1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Barış için deklanşöre bastılar

2 Ocak 2014

2008'de bağımsızlığını ilan eden Kosova’da Arnavut asıllılarla kuzeydeki Sırplar arasında barışma süreci zorlu geçiyor. Bir grup fotoğrafçı tarafından hazırlanan proje, bu sürece katkı sunmayı amaçlıyor.

https://p.dw.com/p/1AkFu
Foto: Gotsybayar Rentsendorj
Fotoğraf: G. Rentsendorj

Barış için deklanşöre bastılar

Priştine’de komünist dönemden kalma Şehitler Anıtı çok gerilerde kalmış bir dönemin sembolü. Dev beton anıt eski Yugoslavya halklarının kardeşliğini ve birliğini simgeliyor. Bugün ise eskilerde kalmış bir politik sistemin sessiz tanığı.

Kosovalı fotoğrafçı Yetmir İdrisi bu anıtın Arnavut ve Sırplar arasındaki ortak geçmişi yansıttığını söylüyor. Anıtı siyah-beyaz fotoğraflayıp resmi uzunlamasına ince şeritler halinde kesmiş. Objelerinin çoğunu Kosova’nın kuzeyindeki Mitrovitsa kentinde buluyor. Savaştan beri olağanüstü hal durumunda olan bölünmüş kentte kuzeyde Sırplar, güneyde ise Arnavut kökenli azınlık yaşıyor. İbre Nehri üzerindeki barikatlarla dolu köprü, Sırplar ve Arnavutlar arasındaki anlaşmazlığın sembolü haline gelmiş.

Kosova 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmesine rağmen pek çok Sırp Kosova’yı bağımsız bir devlet değil, Sırbistan’ın bir parçası olarak görüyor.

Ortak geçmişin etkisi

Kosovalı Arnavut Yetmir İdrisi için barışma sürecinde çeşitli etnik kökenden insanların ortak geçmişi önemli rol oynuyor. İdrisi, “İlerleyebilmek için bazen geriye bakmak gerek” diyor.

“Çalışmalarımda olabildiğimce tarafsız olmaya çalıştım. Bu çalışma insanları 70’lere 80’lere götürecek. Onlar için bu anıtlar oldukça önemliydi. Sırplar ve Arnavutların birbirlerinin milliyetine karşı önyargı duymadan birlikte yaşadığı o dönemi, o dönemdeki yaşamı belgeliyor. Oldukça fazla kişinin bu dönemle bağları olduğunu düşünüyorum.”

Foto: Merlin Nadj-Torma
Foto: Merlin Nadj-TormaFotoğraf: M. Nadj-Torma

Yetmir İdrisi, Alman Uluslararası İşbirliği Derneği GIZ’in projesi çerçevesinde Moğolistan, Macaristan, Filistin, Mali ve Almanya’dan beş fotoğrafçıyla birlikte bir hafta Kosova’da bulunmuş. Her bir fotoğrafçı barışma sürecini kendi tarz ve objektifinden yorumlamış. İnsanları, doğayı ve günlük yaşamdan enstantaneleri gözlemleyip, çektikleri fotoğraflarla belgelemişler. Fotoğraflar, Alman Uluslararası İşbirliği Derneği’nin Berlin, Bonn ve Priştine’de eş zamanlı olarak açtığı sergilerde sergileniyor.

Yetmir İdrisi Priştine doğumlu. Kosova savaşı sırasında 15 yaşındaymış. Ailesiyle birlikte önce Makedonya’ya, ardından Belçika’ya kaçmışlar. Savaştan sonra Priştine'ye geri dönmüş. Bugün tanınmış bir foto-muhabir ve hem Priştine’de, hem de Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da çalışıyor. Pekçok Sırp arkadaşı var. Onun için barışma süreci yaşanan bir gerçeklik.

“Ben şahsen savaş sırasında ailemden kimseyi kaybetmedim. Bu da işimi kolaylaştırdı. Sırplarla özel bir sorunum olmadı. Ancak savaş sırasında yakınlarını kaybedenleri de anlıyorum. Bu onlar için çok zor. Anılar hâlâ taze. Aradan sadece 14 yıl geçti.”

Önyargılar aşıldı

Merlin Nac-Torma da çalışmaya katılan altı fotoğrafçıdan biri. Almanya’da doğup büyüyen Sırp kökenli Alman fotoğrafçı Kosova’da savaşın anılarının daha taze olduğu ve pek çok sorunun çözüme kavuşturulamamış olduğu düşüncesiyle başlangıçta projeye temkinli yaklaşmış:

Foto: Csaba Meszaros
Foto: Csaba MeszarosFotoğraf: C. Meszaros

“GIZ, barış temasıyla geldiğinde ve yer olarak Kosova’yı seçtiğinde başlangıçta çok zor olduğunu düşündüm. İlk tepkim, Kosova’nın barış ve uzlaşma konusunda kesinlikle yanlış seçim olduğuydu. Çünkü o zamana kadarki deneyimlerim bunun gerçekte işlemediği yönündeydi.”

Ancak bir haftalık gezi sırasında tanık oldukları, görüşünün değişmesine neden olmuş. Sırplar ve Arnavutların nasıl birlikte yaşayıp, birlikte çalıştıklarını, etnik kökenin artık ilk planda görülmediğini pek çok örnekle yaşamış. Sırp kökenli fotoğrafçı ve projede birlikte çalıştığı Kosovalı Arnavut İdrisi, geleceğe bakmanın en iyi çözüm olduğu konusunda hemfikir.

© Deutsche Welle Türkçe

Annika Zeitler / Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Başak Özay