1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Barış akademisyenlerine terör propagandasından dava

5 Ekim 2017

"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenler hakkında "terör propagandası" iddiasıyla dava açıldı. Ankara Üniversitesi'nden Kerem Altıparmak'a göre iddianame AİHM içtihatlarına aykırı kaleme alındı.

https://p.dw.com/p/2lIcJ
Symbolbild Justiz Richter Gericht Richterhammer
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/U. Deck

Güneydoğu'daki iki sene önce ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde devlete askeri operasyonlara son verme çağrısında bulunan Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi (BAK) üyelerine "terör örgütü propagandası" suçlaması ile dava açıldı. "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenler için hazırlanan iddianamede, Türkiye aleyhine karalama kampanyası yürütüldüğü öne sürüldü.

Söz konusu iddianamede, BAK bildirisinin düşünce özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek, "yayınlanan bildiri içeriğinde sözde barış bildirisinin alenen terör örgütü propagandası mahiyetinde olduğu" belirtildi. İddianamede, hakkında soruşturma başlatılan akademisyenlerin ifadeleri, bildiri metinleri ve KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat'ın 27 Aralık 2015 tarihli açıklaması delil olarak yer aldı.

"Hakikatleri çarpıtarak suç işlediler"

Europaeischer Gerichtshof für Menschenrechte Strassburg
Avrupa İnsan Hakları MahkemesiFotoğraf: picture-alliance/dpa/w.Rothermel

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, bildiriye imza atan akademisyenler için "Hakikatleri ters yüz ederek ve çarpıtarak suç işlemişlerdir" denildi. İmzacı akademisyenlerin, terör örgütünün şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini teşvik edecek şekilde propaganda yaptığı iddia edilerek, "Bildiriyi yerli ve yabancı akademisyenlerin imzasına açmış, basın ve yayın yolu ile yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümeti, yargı, ordu ve emniyet güçleri aleyhine karalama kampanyaları düzenlediği" belirtildi. Alınan bilgiye göre, şu ana kadar Galatasaray ve İstanbul Üniversitesi'nde bildiriye imza atan akademisyenler hakkında dava açıldı. Açılan davaların ilk duruşmaları, Aralık'ın ilk haftası görülecek.

AİHM kararlarına gönderme

İddianamede, benzer bir açıklamaya Batılı ülkelerin hukuk sistemlerinin de izin vermeyeceği ileri sürülerek, "Örneğin, bir akademisyen El-Kaide veya DAEŞ ile mücadele eden ABD'yi ya da Avrupa Birliği ülkelerinden herhangi birini bu örgüte karşı katliam yapmakla itham edemez" denildi. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "ancak gerçeği kanıtlamak koşuluyla eleştirel değer yargılarında bulunulabileceği" kararına vardığı, temelsiz ve mesnetsiz iddialarla devlet ve kurumlarını olumsuz lanse etmeye yönelik beyanlarının yanlış bulduğu iddia edildi.

"Hangi kararlara atıf yapıldığı belli değil"

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz ile "Barış İçin Akademisyenler: Olağanüstü Zamanlarda Akademiyi Savunmak" kitabını kaleme alan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, iddianamede yer alan AİHM bölümleriyle ilgili olarak DW Türkçe'ye değerlendirmede bulundu. Altıparmak, "Türkiye, ifade özgürlüğü konusunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan Fransa, İspanya gibi ülkelerin yakınından geçemiyor. Eğer dendiği gibi bir durum olsaydı onların da AİHM'e gitmesi beklenirdi ama böyle bir durum yok" dedi.

Altıparmak, iddianamede yer verilen AİHM kararları konusunda genel bir değerlendirme yapıldığını ancak bu değerlendirmelerin maddi dayanağının olmadığını söyledi. "Kaldı ki İngiltere ya da İspanya'da ne olacağı bizi ilgilendirmez" diyen Altıparmak, yapılan değerlendirmelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olup olmadığının tartışılması gerektiğini, iddianamede AİHM kararlarından bahsedilse de hangi kararlara atıf yapıldığının belirtilmediğini ifade etti.

Türkei Gericht in Istanbul
Çağlayan AdliyesiFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/L. Pitarakis

"Dmitriyevskiy/Rus" kararı

Kerem Altıparmak, AİHM'in iki Çeçen direniş liderinin yazılarını yayımladığı için Rusya'da mahkum olan bir gazeteci hakkında verilen "Dmitriyevskiy/Rus" kararından örnek verdi. Altıparmak, karara konu olan yazılarda ağır ifadeler kullanılmasına rağmen AİHM'in yazıların şiddeti teşvik etmediği ve nefret söyleminde bulunmadığı yönünde karar verdiğini söyledi. "Kararda, 'Eğer bir görüş açıkça şiddete tahrik niteliği taşımıyorsa sadece ulusal bütünlük veya kamu düzeninin devamı gibi kavramlara dayanarak ifade özgürlüğü engellenemez' diyor" dedi.

Bu karardan sonra AİHM'in BAK soruşturmalarını meşru gösterdiğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Altıparmak, "İddianame mahkemenin içtihatına aykırı kaleme alınmış" dedi. Altıparmak, iddianamede örgüt propagandası yapıldığının öne sürüldüğünü hatırlatarak, bu bağlamda toplu dava yerine davaların ayrı açılmasına bir anlam veremediğini ifade etti. "Bir dava, konusu aynı olduğu için birleşir. Aynı yönde hareket ettiklerini iddia ediyorsunuz ama davaları ayrı açıyorsunuz. Bu dava da birleşmeyecekse hangisi birleşir" diye konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Burcu Karakaş