1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BZ: Bütün Euro Bölgesi krize sürüklenebilir

6 Haziran 2019

İtalya'nın yüksek kamu borcu nedeniyle Avrupa Komisyonu tarafından uygulanabilecek disiplin prosedürü ve Almanya'da sesli asistanların suçla mücadelede kullanılması, Alman gazetelerinde öne çıkan yorum konularından.

https://p.dw.com/p/3JvgC
Fotoğraf: picture-alliance/imageBROKER/W. Wirth

06.06.2019 - Alman basınından özetler

İtalya yüksek kamu harcamaları gerektiren bütçesi nedeniyle AB kurumları ile kriz yaşıyor. Avrupa Komisyonu, İtalya'ya karşı disiplin işlemlerinin uygulanmasına yol açabilecek "AB bütçe disiplin prosedürünün" başlatılması için gerekli koşulların mevcut olduğunu açıkladı. İtalya'nın kamu borcu 2018'de gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 132,2'sine ulaştı. AB genelinde mali disiplin ve istikrarın sağlanması amacıyla oluşturulan İstikrar ve Büyüme Paktı, üye ülkelerin önleyici tedbirlerle mali disiplinlerini sürdürmesini amaçlıyor. Buna göre, üye ülkelerin bütçe açıklarının gayri safi yurt içi hasılalarının yüzde 3’ünün altında olması, kamu borç stoklarının, gayri safi yurt içi hasılalarına oranının yüzde 60’ı geçmemesi gerekiyor. İtalya'ya aşırı bütçe açığı prosedürü kapsamında 3,5 milyar euroya varan ceza kesilebilir. 

Badische Zeitung'un konuyla ilgili yorumu şöyle:

"İtalya'nın borç dağı yüzde 132'yi aşmış durumda. Euro bölgesinde sadece Yunanistan'ın kamu borcu İtalya'dan daha yüksek. Bu borç dağı da, Roma'daki hükümetin borçlar karşında kamu harcamalarını iyi yönetmemesi ve ekonomik büyümenin çok da tatmin edici boyutta olmaması nedeniyle artacak. Böylece euro bölgesinde ilk kez bir ülkeye ceza kesilebilir. Tüm euro bölgesinin de bu sayede yeni bir krize girmesi mümkün. Zira İtalyan bankaları az da olsa bir ilerleme sağlasa da pek çok batık kredi ile uğraşıyor."

Straubinger Tagblatt konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"İtalyanlar için çok acı da olsa, hükümetlerinin, talebi artırmak ve dolaylı yoldan büyümeyi tetiklemek için para musluğunu açıp, sosyal güvenlik sistemine fazla para aktarma taktiği işe yaramıyor.  Borçları kapatmak için daha fazla borçlanmak olmaz. İtalyan hükümetinin güçlü adamı Matte Salvini'nin sarf edeceği güzel sözler de ekonomik açıdan tükenmiş oldukları gerçeğini gizlemeye yetmeyecek."

Yapay zeka teknolojilerindeki ilerleme gündelik hayatta da sesli asistanlar aracılığıyla pek çok hanenin vazgeçilmezi haline geldi. Örneğin dijital alışveriş platformu Amazon'un sesli komut haporlörü Echo'nun ses asistanı Alexa ya da Apple'ın “Homepod” adını verdiği akıllı hoparlörün ses asistanı Siri ve Google'ın sesli komut sistemleri ile internetten istenen konuda arama yapılabiliyor. Müzik dinlenebiliyor, hava durumu ya da güncel haberler öğrenilebiliyor. Bu akıllı asistanlar yapılacaklar listesi hazırlayıp, yemek siparişi verebiliyor, istenen saat için alarm kurabiliyor, akıllı ev sistemlerini yönetebiliyor. Tüketiciler evlerinde dijital yapay zeka asistanlarını cep telefonları üzerinden de rahatlıkla kullanabiliyor. Yapay zeka asistan, kullanıcıların verdiği yanıtlardan "öğrenerek" daha uygun sonuç ve çözümler üretebiliyor. Ancak günümüzde tüketiciler hakkında bilgi depolayarak, daha verimli hizmet amaçlayan yegane araçlar sesli asistanlar değil. Örneğin evlerdeki internet bağlantılı televizyon ve akıllı buzdolapları da tüketiciye daha verimli hizmet için veri topluyor.

Almanya'da Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Partili (SPD) eyalet içişleri bakanları, sesli asistanların evlerde topladığı bu verileri güvenlik soruşturmalarında kullanmayı, mahkemede bu verileri delil olarak sunabilmenin önünü yasal bir düzenlemeyle açmak istiyor.

Stuttgarter Nachrichten gazetesi uygulamanın büyük olasılıkla hayata geçirileceği yorumunu yapıyor:

"Terörün ağırlığını geçtiğimiz yıllarda ne denli hissetiğimiz göz önünde bulundurulduğunda şöyle bir tahminde bulunmak mümkün: Güvenlik birimleri Alexa ve diğer sesli asistanlar aracılığıyla gerçekleştirmeyi planladığı suçla mücadele planlarını büyük ölçüde hayata geçirecekler. Zira insanlar güvenliklerini özgürlüklerinden daha çok seviyorlar. Birçoğumuz şu an polisin ağır suçları aydınlatmak için yetkilerinin neleri kapsadığını bilmiyoruz. Hata çoğumuz bunu bilmek dahi istemiyor. Kişisel özgürlükler konusunda çekincesi olanlar için ise geçerli olan kural şu: Hiç kimse bu dijital hizmetleri kulanmaya zorlanmıyor. Herkes Alexa'nın fişini istediği zaman çekebilir."

Rheinpfalz gazetesinin aynı konudaki yorumuysa şöyle:

"Tüketiciyi Koruma Bakanlığı kolay yolu seçerek, insanların akıllı ürünleri kullanırken üçüncü kişilerin her zaman kendilerini dinleyebileceği tehlikesinin mümkün olduğunu belirtiyor. Bunda da sorumluluk ve kullanıp kullanmama kararının tüketicide olduğunu vurguluyor. Dijital asistanların depoladığı verilerle ilgili geçmişteki tatsız deneyimler bunu destekler nitelikte. Ancak özellikle devletin dijital teknolojilere güvenin altını oymak yerine bu konuda çekimser bir tavır benimsemesi gerekiyor. Zira burada konu özellikle korunması gereken insanların özel yaşam alanları; içinde yaşadıkları evleri. Bu yüzden de buralarda herhangi bir uzun süreli gözetleme yapılmamalı. Bu yüzden de içişleri bakanları bu konuda pek çok hukuki engelle karşılaşılacağını ve veri güvenliği aktivistlerinin tepki vereceğinden yola çıkıyor. Yani en iyisi Alexsa'dan uzak durmak."

MK, HT

© Deutsche Welle Türkçe