1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Burma nasıl Myanmar oldu

Tobias Grote-Beverborg26 Eylül 2007

Budist rahiplerin öncülüğündeki demokrasi yanlısı gösteriler, dikkatleri eski adı Burma olan Myanmar’a çevirdi. Akıllara, “Güneydoğu Asya’nın son diktatörlüğü yıkılıyor mu?” sorusu geldi.

https://p.dw.com/p/Bjqy
Myanmar eski bir İngiliz kolonisi.
Myanmar eski bir İngiliz kolonisi.Fotoğraf: AP

Hint Okyanusu’nun kenarındaki Myanmar, yaklaşık 18 yıldır bu ismi taşıyor. Eski İngiliz kolonisinin adı önceleri Burma idi. 1989’da askeri rejimin ülkeye verdiği Myanmar adı ise ülkedeki en büyük etnik grup olan Myanma’dan geliyor.

BM’nin Myanmar ismini tanımasına rağmen hala çok sayıda devletin Burma’da ısrar etmesinin nedeni ülkenin askeri rejimini onaylamadığını göstermek. Ev hapsinde tutulan Nobel Barış Ödülü sahibi, muhalefet lideri Aung San Suu Kyi de Burma demeyi tercih ediyor. Bunu da Myanmar adının ülkenin etnik çeşitliğini yansıtmadığı şeklinde gerekçelendiriyor.

Ülkede yaşayan 54 milyon kişinin üçte ikisini Myanma etnik grubuna dahil olanlar oluşturuyor. Geri kalan üçte birlik nüfusu ise başta Shan ve Karenler olmak üzere birçok başka etnik grup var. Daha fazla hak talep eden küçük etnik grupların çoğu ile son yıllarda varılan ateşkes devam ediyor.

Rahipler bağımsızlığa taşıdı

Ülkenin yüzde 90’ını Budistler oluşturuyor. Son dönemdeki protestolar Budist rahiplerin ilk siyasi mücadelesi değil. 1948’de ülke İngiliz kolonisiyken, bağımsızlık hareketinin başını yine Budist rahipler çekmişti. Bağımsızlık hareketinin askeri lideri ise Nobel Barış Ödüllü Aung San Suu Kyi’nin, bir ulusal kahraman sayılan babası idi.

Kısa ama kargaşa dolu bir demokrasi döneminin ardından 1962’de iktidar askerlerin eline geçti. Ordu yıllar içinde çıkan isyan ve protesto hareketelrini bastırabildi.

Bundan yaklaşık 20 yıl önce, 1988’de askeri rejim en büyük protesto dalgası ile karşı karşıya kaldı. Öğrencilerin öncülük ettiği, Budist rahipler tarafından da aktif olarak desteklenen demokratikleşme hareketi, ordu tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Bu süreçte 3 bine yakın kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

İnsan hakları ihlalleri

1990’da askeri rejim altındaki ilk bağımsız seçimler yapıldı, ancak Aung San Suu Kyi’nin Ulusal Demokrasi Birliği adlı partisinin seçim zaferi tanınmadı. O günden bu yana ev hapsinde tutulan politikacı 1991’de Nobel Barış Ödülü’nü aldı. Daha sonra girişilen her muhalefet hareketi de kanlı biçimde bastırıldı, çok sayıda politikacı askere karşı muhalefet hareketini ülke dışında örgütlemek için sürgüne gitti.

Myanmar’ın askeri rejimi uluslararası alanda ise insan hakları ihlalleri nedeniyle izole edildi. ABD ve AB, ülkeye karşı ekonomik ambargo başlattı.

Rusya ve Çin engeli

BM Güvenlik Konseyi’nden bir yaptırım kararı çıkartma girişimi ise son olarak geçtiğimiz Ocak ayında yine Rusya ile Çin’in vetosuna takıldı. Bunun bir nedeni Çin’in ülkenin en önemli müttefiki olması. Ayrıca Hindistan da petrol ve doğal gaz açısından zengin Myanmar’ın önemli bir ticaret ortağı.

Myanmar bu zengin yeraltı kaynaklarına rağmen dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Enflasyonun yüzde 25’e vardığı ülkede geçen Ağustos benzin ve gaz yağına yapılan yüksek zamlar halkın alım gücünü iyice düşürdü. Demokrasi talebine, yaşam koşullarının daha da zorlaşması eklenince Budist rahipler yoksul halk adına tepkilerini sokağa taşıdı. Siyasi gözlemciler ise gösterilerin 1988’dekine benzer kanlı bir müdahale ile bastırılmasından endişe ediyor.