1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Tahran'a çıkışıyor

Peter Philipp/DW23 Ocak 2007

İran hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlaştırdığı yaptırımlar nedeniyle örgüte bağlı Ulusararası Atom Enerjisi Kurumu’na engel çıkarmaya başladı. 38 denetleme uzmanına ülkeye giriş izni vermeyen Tahran yönetimiyle işbirliği yapmanın zorlaşması, nükleer krize diplomatik çözüm bulunması için girişimde bulunan AB’yi de zor durumda bıraktı. AB’nin BM yaptırımlarını harfiyen uygulama kararı almasını DW editörlerinden Peter Philipp şöyle yorumluyor...

https://p.dw.com/p/AZmR

İran ile nükleer anlaşmazlıkta sertleşme kararı alan AB’nin tutumu yine de pek inandırıcı gelmiyor. BM yaptırımlarının onaylanmasından bir ay sonra AB yaptırımlara uyma kararı alıyor. Birlik Avrupası, BM’in talep ettiğinden fazla kararlılık göstermiyor. Brüksel, İran’ın nükleer programıyla ilgilenen şahısları hedef seçiyor ve İran’ın nükleer alandaki çalışmalarını doğrudan destekleyebilecek ürünlerin bu ülkeye satışını yasaklıyor.

Sanki AB şimdiye kadar İran’ın nükleer programına aktif destek vermişti. Sanki sivil amaçlı olup da kitle imha silahları yapımında da kullanılması mümkün olan sanayi ürünlerinin ihracını yasaklayan dış ticaret kanunu daha önce yoktu.

Avrupa dişlerini gösteriyor. Ama bu gösteriyle kimi etkileyeceği ve neyi değiştirebileceği belli değil. Baskı ve tehditlerin ters teptiğini son yılların tecrübeleri göstermemiş miydi? İran bundan böyle, ‘siz böyle istediniz’ diyecek ve sertlik yanlısı kanadın temsilcileri bu kez de dış baskıyı iç dayanışmaya dönüştürmeyi başaracaklar.

Oysa İranlılar, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın dünya devletlerine kafa tutma politikasını eleştirebilecek durumdalar ve bunu artan bir şekilde de yapıyorlar. Cumhurbaşkanı'na ülkeyi giderek izolasyona sürüklemekle suçlayanlar sadece liberal ve reformcu çevreler değil.

Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri ve ruhani lider Ayetullah Ali Hamaney de, Ahmedinejad’ın tutumundan rahatsız olduklarını beyan etmeye başladılar. İranlılar’ın büyük çoğunluğu gibi dini liderler de inatlaşma yerine diyaloğu tercih ediyorlar. İran’da kimse, nükleer enerjiden sivil amaçla yararlanma hakkını tartışmaya açmak istemiyor.

Ama yönetimin dünya devletleri ile çatışma arayışını da halk benimsemiyor. Ancak İran Cumhurbakanı Ahmedinejad'a yöneltilen eleştirilerin artması AB tarafından yanlış yorumlanmamalı. İran’daki diyalog yanlılarının orta ve uzun vadede başarıya ulaşması, diyaloğu mutlu sona ulaştırabilecek bir temsilcinin ortaya çıkmasına bağlı. Ama AB İran’a ABD gibi sert bir tutum sergilerse, o zaman Tahran’daki ılımlı çevreleri yarı yolda bırakmış olur.

Oysa AB anlaşmazlığın başında müzakere yolunu seçmiş ve Beyaz Saray’ın tutumuna ılımlı bir alternatif yaratmıştı. Ama Brüksel de zamanla ABD’nin dümen suyuna girdi ve aralarında fark kalmadı. Nükleer anlaşmazlığa böyle çözüm bulunamaz.