1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bankacılık sektörü geleceği tartışıyor

17 Kasım 2010

Frankfurt'taki Euro Finans Haftası adlı kongrede, Almanya’nın finans dünyasındaki konumu masaya yatırılıyor. Piyasalara yönelik kuralların ulusal bazda sertleştirilmesinin yeterli olmayacağı yönünde görüş birliği hakim.

https://p.dw.com/p/QAqQ
Fotoğraf: picture-alliance / chromorange

Finans sektörünün daha istikrarlı ve daha dayanıklı olması için reformlar kaçınılmaz. ''Basel III'' olarak adlandırılan ve bankaların finansal yapısı güçlendirilirken, bir başka krizin önlenmesine yardımcı olmak için aşırı risk alımının engellenmesini amaçlayan yeni sermaye kurallarının 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren uygulanması öngörülüyor. Ancak Alman Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, Euro Finans Haftası'nın açılışında „2018 yılında hedefe ulaşılması amacıyla, size harekete geçmeniz için 2013 yılına kadar zaman tanındıysa, kanımca o tarihe kadar beklenilmesinin bir anlamı yok. İmkânları olanlar, mümkün olduğu kadar erken bu kurallara uymaya başlasınlar.” diyerek bankalara tavsiyede bulundu.

Piyasanın çehresi değişecek

Almanya'nın en büyük bankası olan Deutsche Bank'ın Yönetim Kurulu Başkanı Josef Ackermann, kendilerinin bu tavsiyeye uymak için çaba sarf edeceklerini belirtirken, Merkez Bankası Başkanı Weber, reformların bankacılık sektörünün çehresini değiştireceğinden emin. Piyasanın yapısında değişiklikler olacağını, sektördeki aktörlerin profillerinin değişeceğini ve bankacılık işinin şekli ve hacminin de bu değişikliklerden nasibini alacağını belirten Weber, muhtemelen piyasadaki aktörlerin sayısının da azalacağını ve yeni sermaye kurallarına ayak uyduramayanların, oyuna veda etmek zorunda kalacağını kaydetti.

Bankalar, reformların ağır mali yük getirdiğinden yakınırken, Weber,

diğer birçok alandaki reformlar gibi, bu kuralların faturasının da başlangıçta getirisinden yüksek olacağını, ancak istikrarlı bir finans sektörü için bu bedeli ödemeye değeceğini belirtiyor.

Asya'dan Alman bankacılık sektörüne rakip

Alman bankaları için öngörülen yükümlülüklerin, uluslararası alanda rekabet edebilmelerini zorlaştıracağından şikayetçi olan Deutsche Bank Yönetim Kurulu Başkanı Josef Ackermann ise, tek rakiplerinin ABD'deki bankalar olmadığını hatırlatıyor. Bugün Singapur, Hong Kong veya Şanghay'a bakıldığında, bankaların bulundukları yerin, finans dünyasındaki konumunu da güçlendirmeye önem verdiğinin görüldüğünü söyleyen Ackermann, "Bizim de, tüm sistemi dayanıklı yaparken bu noktayı göz önünde bulundurmamız gerektiği kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.

Önde gelen kooperatif bankalarından olan DZ Bank'ın Yönetim Kurulu Başkanı Wolfgang Kirsch de, Asya'daki bankaların tetikte olduğunu vurguluyor. „Asya'yı sarsan krizden sonra, buradaki bankalar acı ilaç içtiler ve bizim bugünlerde içinde bulunduğumuz süreçten geçtiler." diyen Kirsch, "Eğer bugün ‘bizde Basel III kurallarına gerek kalmadı' diyorlarsa, o zaman ellerinde yeteri kadar öz sermaye ve likidite var demektir ve tabii bu ikisinin de işletilmesi gerek. O yüzden gelişmeleri iyi takip etmeliyiz.” şeklinde konuşarak, Alman bankalarının karşısında ciddi bir rakip oluşabileceğini belirtiyor.

Gelecek birkaç yıl, Almanya'daki bankacılık sektörü için pek kolay geçeceğe benzemiyor. Fakat bankalar, reformların öngördüğü yeni kuralları hayata geçirmekten başka seçeneklerinin olmadığının da farkında.

© Deutsche Welle Türkçe

Brigitte Scholtes / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Beklan Kulaksızoğlu