1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dönemi başlıyor

10 Temmuz 2018

Türkiye'nin geniş yetkilerle donatılmış ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan kararnamelerle artık istediği yasal düzenlemeyi yapma yetkisine sahip. DW Türkçe'ye konuşan uzmanlara göre bu durum OHAL'i kalıcı hale getirecek.

https://p.dw.com/p/317qY
Türkei Präsident Recep Tayip Erdogan vor Vereidigung
Fotoğraf: picture-alliance/AA/E. Aydin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün TBMM'de ettiği başkanlık yemini ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni resmen başlattı. Erdoğan'ın başkan olarak gerçekleştireceği ilk icraatlardan biri 20 Temmuz 2016'dan beri devam eden OHAL'i kaldırması olacak. Ancak Erdoğan artık yayınlayacağı cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle 600 seçilmiş milletvekilinin oluşturduğu meclisin onayına ihtiyaç duymaksızın yasa çıkarabilecek.

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini DW Türkçe'ye değerlendiren Türkiye'nin önde gelen hukukçularından Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Türkiye'nin bundan böyle kararnamelerle yönetilecek olmasının bireysel özgürlüklerin kısıtlanması açısından son derece tehlikeli olduğuna işaret etti. Adaletin tarafsızlığını bağımsızlığının sağladığını ifade eden Prof. Selçuk, "Ne yazık ki, Türkiye toplumunda adaletin bağımsız olmadığı fikri her geçen gün artıyor. Ortaya çıkan tablo konusunda, bir hukukçu olarak büyük üzüntü içindeyim” diye konuştu.

“Yeni sistem meşru değil”

Prof. Hikmet Sami Selçuk, Erdoğan'ın yemin ederek resmen başlattığı başkanlık sisteminin aslında hukuk açısından geçerli sayılamayacağı görüşünde. Prof. Selçuk’a göre, yeni sistemin meşru olmamasının en önemli gerekçesi ise sistemin halk oyuna sunulduğu 16 Nisan 2017 tarihindeki referandumunda yaşanan hukuksuzluklar. Referandum öncesi Yüksek Seçim Kurulu’nun mühürsüz oyların da sayılmasına karar verdiğine dikkat çeken Selçuk, YSK'nın referandum kurallarında değişikliğe gitmesinin hukuken seçim sonuçlarına gölge düşürdüğünü söyledi.

Yargı bağımsızlığı ve kararnamelerin denetimi de yeni sistemin en tartışmalı noktalarını oluşturuyor. Yeni sisteme göre başkanlık kararnamelerini denetleme yetkisi Anayasa Mahkemesi’nde. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini cumhurbaşkanı, yani Erdoğan belirliyor. Meclisin Anayasa Mahkemesi için seçebildiği üye sayısı ise sadece 2. Bu da kararnamelerin denetimine gölge düşürüyor. Üyelerinin çoğunluğu Erdoğan tarafından seçilen Anayasa Mahkemesi’nin gelen şikayetlerle ilgili bağımsız kararlar almasına da kuşku ile bakılıyor.

OHAL’de toplam 125 bin kişi ihraç edildi

Öte yandan OHAL sonrası birçok kişinin Türkiye’deki yeni sistem içinde hak arayışı da çok mümkün görünmüyor. OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerle son iki yılda kamudan 125 bin kişi ihraç edilirken, ihraçlar Gülen yapılanmasına yakın kişilerin yanında Kürt belediyeler, muhalif basın ve akademi dünyasını da içine alacak şekilde genişletilmişti.

OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerden en çok etkilenen kesimlerin başında ise medya geliyor. OHAL ilan edildiğinden beri kapatılan medya kuruluşu sayısı 170’i aşmış durumda. Gazeteci örgütlerinin verdiği rakamlara göre 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerindeki  gazeteci ve medya çalışanlarının sayısı 143.

Türkiye'nin en büyük sol sendikal birliği olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı (DİSK) Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, Erdoğan rejiminin bir yandan OHAL'i kaldıracağını söylerken, bir yandan aslında OHAL'i "kalıcı" hale getirdiği saptamasında bulundu. Eren, "Yakın gelecekte çok fazla gazeteci yeniden işsiz kalacak ne yazık ki” diye konuştu.

Türkiye'de artık tek bir adamın kimseye sormadan hazırlayacağı kararnamelerle topluma istediği gibi yön verebileceğini ifade eden Eren, "Türkiye'de basına yönelik baskılar her zaman vardı ama OHAL ile birlikte iyice arttı ve sürekli hale geldi. Yeni sistemde de bu kararnameler yoluyla Erdoğan'ın uygulamalarını eleştiren gazeteci ve medya kuruluşları cezalandırılmaya devam edecek” diye konuştu.

Aram Ekin Duran / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe