Bin Ahur’a demokrasi ödülü

Yad Bin Ahur, 14 Ocak 2011 tarihinde, Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeyi terk ettiğini duyunca önce bir gülümsedi ve bunun sadece Facebook'ta ortaya atılmış yeni bir dedikodu olduğunu düşündü. Çünkü ülkeyi 23 yıl demir yumrukla yöneten Bin Ali'nin gerçekten gidebileceğini hiç düşünmemişti. Bir kaç gün sonra hukukçu Bin Ahur, reformlar üzerinde çalışacak bir uzmanlar komisyonunun başkanlığı için davet aldı.

Büyük bir heves ve Tunus'taki bu ani devrimden bir demokrasinin ortaya çıkacağı umuduyla işe koyulan Bin Ahur, “Devrim, demokrasinin bir Batı icadı olduğu efsanesini ortadan kaldırdı. Tunus'ta dışarıdan müdahale olmaksızın spontane bir şekilde ortaya çıktı“ şeklinde konuşuyor.

Ancak Tunus'taki devrimden yaklaşık bir buçuk yıl sonra Bin Ahur'un heyecanından çok fazla bir şey kalmadı. Çok sayıda partiden oluşan geçiş hükümetinde İslamcı Ennahda hâkim durumda. Bin Ahur, "partinin, devrime kesinlikle dâhil olmamış olsa da dinî gündemini ne pahasına olursa olsun yürürlüğe sokmak istediğini" kaydediyor. Oyların bu partiyi zirveye taşıması ise onu hâlâ hayretler içerisinde bırakıyor.

Devrim düşüncelerini değiştirdi

Aslında Bin Ahur'un siyasetle daha beşikteyken tanıştığı söylenebilir. Babası bir sendikacıydı. Aynı zamanda bir hukukçu veTunus müftüsüydü. Tunus ve Paris'te hukuk okuyan Bin Ahur, hukuk alanında doktora da yaptı. Kardeşleri de sivil toplum örgütlerinde görevli, ancak o, kendini aktif siyasetten her zaman uzak tutmuştu.

Sadece 1987 yılında Bin Ali göreve başladıktan sonra Anayasa Konseyi'nde görev aldı, ancak anti-demokratik anayasal değişiklikler yapıldığı gerekçesiyle 1992 yılında istifa etti. Aslında o dönemden bu yana bir daha asla siyasete geri dönmek istememişti, ne var ki devrim düşüncelerini değiştirdi.

© Deutsche Welle Türkçe

Sarah Mersch / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Nihat Halıcı