1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM – İsrail ilişkilerinde zorlu dönemeç

Rainer Sütfeld / New York30 Ağustos 2006

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, şimdiye dek aleyhindeki BM kararlarını tanımaya yanaşmayan İsrail’e yaptığı ziyaret, İsrail – BM ilişkileri açısından zorlu bir sınav olarak nitelemek mümkün. Alman Radyolar Birliği’nden Rainer Sütfeld, BM - İsrail ilişkilerini yazdı...

https://p.dw.com/p/AZj6
BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in en büyük destekçisi ABD
BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in en büyük destekçisi ABDFotoğraf: AP

Lübnan geçici barış gücünde görevli askerlerin İsrail ordusu tarafından öldürülmesine sert tepki gösteren Kofi Annan, Lübnan’a yapılan saldırının adalet anlayışıyla bağdaşmadığını da açıkça dile getirmiş ve “Lübnan hükümeti, Hizbullah’ı desteklemek şöyle dursun, duyduğu rahatsızlığı da her fırsatta dile getirdi. Lübnan halkını cezalandırıp, demokratik seçimle işbaşına gelmiş hükümeti dağılma noktasına getirecek derecede baskı yapılması sorun doğurur” demişti.

Annan’ın eleştirisine çok kızan Kudüs yönetiminin tepkisini BM’deki İsrail temsilcisi Dan Gillerman ise “BM Genel Sekreteri’nin raporuna kulak misafiri olduk. Söylemedikleri beni, söylediklerinden çok daha fazla endişelendirdi” diyerek dile getirmişti. Gillerman, bu sözlerle İsrail’in, gerçek düşmanları ve davranış gerekçeleri anlatılmadan suçlu sandalyesine oturtulmasını eleştiriyordu.

İsrail 300 kez kınandı

İsrailliler, her zaman BM’nin devletlerine hasmane davrandığına ve Genel Kurul’un İsrail hakkında tek taraflı ve adil olmayan kararlar aldığına inanır. Arap devletlerinin, 1960’lı yıllardan bu yana Üçüncü Dünya’nın büyük bölümüyle bir olup İsrail hakkında sayısız karar önergesi sunmaları karşısında bunun haksız bir izlenim olmadığını söylemek mümkün.

Altı Gün Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği’nin BM tarafından kurulan İsrail devletine cephe almasıyla İsrail de Soğuk Savaş’ın içine çekilmiş oldu. Şimdiye kadar Genel Kurul tarafından 300 kez kınanan İsrail’in tepkisi de ona göre oldu.

ABD’nin nüfuzu

Ama Genel Kurul, krizlerin, çatışmaların, savaşların ve insan hayatının somut şekilde ele alındığı BM Güvenlik Konseyi kadar nüfuz sahibi değil. Filistin meselesi de Güvenlik Konseyi’nde yüz kez karara dökülmüş, ama İsrail bu kararları tanımamıştı. Kritik kararlarda da İsrail sırtını hep Washington’a dayayabiliyordu.

Amerikan vetoları, Filistinliler’in bulunduğu durum karşısında Arap alemini infiale sürüklüyor ve Genel Kurul’da fırtınalar kopuyordu. Kofi Annan, bu kısır döngüyü kırmak için Yahudi aleyhtarlığını BM ajandasına dahil etmişti. Ancak İsrail, 2000 yılında izolasyondan kurtuldu ve Batı Avrupa Grubu üyesi olarak BM’nin bütün kollarında temsil edilme hakkına kavuştu. Ve Annan, savaştan 60 yıl sonra soykırım kurbanlarını anma günü ihdas edilmesine önayak oldu.