1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Barış için cesur adımlar atılmadı

Peter Philipp / DW29 Mart 2006

İsrail’de yapılan erken genel seçimlerden Kadima Partisi birinci parti olarak çıktı. Seçimler önümüzdeki yıllarda İsrail’in nihai sınırlarının çizilmesi açısından önem taşıyor. Deutsche Welle’den Peter Philipp, Ortadoğu’nun geleceği açısından seçimleri değerlendirdi:

https://p.dw.com/p/AZqQ

“Hükümetin katılımı artırmak için harcadığı yoğun çaba, İsrail tarihinin en düşük katılımlı seçiminin yaşanmasına engel olamadı. Seçimlere ilginin bu derece azalmış olmasının nedenlerini tespit etmek için bilimsel araştırmalar yapmaya gerek yok; İsrail halkı siyasete olan güvenini kaybetti. İsrailliler, ülkenin önünde duran önemli meseleleri artık siyasetçilerin çözebileceğine inanmıyor.

Temel sorun olan Filistin’de taraflar her zamankinden daha uzlaşma ihtimalinden uzak. Ramallah ve Gazze’yi artık İslamcı Hamas hareketinin idare edecek olması, kısa ve orta vadede bir uzlaşma sağlanması umudunu tamamen ortadan kaldırıyor.

İsrail seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Ehud Olmert, ’eğer uzlaşma sağlanamıyorsa o halde fiziksel ayrılıkları güçlendirelim’ konseptini hayata geçirmeyi planlıyor. İsrail’de geçmiş dönem hükümetlerinin de zaman zaman gündeme getirdiği bu plan, 2010 yılına kadar Batı Şeria'dan kısmi olarak çekilmeyi ve buradaki büyük Yahudi yerleşimini güçlendirmeyi öngörüyor.

Plan, bir yandan binlerce İsrailli’nin kaydırılmasını öngörürken, diğer yandan İsrail ve Batı Şeria arasındaki Güvenlik Duvarı’nın, İsrail ile Filistin arasında nihai sınır olarak belirlenmesini hedefliyor. Her şeyden önemlisi, Olmert planının uygulanması durumunda, Filistinliler’e üzerinde kendi devletlerini inşa edebilecekleri, deyim yerindeyse yalnızca bir yamalı bohça kalacak.

Sağcı ’Likud’ ya da ağırlıklı olarak Rusya göçmenlerinin destek verdiği ’Evimiz İsrail’ partileri, Olmert’in planına karşı çıkıyor; ancak bu plana alternatif sunmuyorlar.

Kesin olan ise Olmert’in sandıkta seçmene planını onaylattığı… İsrailli lider, açık ve somut bir öneri sunmasına karşılık, daha iyi ya da daha farklı bir öneriyle rekabet etmek durumunda kalmadı. Anlaşılan, Filistinliler ile barış içinde yan yana yaşama ihtimalinin giderek daha da uzaklaştığını varsayan İsrailli seçmen, en azından huzur içinde yaşama seçeneğine yöneliyor.

Ancak bu, meseleye hatalı bir yaklaşım: Filistinliler’i sürekli işgal altında tutmak mümkün değil; uluslararası toplum tarafından da desteklenen bağımsız Filistin devleti, bir haktır. Bu gerçek, İsrail’de uzun yıllar önce tespit edilmiş, bugün komada bulunan İsrailli lider Ariel Şaron da bu doğrultuda adım atar olmuştu.

Olmert’in Kadima Partisi’ne verilen oyları, barış sürecinin canlandırılması bakımından cesur bir adım olarak değerlendirmek mümkün değil. İsrailli seçmen, yarı gönüllü bir şekilde de olsa, başarı ihtimali hemen hiç bulunmayan bir plana onay vermiştir.

Ehud Olmert, şimdi hükümeti kurabilmek için bu plana kısmen de olsa destek sunacak ortaklara ihtiyaç duyuyor. Ancak hiçbir parti, Olmert’in planına tam destek vermiyor. Seçmen kitlelerinde ve siyasette yaşanan güven bunalımı, yeni hükümetin kuruluşu sürecinde olumlu bir zemin sunmuyor. Olmert’in zafer sevinci yarım kaldı.“