1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Değişim gerekiyor'

6 Haziran 2013

DW Türkçe'ye konuşan SPD Avrupa milletvekili İsmail Ertuğ, Türkiye’de polisin göstericilere orantısız güç kullandığını vurguladı ve bu durumun Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecini daha da uzatacağını savundu.

https://p.dw.com/p/18ktg
Riot police use tear gas to disperse the crowd during an anti-government protest at Taksim Square in central Istanbul June 1, 2013. Turkish police fired tear gas and water cannon for a second day on Saturday to prevent hundreds of protesters reaching the central Taksim Square, scene of violent protests in which hundreds were injured on Friday. REUTERS/Murad Sezer (TURKEY - Tags: POLITICS CIVIL UNREST TPX IMAGES OF THE DAY)
Türkei Istanbul Ankara Demonstrationen Mai Juni 2013Fotoğraf: Reuters

Avrupa'dan gittikçe yükselen eleştirilerde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterilere orantısız tepki gösterdiğine işaret ediliyor ve toplantı özgürlüğüne daha saygılı olması gerektiği vurgulanıyor.

Alman Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Avrupa milletvekili İsmail Ertuğ bu eleştirileri paylaşıyor:

“Polisin orantısız güç kullanmış olduğu, bu, sanıyorum tartışma götürmez bir gerçek. Bu yeni bir gelişme de değil; başka bir takım olaylar sırasında da bu tür durumlar saptanmıştı. Bunun bir ideoloji ya da benim safım, senin tarafın meselesiyle de bir ilgisi yok. Bu sertlik -ne yazık ki- daha önceleri de yaşanmıştı. Bu durumda, ‘Arkadaş bu böyle olmaz! Kadın-erkek, tüm sivil toplumun barışçıl protestolarına imkân tanıyın’ denmesine de izin verilmesi gerekir. Bu, geçen cuma günü yapılmadı. Bundan dolayı (Avrupa’dan yükselen) eleştiriler haklıdır.”

'Yapılabilecek tüm hataları yaptılar'

Türkiye’de protesto eylemleri İstanbul ile sınırlı kalmadı, tüm kentlere yayıldı. Bunun arkasında yatan sebepler ne olabilir? Avrupa Parlamentosu milletvekili Ertuğ'un yanıtı şöyle:

“Sanıyorum ülkenin siyasî elitleri, yapılabilecek tüm hataları yaptılar. Kanaatime göre protestoların ve gösterilerin barışçıl bir biçimde devam ettiği geçen cuma günü eylemcilere kulak verilmiş olsaydı, resmî yetkililerden biri vatandaşların, göstericilerin yanına gitseydi, Cumhurbaşkanı Gül gibi insanların sorunlarına anlayışla yaklaşılsaydı, bu durum bu noktaya gelmezdi. Sert konuşma üslubu ve orantısız güç kullanımı, protestoların Türkiye’nin çeşitli kentlerine sıçramasına yol açtı.”

Ismail Ertug, Mitglied des Verkehrsausschusses im Europäischen Parlament, aufgenommen am 31.10.2011 in Regensburg (Oberpfalz). Foto: Daniel Karmann dpa/lby
Alman Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Avrupa milletvekili İsmail ErtuğFotoğraf: picture alliance / dpa

Peki, acaba Avrupa, Brüksel, Başbakan Erdoğan hükümetine etkide bulunabilir mi? Avrupa Parlamentosu milletvekili İsmail Ertuğ bu tür olanakların mevcut olduğu görüşünde:

“Bunun mümkün olduğunu sanıyorum; zaten AB’nin bu yönde girişimleri var. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un yanı sıra AB’nin dış politikadan sorumlu yüksek temsilcisi Lady Ashton, ayrıca Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle ve ABD’nin temsilcileri de devrede. Bu kişiler gerilimi yatıştırıcı tavır alıyorlar, tabii sadece çağrılar yapmak suretiyle. Her şeye rağmen Türkiye’nin şu anda yalnız bırakılmaması, kendilerini baskı altında hissedenlerle siyasî elitler arasında iyi niyetli arabuluculuk çalışmaları yapmaları gerekir. Sanıyorum burada kendilerine eşlik ederek, koordineyi sağlayabilir ve taraflara uzlaştırıcı bir işlev ile yaklaşabiliriz.”

'Tehlike değil, bir fırsat görüyorum'

Öte yandan Türkiye’de baş gösteren protesto eylemleri ve bu eylemlere karşı orantısız güç kullanımı gibi gelişmelerin Türkiye'nin zaten yıllardır aksayan AB'ye tam üyelik sürecini de daha olumsuz etkileyeceği yönünde görüşler dile getiriliyor. Avrupa Parlamentosu milletvekili İsmail Ertuğ, Türk hükümetinin şu an takındığı tavrı, AB üyeliği açısından da gözden geçirmesi gerektiğini savunuyor:

“… AB’nin şu an genişlemeden çok, malî kriz, ekonomik kriz, gençler arasında işsizlik gibi sorunları bulunuyor. Türkiye tabii ki ekonomisindeki büyüme ve dış politikada artan önemi nedeniyle başka beklentiler içinde olabilir. Ben, Türk hükümetinin şu anki gelişmeleri vesile alıp, göstericilere karşı takındığı sert tavrı ve çok otoriter olan yönetim üslubunun çağımızda artık doğru kabul edilemeyeceği konusunda kafa yoracağından yola çıkıyorum. Ben burada tehlike değil, bir fırsat görüyorum. Tabii ki öncelikle gösterilerin tansiyonun düşmesini beklemek gerekiyor.”

Anti-government protesters march during a demonstration in Ankara June 5, 2013. A Turkish protest group demanded on Wednesday that the government abandon plans to redevelop an Istanbul park and that it sack governors and police chiefs the group holds responsible for violence during days of clashes across Turkey. REUTERS/Umit Bektas (TURKEY - Tags: POLITICS CIVIL UNREST)
Fotoğraf: Reuters

Güncel protesto gösterileri ve buna verilen sert tepkiler, Türkiye’de demokrasinin, AB’ye tam üyelik sürecinde yeterince oturmadığı anlamına geldiği görüşü de Avrupa’da yaygın. Avrupa Parlamentosu’nun sosyal demokrat milletvekili İsmail Ertuğ, bu saptamaya katılıyor mu?

“Elbette ki Türkiye henüz o aşamada değil. Bunu zaten kimse beklemiyor. AB’ye tam üye olacak ülkeler yıllar yılı ülkelerinde reformlar yaparak kendilerini AB üyeliğine hazırlıyorlar. Hiç kimse Türkiye’nin bugün AB’ye tam üye olacak durumda olduğunu savunmuyor. Bunun için değişim gerekiyor, zihinlerin değişmesi gerekiyor. (Türkiye'de) Avrupa’da eğitim almış genç bir nesil mevcut. Bunların, son 30, 40 yılın kapalı bir topluma sahip Türkiyesi’nde yetişmiş, şimdiki siyasî elitlerden çok daha fazla dış dünya ile ilişkileri var. Sanıyorum, (AB'ye giden) yol genç nesil ile daha kolaylaşacaktır, ancak Türkiye şu an buna hazır değil.”

©Deutsche Welle Türkçe

Bernd Riegert / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay