1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Batı, Körfez ülkelerini yardıma zorlamalı'

4 Şubat 2016

Alman basınında Londra’daki Donörler Konferansı ve Almanya’da polisin radikal İslamcılara karşı düzenlediği operasyon öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/1Hq2x
Fotoğraf: Getty Images/AFP/K. Mazraawi

05.02.2016 - Alman basınından özetler

Frankfurter Allgemeine Zeitung Londra’daki konferansa ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“BM’ye bağlı kuruluşların bu yıl içinde 2015’e oranla üç kat daha fazla paraya ihtiyaçları var. Buna rağmen donör ülkelerin bu yıl taahhüt ettikleri paraları gerçekten verme olasılığı oldukça yüksek. Zira mültecileri bulundukları yerde tutmak için 1 euro verildiğinde, Avrupa’da üç euro tasarruf edileceği artık birçokları tarafından anlaşılıyor. Londra’daki Donörler Konferansı’nda finans yardımlarının Suriye’deki savaşa siyasi çözüm olarak görülmemesi gerektiğine de haklı olarak dikkat çekildi. Bu tür toplantılar insanların acılarını dindirmeye yönelik, barışı tesis etmeye değil. Ancak Suriye için geçici bir siyasi çözüm bulunması yönünde 2012 yılından beri üçüncü kez başlatılan Cenevre’deki barış girişimi ertelenmek zorunda kaldı. Zira Suriye rejimi kendi şartlarını dikte ettirmek istiyor. İşte bu görüşme isteksizliğinin ceremesini de herkes çekiyor.”

Die Welt adlı gazetenin yorumu da aynı konuda:

“Uluslararası topluluk, Suriye çevresindeki mülteci kamplarına milyarlık yatırımlar yaparak mülteci akınını frenlemeye çalışıyor. Ancak Batılı devletler, mülteci krizinde şimdiye dek skandal diye nitelenebilecek bir rol üstlenen bölgesel aktörleri, örneğin Körfez ülkelerini ve herşeyden önce de Suudi Arabistan’ı, sadece Almanya'da cami inşaatları yapılması için değil, din kardeşlerinin selameti için de önemli miktarlarda parasal katkıda bulunmaya zorlamalıdır.”

Almanya'nın üç eyaletinde polis radikal İslamcılara yönelik operasyonlar düzenledi. Berlin Savcılığı, radikallerin Berlin'de saldırı planladığını açıkladı. Der Tagesspiegel gazetesinin güvenlik birimlerinin bu başarısına vurgu yaptığı yorumunda şu görüşleri okuyoruz:

“Tam bir başarı bu! Polis ve Anayasayı Koruma Teşkilatı (iç istihbarat servisi) İslamcıların planladığı bir saldırı eylemini engelledi. Bu başarı şunu gösteriyor: Güvenlik kurumları -gündelik kuru gürültüye aldırmadan- iyi işliyorsa bu, demokrasinin çıkarınadır. Ancak bir ülkenin vatandaşları sorunların çözümüne inançlarını kaybeder ve demokratik sistemin istikrarı bozulacak olursa, bu sistem içinde sorumluluk taşıyan herkesin başarısı önem kazanır. Burada payı bulunan bu kişi ve kurumları övmek de gerekir. Zira siyasi - toplumsal düzeyde herşeyin yüksek sesle, saldırgan ve radikal bir biçimde yürütüldüğünü, bunun da demokrasiyi tehlikeye atma eğilimi gösterdiğini görmek durumundayız.”

Berliner Zeitung da yorumunda aynı konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor:

“Terör gittikçe yaklaşıyor ve Berlin’in burada özel bir rol oynaması kimseyi şaşırtmıyor. Ancak soyut bazı saldırı planları dışında bazı alanların ve yer isimlerinin güvenlik birimleri tarafından anılmış olması insanı oldukça tedirgin etmeye de yetiyor. Berlin’in ünlü meydanı Alexanderplatz sembolik anlamı olan bir alan. Bu meydanda günün her saatinde yüz binlerce kişinin yolları kesişiyor ve bir kentin kültürel çeşitliliği, işlerini görmek üzere kentte bir noktadan diğerine giden insanların günlük yaşamlarına da yansıyor. İşte tam bu insanlar, bizler hedefteyiz ve daha bir süre daha hedef kalmaya da devam edeceğiz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar