gerçeğe uygun olmasına bağlı. Komite ayrıca Avrupa İstatistik Enstitüsü (Eurostat) gibi çeşitli kurumlardan da veriler topluyor. Yaptığı değerlendirmelerin sonuçlarıyla ilgili olarak uluslararası çalışma örgütlerini bilgilendiriyor. Ancak komitenin devletler üzerinde herhangi bir yaptırım gücü bulunmuyor.

Schlachter, “Yaptığımız çalışmaların sonucunda devletlerin şu ya da bu tedbirinin, sosyal hakların ihlali anlamına gelip gelmediğine karar veriyoruz. Ancak yaptırım gücümüz bulunmuyor. Yani konuyla ilgili sadece bir tartışma başlatabiliyoruz. Böylece devletlere şunu söylemiş oluyoruz: “Samimi olmayan ifadelerle kabul ettiğiniz haklardan uzaklaşıyorsunuz. Devletinizin temelleri ne kadar ciddiyet arz ediyor?” şeklinde konuşuyor.

Logo der europäischen Statistikbehörde Eurostat (2010)

"Kriz Sosyal Şart'ı daha önemli kıldı"

Burada sorunlu olan nokta, uzmanların ve hükümetlerin Sosyal Şart’a bir Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne verdikleri önemi vermemesi. Ancak Monika Schlachter, devletlerin Avrupa Sosyal Haklar Komitesi’nin yaptığı değerlendirmeleri giderek daha fazla dikkate aldığı görüşünde. Bunun bir nedeni de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararlarda komitenin değerlendirmelerine daha fazla başvurması.

Avrupa'da Euro krizi nedeniyle tasarruf tedbirleri nedeniyle çalışanların hakları her geçen gün daha da zayıflıyor. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjörn Jagland ise Avrupa'daki krizin Sosyal Şartı daha da önemli hale getirdiği kanısında: "Kriz beraberinde daha fazla yoksulluk, daha fazla ayrımcılık ve daha fazla yabancı düşmanlığı getirdi. Beklemek yerine daha fazla etkin olmamız lazım. Sosyal adalet ve özgürlüğün birbirine bağlı olduğunu, istikrarlı toplumların ön şartı olduğunu unutmamamız gerek."

© Deutsche Welle Türkçe

Daphne Grathwohl / Çeviri: Ercan Coşkun

Editör: Ayhan Şimşek