1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM kültürleri koruma altına alıyor

Monika Hoegen22 Aralık 2003

Birleşmiş Milletler’nin Eğitim ve Kültür Örgütü UNESCO ise şimdilerde kültürel çeşitliliği ve kültürlerarası diyaloğu güvence altına almak için yeni bir BM sözleşmesi hazırlığında.

https://p.dw.com/p/AaoF
Unutulan kültürlerin görünür ve duyulur olması da amaçlanıyor
Unutulan kültürlerin görünür ve duyulur olması da amaçlanıyorFotoğraf: Mansour Sora Wade

Alman Kültür Konseyi ve küreselleştirme eleştirmenlerine öncülük eden ATTAC, dünyamızda kültürel çeşitliliğin tehdit altına olduğu ve Dünya Ticaret Örgütü’nün hizmet sektörleriyle ilgili genel bir anlaşma imzalanması hedefinin medya ve eğlence tröstlerinin daha da güçlenmesine yol açacağı uyarısında bulunuyor.

Birleşmiş Milletler’in Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ise demokratik toplumların ayrılmaz bir parçası olan kültürel çeşitliliği ve kültürlerarası diyalogu güvence altına almak için yeni bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi hazırlıyor.

Aslında UNESCO 1998’de Stokholm’de düzenlediği Dünya Konferansı’nda kültür varlıklarının özel konumu, kültürel ürünlerin serbest dolaşımı, dünya müzik konseyi, uluslararası film ve televizyon konseyi gibi konu ve yapılanmalar aracılığıyla yeni normların belirlenmesini talep etmişti. Kasım ayında Almanya’nın Saarbrücken kentinde düzenlenen yuvarlak masa toplantısında kültürel çeşitliliğin yaratıcılığın kaynağı olduğu vurgulanmıştı.

Diller yok oluyor

Şimdi de bir sözleşme ile kültürel çeşitliliğin dünya çapında güvence altına alınması için çalışıyor. Bonn’daki Alman UNESCO Komisyonu’nun kültür, komünikasyon ve enformasyon danışmanı Christine Merkel böyle bir sözleşmeye neden gerek duyulduğunu şöyle anlatıyor:

”Sözleşme kültür mirasında çokdillilik sorununu ele alıyor. Günümüzde her ay dünyadaki altı bin dilden ikisi yok oluyor. Özellikle internette dünya dillerinin yüzde 90’ına yer bile verilmiyor. Kültür sanayiinin bazı alanlarında son derece ihmal edildiklerini görüyoruz. Örneğin, dünyanın 80 ülkesinin kendi film prodüksüyonu yok. Ve dünya film endüstrisi dört beş ya da altı ülkenin kontrolünde. Aslında bunlar yeni veriler değil, ama UNESCO’da yaklaşık dört yıldır sürdürülen daha net kültür politikası tartışmalarının çekirdeğini oluşturuyor.”

Kültürel yozlaşma ve bağnazlık

17 Ekim’de Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler, kültürel çeşitlilik sözleşmesinin hazırlanması için UNESCO sekreteryasına yeşil ışık yaktılar. Sözleşmenin küreselleşme çağında, ulusal ve uluslararası kültür politikalarını düzenleyecek önemli bir ölçüt olması hedefleniyor. Ne var ki, bu iş o kadar kolay değil. Milli kültürleri yabancı kültürlerin etkisinden savunma mekanizmasının sınırları nasıl çizilecek. Kültürel yozlaşma ya da bağnazlık hangi noktada başlıyor?

UNESCO’nun kültür uzmanı Christine Merkel de asıl meselenin böyle bir kültür anlaşmasının, devletler hukukundaki anlaşmazlıklara da uygulanabilecek biçimde tanımlanması olduğunu söylüyor. Merkel, 17 Ekim’de alınan kararda demokratik kültür kavramının ana fikir olarak benimsendiğini ve kültürel çeşitliliğini zorlamanın aynı zamanda kültür alışverişi olduğu görüşünün geniş kabul gördüğünü hatırlatıyor ve ”Yapılması gereken şu anda var olan dünya ölçütleri içinde pek yer verilmeyen kültürü, görünür ve duyulur hale getirmektir” diyor.