1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ban ilk gününde tökezledi

Martina Buttler / New York4 Ocak 2007

BM’nin yeni genel sekreteri Ban Ki-Moon’un daha ilk görev gününde idama cezasına ilişkin yaptığı ilk açıklamayla şimşekleri üzerine çekti. İdam cezasının hükümetlerin kararına kalmış bir konu olduğunu söyleyen Ban’ın açıklamaları, BM’nin idama bakışının değişip değişmediği tartışmalarına yol açtı. Alman Radyolar Birliği’nin New York muhabiri Martina Buttler’ın yorumu:

https://p.dw.com/p/AZmf

“Ban Ki-Moon, New York’ta göreve başladı. BM Genel Sekreterliği görevini resmen devralmadan, ’çok söz değil, çok iş’ felsefesiyle hareket edeceğini ilan etmişti. Ancak Ban, ilk mesai gününde açıklamalarının yarattığı / yaratacağı etkiyi fazlasıyla hissetti. Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in idamına ilişkin soruları cevaplarken, BM’nin geleneksel olarak ölüm cezasına karşı olduğunu vurgulamayı atladı ve idam cezasının uygulanıp uygulanmasının ülkelerin iç meselesi olduğunu söylemekle yetindi.

Ve böylece BM genel merkezinin bulunduğu New York’ta ilk fırtınayı koparmış oldu. Ban’ın sözcüsü, Genel Sekreter’in salt kendi görüşünü dile getirdiğini söyleyerek ortalığı yatıştırmaya çalıştı, ama artık Ban’ın idam cezasına ilişkin sözlerini geri alması mümkün değil. Ve bu açıklamaları, daha çok uzun bir süre BM koridorlarında yankılanacak.

Muhtemelen Ban da böyle ‘tökezleyerek’ yeni görevine başlamayı hayal etmiyordu. İyimser bir bakış açısıyla Ban’ın açıklamaları acemilik olarak değerlendirilebilir. Ancak dünyanın bir numaralı diplomatı, sakarlık yapma hakkına sahip değil!

BM Genel Sekreterliğine hazırlanmak için yeterince vakti vardı. Ve göreve gelir gelmez, ölüm cezasının uygulandığı Güney Kore’nin temsilcisi kimliğinden sıyrılıp 192 ülkenin temsilcisi BM Genel Sekreteri rolüne bürünebilmeliydi. Ban’ın bu koltuğa oturmasını sağlayan Washington’a yakın olduğunu iddia edenler, Genel Sekreter’in sözleriyle bunu açık ettiği kanısında.

Tabii ki Ban, ‘kılçıksız balık’, yani her ortama uyan, her şekle giren biri olmamalı. Net tavırlar bekleniyor kendisinden. Her ne kadar bir Uzakdoğulu olarak kültürüne has nezakat ve yumuşakbaşlılıktan nasibini almış olsa da, görevi gereği zaman zaman birilerinin ayağına basmak zorunda kalacak; ki Saddam Hüseyin’in idamı meselesi, pek zorlu bir sınav sayılmazdı.

Zira buna ilişkin olarak ne diyeceğini düşünmek için üç gün vakti vardı. Bu konuda kendine sorular yöneltilmesi herhalde sürpriz olmadı... Peki o zaman nasıl böyle bir hata yapabildi?

BM’nin, örgüt içerisinde her ne kadar anlaşmazlıklar yaşanırsa yaşansın, bazı hassas konularda belirli bir duruşu vardır. Ve idam cezası da işte bu hassas konulardan biri: BM idam cezasına karşıdır. Ne de olsa insan hakları bildirgesinde ‘yaşama hakkı’na vurgu yapılıyor ve BM’nin uluslararası mahkemelerinde de kimse ölüm cezasına çarptırılmıyor.

Çok değil daha birkaç hafta önce, BM’yi böldüğü ve zayıflattığı için Ban Ki-Moon’un selefi Kofi Annan’a yönelttiği eleştiri okları şimdi kendisine döndü. BM’nin yeni Genel Sekreteri, sözlerinin nelere kadir olduğunu gördüğünde çok şaşırmıştır herhalde. Daha ilk görev gününde, beş yıl boyunca üzerinde yürümesi gereken yolun ne kaygan olduğunu gördü. Ban’ın bu yolda yürümesini öğrenmesi gerek. Ama ilk dersini aldı!“