1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupalılar Hollywood’u izliyor!

Kayhan Karaca / Strasbourg24 Şubat 2006

Avrupa Görsel-İşitsel Yayımlar Gözlemevi’nin açıkladığı rakamlara göre, geçen yıl Avrupa Birliği’ne üye 25 ülkede toplam 900 milyon sinema bileti satıldı. Avrupalılar’ı sinemaya çeken başlıca unsur ise Avrupa yapımı değil, Hollywood yapımı filmler. Kayhan Karaca'nın haberi...

https://p.dw.com/p/AaR4
Avrupa'da en çok sinemaya gidilen ülke ise Fransa
Avrupa'da en çok sinemaya gidilen ülke ise FransaFotoğraf: dpa

Kimileri için sanat, kimileri için eğlencedir sinema. Kimi zaman aşk, bazen macera veya komedi, bazen de savaş, korku ve polisiye... Yaşamın hemen hemen tüm alanlarında olduğu gibi, sinema da son yıllarda yeni iletişim teknolojilerinin girdabına girmiş durumda. Konunun uzmanları ise sinemanın gerçek anlamda evrimden geçtiği görüşünde.

Merkezi Strasbourg’da bulunan Avrupa Görsel-İşitsel Yayımlar Gözlemevi örneğinde olduğu gibi. Gözlemevi, Avrupa sinemasının 2005 yılı rakamları hakkında birkaç gün önce bir araştırma yayımladı. Bir Avrupa Konseyi organı olan gözlemevinin verileri, geçen yıl Avrupa Birliği’ne üye 25 ülkede toplam 900 milyon sinema bileti satıldığını gösteriyor.

Ülkeler sıralaması

2005 yılında Avrupa’da en fazla sinemaya gidilen ülke, 175 milyon biletin satıldığı Fransa. Fransa’yı 164 milyon biletin satıldığı İngiltere izliyor. Avrupa’nın en kalabalık nüfusuna sahip Almanya 127 milyon biletle üçüncü sırada. İspanya ve İtalya ise Avrupa genelinde 100 milyon sinema bileti eşiğini aşmış diğer iki ülke olma özelliğine sahipler.

Türkiye'ye gelince; henüz bu rakamlardan uzak da olsa, 2005 yılında 28 milyon sinema biletinin satıldığı dinamik bir ülke olarak gösteriliyor. Avrupa Görsel-İşitsel Yayınlar Gözlemevi, bu rakamın 1990 yılından bu yana Türk sinemasının kaydettiği en iyi üçüncü skor olduğunu söylüyor. Gözlemevinin İrlandalı araştırma müdürü Suzanne Newman-Baudais, son yıllarda gişe rekorları kıran Türk filmlerinin bu gelişmedeki rolüne dikkat çekiyor :

“Türk sineması son yıllarda adeta yeniden diriliyor. 2004 yılında 30 milyona yakın bilet satılarak harika bir skor elde edildi. Bu skorda çok başarılı Türk filmlerinin payı büyük. Rakamlar, Türkiye’de en fazla sinema biletinin satıldığı yılların, önemli Türk filmlerinin, özellikle de komedilerin gerçekleştirildiği yıllar olduğunu gösteriyor.”

Avrupalılar Hollywood yapımlarını izliyor

Avrupalılar’ı sinemaya çeken başlıca unsur ise Avrupa yapımı değil, Hollywood yapımı filmler. Amerikan filmleri, günümüz Avrupa film piyasasında ortalama yüzde 71’lik bir paya sahip. Bu payda, Avrupa sinemalarında 2005 yılında en çok seyredilen “Yıldız Savaşları 3” gibi süper prodüksiyonların rolünü not etmekte fayda var.

Öte yandan, sinema prodüksiyonunda senaryonun orijinalliği ve oyuncuların yetenekleri kadar, film için öngörülen bütçe de hiç kuşkusuz önem taşıyor. Bu alanda, Hollywood ile Avrupa prodüksiyonlarının aynı ligde mücadele verdiklerini söylemek oldukça güç. Hollywood yapımı önemli filmlerin ortalama bütçesi 63 milyon dolar.

Bu rakam İngiltere’de 13, Fransa’da 6, İtalya’da ise sadece 2,5 milyon dolar civarında. Bir diğer deyişle, global bütçe ne kadar yüksekse filmin reklam ve pazarlamasına ayrılan pay da o denli yükseliyor. Hollywood yapımı “Shrek 2”inin 903 milyon dolar, “Örümcek Adam 2”nin ise 783 milyon dolar hasılat kaydetmelerinin sırrı biraz da burada yatıyor.

Sinema teknolojileri gelişti

Sinemanın dev bir iş sektörü haline geldiği günümüzde yeni teknolojiler de artık işin içine tamamen girmiş durumda. Bu teknolojiler sinema ve film seyretme kültürünü hızla değiştirmekte. Sinema uzmanı Suzanne Newman-Baudais bu konuda şöyle konuşuyor.

“Home-Cinema ve özellikle de DVD’lerin gelişmesinden bu yana sinema ekranlarının filmlerin gelirlerindeki payı azalmaya başladı. Son teknolojik ilerlemeler, filmlerin sinemalar dışında da seyredilmesini sağlıyor ve bu her geçen gün daha da artıyor. Bugün sadece televizyon ve video ile değil, aynı zamanda hızlı internet, cep telefonları, taşınabilir DVD’ler ve TV kanallarında ödemeli hizmetler sayesinde de film seyredilebiliyor. Avrupa’da yaygınlaşmakta olan akım bu yönde.”

Gelecekte ne olacak?

Tüm bu gelişmelerin sinemayı gelecekte nereye götüreceğini henüz kimse bilmiyor. Ancak yeni teknolojilerin yarattığı kolaylıkları tüketici için olumlu yorumlamak mümkün. Filmlerin dağıtımının basitleşmesi, DVD ve mini disc satışları ve yeni telif haklarının oluşturacağı ek gelirler dikkate alındığında, prodüktörler açısından da olumsuz bir durum, en azından şimdilik söz konusu değil.

Yeni teknolojilerin sinemayla kaynaşmasından kimin kazanıp kaybedeceğini zaman gösterecek. Hollaywood yapımı filmler bu teknolojik yarışta uzun farkla önde görünse de sinema uzmanı Suzanne Newman-Baudin’e göre Avrupa için henüz herşey bitmiş değil: “Avrupa seyircisinin her zaman kendi yaşamlarını, kendi tarihlerini ve her şeyin ötesinde kendi mizah anlayışlarını yansıtan filmleri seyretmeye eğilimli olduklarını unutmak çok hatalı olur.”

Sonuç olarak, belki hiçbir zaman Avrupa topraklarında Hindistan’da olduğu gibi yılda 3 milyar sinema bileti satılmayacak ve Hollywood yapımı bol bütçeli filmler daha uzun süre liste başı olmaya devam edecek. Fakat Avrupalı’nın bazı olayları kendi gözüyle görme isteği de tükenmeyecek. Aynen, tartışmalı “Kurtlar Vadisi Irak” filminin Türkiye’de, en azından bazı çevrelerde, bir boşluğu doldurması gibi.