1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Din ve sofra kültürü

6 Kasım 2010

Bir çok toplumda yemek, beslenmenin ötesinde anlam taşıyor. Din ve gelenekler yemek kültüründe belirleyici öneme sahip.

https://p.dw.com/p/Q008

Nüfusu hızla artan dünyamızın çözüm bekleyen en önemli meselelerden biri açlık. BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun verilerine göre 925 milyon kişi açlık çekiyor. Aslında din ve kişisel tercihler de bu noktada kilit önem taşıyor. Zira yenebilir herşeyi istediği zaman ve yerde yiyemeyenler de var.

Teolog Manfred Becker-Huberti yemeğin Hrıstiyanlar için önemini şöyle tarif ediyor: “Dinin günlük hayat ve yemek kültürü üzerinde önemli etkisi vardır. Hrıstiyanlıkta her gün, ayrı bir lezzet verir, her bayramın farklı yemeği, içeceği ve tatlısı olur. Eskiden en ince ayrıntısına kadar belirlenmiş olan dinî sofra geleneği günümüzde de etkisini sürdürüyor.”

Prensip olarak Hrıstiyanlıkta oruç dönemlerindeki bazı istisnalar dışında her şey yenebilir. Hrıstiyanlar, cuma günü et yemiyor. Becker-Huberti yılda iki gün, karnaval bitimini izleyen ilk gün ve Paskalya arifesindeki cuma günü, hem et yenmediğini, hem de doymadan sofradan kalkıldığını anlatıyor. Hrıstiyanlar, et ve kemik haline gelip insanlığa döndüğüne inandıkları peygamberlerinin öldüğü cuma günü et yerine, dinlerine göre su yüzeyinin altında yaşadığı için ölüm ve cinler âlemiyle ilişkilendirdikleri balığı yerler. Canlı yaratık saymadıklarından, cuma günleri balık yemekte sakınca görmezler.

İslam'da helal gıda farzdır

Halal Lebensmittel in Berlin Moabit
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

İslam dini biraz farklıdır. İslam’da bedene zarar vermeyen her şey helal sayılıyor. Ama alkollü içecek ve saf sayılmadığı için domuz eti yasaktır. Tıpkı kan ve hayvan kadavrası yiyip içmek yasak olduğu gibi. Köln’deki Din ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Hasan Karaca, İslam’daki haram anlayışıyla ilgili olarak, Kur'an-ı Kerim'in alkol, kan ve domuz etini yasaklayan ayetine göre, etin helal olabilmesi için kanın tamamen akması gerektiğini ve İslam’da, sarhoş eden her şey gibi alkolün de yasak olduğunu anlatıyor.

Yahudilikte kurallar çok daha katı

Yahudiler, caizse alkol içebilir. Hangi yiyeceklerin caiz olduğu Museviliğin kutsal kitabında yazar. Sebze ve meyvenin her çeşidi yenebilir. Hayvani besinlerde ise oldukça ince ayrıntılara dikkat etmek gerekir. Yüzgeci ve pulu olmayan deniz yaratıkları yenmez. Yahudilikte, sadece çift toynaklı ve geviş getiren hayvanın etini yemek caizdir. Bu kurala göre domuz eti Yahudilikte de haramdır. Eti helal olan hayvanın ise tıpkı İslam’da olduğu gibi uyuşturulmadan ve şahdamarıyla nefes ve gıda borusu tek bir hamlede kesilmesi gerekir.

Almanya Ortodoks Hahamlarından Tuvia Hod-Hochwald gıda maddelerinde riayet edilmesi gereken diğer kuralları şöyle açıklıyor: “Bir kere et sütten ayrılır. Biri etliler, diğeri süt ürünleri için olmak üzere iki mutfak kullanırız. Sadece buzdolaplarını ayırmayız. Etli ve sütlü ürünlerin muhafaza edildiği kap ve tencereler de ayrıdır. Aynı zamanda pişirilmez, birlikte sofraya konmazlar. Etli yemeğin üzerinden üç saat geçmeden sütlü kahve içilmez.”

İnek cenneti

Hinduizm’in de etli yemekle ilgili özel kuralları var. Hindular her canlı yaratıkta tanrının bulunduğuna inanır, özellikle de milyonlarca Hintlinin anası saydıkları ineği kutsarlar. İnek kesmek ve inek eti yemek yasaktır. Hinduizm’de inek öldürene katil gözüyle bakılır.

© Deutsche Welle Türkçe

Sonila Sand / Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa