Berlin'in yeni Türkiye politikası
25 Ekim 2009
Almanya'da 27 Eylül'de yapılan genel seçimlerden sonra Hrıstiyan Demokrat Birlik (CDU), Hrıstiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında başlayan koalisyon müzakerelerinde anlaşma sağlandı. Koalisyon protokolünde Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecine destek verilirken, müzakerelerin “ucu açık” bir süreç olduğuna vurgu yapıldı.
CSU, koalisyon müzakereleri sırasında Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin durdurulması ve Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık önerilmesi talebini gündeme getirmişti. Bu talep, liberal Hür Demokratlar tarafından geri çevrildi.
Üzerinde uzlaşma sağlanan koalisyon protokolünün Türkiye paragraflarında, 2005 yılında CDU/CSU ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında imzalanan protokol büyük ölçüde örnek alındı.
“Otomatik üyelik yok”
Protokolün "Genişleme ve Komşuluk Politikası" bölümünde, Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerini karşılıklı olarak derinleştirilmesine ve Türkiye'nin AB'ye yakınlaştırılmasına özel bir ilgi gösterdiği belirtilerek şöyle deniliyor:
"3 Ekim 2005 tarihinde üyelik hedefiyle başlayan müzakereler ucu açık bir süreçtir ve doğrudan tam üyeliğe götürme anlamına gelmediği gibi, sonucun ne olacağını şimdiden garanti etmek mümkün değildir. AB'nin hazım gücüne sahip olmaması veya Türkiye'nin tüm üye ülkeler için geçerli olan koşulları tam olarak yerine getirememesi durumunda, Türkiye'nin AB ile olan imtiyazlı ilişkisi Avrupa'nın yapısına mümkün mertebe sıkı bir şekilde bağlı olarak geliştirilmelidir."
2005 yılında Türkiye'nin AB sürecine “Genişleme” başlığı altında yer verilirken, bu kez “Genişleme ve Komşuluk Politikası” başlığının kullanılması dikkat çekti.
Almanya'da 2005 yılından bu yana iktidarda olan CDU, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı çıkarken, Ankara'ya “imtiyazlı ortaklık” önerilmesini savunuyor. CDU lideri Başbakan Angela Merkel bununla birlikte AB ile Türkiye arasında geçmişte imzalanan anlaşmalara ve “ahde vefa” ilkesine bağlı olduklarını vurguluyor.
DW/AA/Reuters, AS/HK