1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dilin ritmi müziğe yansıyor

29 Eylül 2005

Bilim adamlarını meşgul eden ilginç konulardan biri de müzikle dil arasındaki bağlantı. Müzikle dil arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim adamı, konuşulan dildeki tonlamaların müziğe yansıdığını keşfetti.

https://p.dw.com/p/AaVB
Jazzarchiv der Lippmann+Rau-Stiftung in Eisenach © marsaxlokk #35552198
Symbolbild Musik Jazz Grammophon SchallplatteFotoğraf: Fotolia/marsaxlokk

Müzik ve dil arasındaki ilişkiyi incelemek, aslında biraz “yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan” sorusunu araştırmaya benziyor. Hangisini daha önce kazandık, konuşmak yeteneğini mi yoksa müzik yeteneğini mi?

Saint Andrews Üniversitesi’nden evrim biyolojisi uzmanı Tecumseh Fitch bu konudaki teorisini şöyle anlatıyor: “İlk olarak çok karışık ve ayrıntılı, ancak anlamı olmayan sesler çıkarmaya başladık. İkinci süreçte de anlam yapıya bağlıydı, yani müziğe dilin başlangıç hipotezi diyebiliriz.”

Klasik eserler incelendi

Müzik, dilin unsurlarını taşır ve aynı şekilde dil de müziğin unsurlarını. Ayrıca her dilin de bir ritmi ve bir tonlaması var. Klasik Fransız ve İngiliz bestecilerin eserlerini analiz eden San Diego’daki Nöro-Bilim Merkezi’nden Ani Patel, araştırmasında bestecilerin, konuştuları gibi beste yaptıklarını ortaya çıkardı. Önce bazı İngilizce ve Fransızca cümleleleri karşılaştıran Doktor Patel bulduğu karakteristik özellikleri şöyle anlatıyor:

“Ritmi incelemek için yeni fonetik araçlar kullanıyoruz. Cümlelerdeki sesli harflerin düzenine bakan yeni bir teknikle, komşu sesli harflerin zıtlığını ölçüyoruz. Yani, bir dizide önce uzun bir sesli harf ve sonra da kısa sesli bir harf varsa ve bu devam ediyorsa, bu zıtlıklarla dolu bir yapı oluşturur. İngilizce’de bazı sesli harfler çok kısa ve vurgulanmayan hecelerde, heceleri gerçekten bastırıyoruz. Fransızca’da bu dramatik zıtlıklar yaşanmıyor.”

Konuşma şekli müziğe yansıyor

İngilizce ve Fransızca arasındaki bu zıtlık müzikte de ortaya çıkıyor. Patel bu anlamda Edward Elgar’ın konçertosunu ile Fransız empresyonist Claude Debussy’nin eseriyle karşılaştırıyor. Müzik ve dil arasındaki paralellik sadece kısa ve uzun birimlerin ritmi ile sınırlı değil. Patel, İngilizce ve Fransızca’daki konuşma şeklinin müziğe de yansıdığını keşfetti. Patel elde ettiği sonuçları şöyle anlattı:

“Yakın zamanda araştırmalarımız melodiye, İngilizce ve Fransızca’da seslerin cümle içinde yükselip alçalmasına yoğunlaştırdık. İngilizce’de sesler hece hece ilerledikçe, ses perdesindeki hareketler de değişiyor, Fransızca ise daha tekdüze. Bu durum müziğe de yansıyor.”

Çocukların başarısı

Leipzig’teki Max Planck Enstitüsü araştırmacıları ise dil ve müziğin paylaştığı özellikleri, yani söz dizimini daha derinlemesine incelediler. Leipzig Saint Thomas korosundaki 11 yaşındaki çocuklar, müzik eğitimi almamış yaşıtlarıyla karşılaştırıldı. Araştırmadan bütün müzik öğretmenlerini mutlu edecek bir sonuç çıktı. Müzik eğitimi alan çocuklar, müzikte ve dilde söz dizimindeki hataları daha iyi ayırt ediyor.