1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AYM Başkanı: Bireysel başvurular arttı

25 Temmuz 2019

AYM Başkanı Zühtü Arslan bireysel başvurular konusunda mahkemenin iş yükünün giderek arttığını söyleyerek yasal değişikliğin kaçınılmaz hale geldiğini belirtti.

https://p.dw.com/p/3Mhpn
Fotoğraf: Getty Images/AFP

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Selahattin Menteş için Yüce Divan Salonu'nda yapılan yemin töreninde konuştu. Anadolu Ajansı'nın haberine göre 2010 Anayasa değişikliğiyle hukuk sistemine dahil edilen bireysel başvurunun, Türk yargısında yapılan en büyük reform olduğunu söyleyen Arslan, "Bize yapılan başvuruları dikkate aldığımızda bunun altından kalkma kapasitesine sahip dünyada herhangi bir anayasa mahkemesinin olmadığını rahatlıkla anlarız dedi.

"Bireysel başvurunun amacının ülkedeki her bir hak ihlalini tek tek ele almak suretiyle gidermek değil, hak ihlallerinin kaynağını kurutmaya yönelik kararlar vermek" olduğunu söyleyen Arslan, böylelikle hukuk düzeninin, hak ihlali üretmeyecek bir hale gelmesinin sağlanacağını belirtti.

"Mahkemenin iş yükü artıyor" 

Giderek artan bireysel başvuru sayısı nedeniyle Anayasa Mahkemesinin iş yükünün de arttığını söyleyen Arslan, "Bireysel başvuru hakkının tanındığı 23 Eylül 2012'den bugüne kadar toplam 236 bin civarındaki başvurudan 190 binini mahkememiz karara bağlamıştır. Şu ana kadar derdest başvuru sayısı 46 bin kadardır. Bu 46 bin rakamının ne kadar büyük olduğunu anlamak için 47 ülkeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvuru sayısını da söylemek gerekiyor, 56 bin. Bununla karşılaştırdığımızda Anayasa Mahkemesi önündeki iş yükünün hangi boyutlara ulaştığını daha iyi anlayabiliriz" diye konuştu. 

"Gerekli tedbirleri aldık"

Anayasa Mahkemesi olarak gitgide artan başvurularla başa çıkabilmek için gerekli tedbirleri aldıklarını söyleyen Aslan şöyle konuştu:

"Yedi yıllık tecrübe bize şunu gösterdi, geldiğimiz noktada, bireysel başvurunun işleyişine yönelik birtakım yasal değişiklikler kaçınılmaz hale geldi. Bu kapsamda öncelikle eksiklik bildirimi sisteminin gözden geçirilmesi, hatta kaldırılması gerekiyor. İstisnalar öngörülebilir ama eksiklik bildirimi mahkememize inanılmaz şekilde zaman, emek kaybettiriyor. İkinci olarak önemsiz, fazla zarara uğranmamış bireysel başvuruları daha hızlı şekilde ayıklayabilmek ve mahkemenin zamanını, emeğini daha çok anayasal öneme sahip başvurulara ayırabilmesi için, tek başına kabul edilemezlik kriterini müstakil, bağımsız bir kriter olarak benimsemek gerekiyor. Son olarak uzun yargılama şikayetlerinin Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulan komisyona devredilmesine yönelik bir değişikliğin yapılması gerek." 

Bireysel başvurunun asıl başarısının ihlale yol açan yapısal sorunların çözülmesine bağlı olduğunu söyleyen Arslan, "Eğer ihlalin kaynağını kurutmak, yeni ihlalleri engellemek istiyorsak öncelikle Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararında ne söylediğini anlamamız gerekiyor. Bazen mahkemelerimiz önündeki uyuşmazlıkta karara varabilmek için yeni bir bireysel başvuru bekliyor. Halbuki benzer konuda Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı verdiyse mahkemelerimiz yeni bir başvuru yapılmasını beklemeden, oradaki ilkeleri değerlendirerek karar verebilir. Bu da yeni ihlalleri, dolayısıyla yeni bireysel başvuruları engeller" dedi. 

Temel hak ve hürriyetlerin korunması konusunda devletin kurumları arasındaki işbirliğinin önemini de vurgulayan Zühtü Arslan, temel hakların korunmasının ortak bir hedef olduğunu, sadece Anayasa Mahkemesi üyelerinin değil, Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin de "temel hak ve hürriyetlerin korunması ülküsünden ayrılmayacaklarına" dair yemin ettiklerini hatırlattı.

DW / HT,EC

©Deutsche Welle Türkçe