1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin Afganistan konusunda neden çekimser?

Christoph Hasselbach27 Ocak 2007

Afganistan’ın güneyinde artan çatışmalar nedeniyle, NATO, üyelerinden daha fazla asker ve malzeme desteği istiyor. Cuma günü NATO’nun Brüksel’deki merkezinde yapılan Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde konu yeniden görüşüldü. ABD, 8 milyar euro maddi yardım yapacağını açıklarken, Almanya’dan 6 adet Tornado tipi keşif uçağını bir an önce Afganistan’a göndermesi talep edildi. DW’nin Brüksel muhabirlerinden Christoph Hasselbach’ın yorumu:

https://p.dw.com/p/AZmL

“Almanlar, öldürmeyi yeniden öğrenmek zorunda.” Bir Amerikan vatandaşı, Almanya’nın Afganistan’a Tornado göndermesi konusunda işi ağırdan almasından bu cümleyle dem vurmuştu. Bir radyo kanalına demeç veren İngiliz askeri ise, “Alman askerleri dünyanın birçok yerine gönderiliyor ama işin en zor, en pis tarafını biz yapıyoruz, yani savaşı biz yürütüyoruz” diye konuşmuştu.

Bir çok Alman vatandaşı için, Alman askerlerinin yurtdışı misyonlarına katılması oldukça yeni. Birkaç yıl öncesine kadar, NATO üyesi ülkeler dışındaki bölgelere asker göndermek Almanlar için tabuydu. Bu, doğru bir karardı ve diğer NATO üyesi ülkeler tarafından da anlayışla karşılanıyordu. O zamanlar Alman devletinin işi de basitti. Şimdiyse Alman ordusunun, yurtdışı misyonlarına sadece kalkınma ya da insani yardım alanında faaliyet yürütecek askerler değil, muharip güç göndermesi gündemde.

Almanya’nın, Afganistan’a keşif amaçlı Tornado uçakları göndermesi konusunda birçok politikacının ve askeri yetkilinin çekincesi var. Bu konuda çekincesi olanların en büyük endişesi ise muharip güç göndermenin, Almanya’yı da uluslararası terörle mücadelenin içine çekebileceği.

Alman vatandaşları, askerlerinin yurtdışı misyonlarına katılmasına kısa sürede alıştı. Çünkü gönderilen birliklerin sivil amaçlı faaliyet yürüteceği biliniyordu. Asker olmalarına rağmen çoğu, askeri misyon ile sivil yardım arasındaki sınırın nerede olduğunu kestirmekte zorluk çekiyordu. Bu arada, kalkınma ve insani yardım amacı ile gönderilen Alman birlikleri gittikleri ülkelerde de hızla benimseniyor, Alman ordusunun varlığından memnuniyet duyuluyordu. Nihayetinde Alman askeri “üniformalı yardım kuruluşu çalışanı” gibiydi. Aynı zamanda öyle fazla sempati de uyandırıyorlardı ki, hem yurtiçinde, hem de yurtdışında propagandasını yapmak kolaydı.

Diğer taraftan bir ordunun gücünü tek bir tarafta toplamasının yanlış olduğunu da görmek zorundayız. Afganistan’da örneğin, Alman birlikleri sadece kalkınma ve insani yardım alanlarında faaliyet gösterirken, koalisyon güçlerine asker gönderen ülkelerin birlikleri silahlı çatışmalar yürütüyor. Unutmamak gerekir ki; eğer o ülkeler güvenliği sağlamazsa, Almanlar asla insani yardım ya da yeniden imar faaliyeti yürütemez.

Ordunun tek taraflı mücadeleye ağırlık vermesinin yanlış olduğunu, ABD’nin Irak’ta izlediği yöntemle anladık. Amerikan ordusu, Irak’ta kontrolü sadece askeri yolla ele geçireceğini sandı ama yanıldı. Kalkınma yardımı ile desteklenmeyen bir mücadelede huzur ve güven ortamı sağlamak mümkün değil. Eğer NATO içinde bazı ülkeler sadece muharip güç gönderir, diğerleri de kalkınma yardımları alanıyla sınırlı kalırsa, bu işte bir yanlışlık var demektir. Çünkü NATO gibi bir birlik içinde tüm üyeler aynı riski ve sorumluluğu taşımalıdır. Alman Federal Meclisi’nin, Afganistan misyonu için daha önce çıkardığı karar, Afganistan’a keşif amaçlı Tornadolar göndermeyi de kapsar mı sorusu bir yana, uçak gönderilmesi hem siyasetçiler, hem de halkı ikiye bölüyor. Tornadoların gönderilmesini isteyenlerin görüşlerini sonuna kadar savunması gerekir. Karşı olanlar ise çekincelerini açıkça ortaya koyup, NATO’nun iki ayrı risk ve sorumluluk taşıyan bir yapıya kavuşmasının sonuçlarına kafa yormalı.