1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Eşcinsellik onarım terapisi neden daha önce yasaklanmadı?”

5 Kasım 2019

Alman basınında "eşcinsellik onarım terapisini" yasaklamak için hazırlanan tasarı, Alman siyasetçilere yönelik tehditler ve ifade özgürlüğüne ilişkin tartışmalar öne çıkan konular arasında.

https://p.dw.com/p/3STM9
Fotoğraf: Reuters/D.-W. Cerny

05.11.2019 - Alman basınından özetler

Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, cinsel kimliği zorla bastırmaya yol açabilecek "eşcinsellik onarım terapisinin” yasaklanması için bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarı, 18 yaşından küçüklere bu terapi yönteminin yasaklanmasını, yetişkinlere ise sadece kendi hür iradeleriyle karar vermeleri halinde uygulanmasını öngörüyor. Mittteldeutsche Zeitung gazetesi Sağlık Bakanı Spahn'ın "eşcinsellik onarım terapisini" yasaklamak için harekete geçmesini ele alıyor.

"2019 değil, Ortaçağ gibi görünüyor. Soru, bu sözümona terapilerin bizim gibi aydınlanmış bir toplumda neden şimdiye kadar yasaklanmadığıdır. Bu, bu tür terapilerin nelere yol açtığını bilmek istemeyen bir siyasetin sonucudur. Bu yasa tasarısı ve öngörülen cezaların zamanı çok önce gelmişti. Kuşkusuz tamamen yasaklanması arzu edilirdi.”

Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi de "eşcinsellik onarım terapisi" ile ilgili yasa tasarısını yorum sütunlarına taşıyor.

"Tamamen yasaklanması kesinlikle daha arzu edilen bir durum. Sağlık Bakanlığı'nın değerlendirmesinin sonucu ise tasarıda yer almıyor. Yasa yapıcı her zaman orantılı hareket etmek ve bireysel özgür irade ile ilgili konularda, kesinlikle gerekmedikçe, müdahale etmemek zorunda. Ancak dönüştürme terapisi söz konusu olunca bu ne anlama geliyor? Devletin bakım yükümlülüğü nerede bitiyor? Bu tür bir terapi için onay vermeden önce 16 yaşındakilerin bu terapilerin psikolojik sonuçlarını anlayabildiklerinin kanıtlanmasının nasıl mümkün olacağı yasama sürecinde en ince ayrıntısına kadar ele alınmalı.”

Neue Osnabrücker Zeitung Yeşiller partili siyasetçiler Cem Özdemir ve Claudia Roth'un aldıkları ölüm tehditlerinin ardından yerel siyasetçilerin korunmasız olduğuna dikkat çekiyor.

"Almanya'da her 12 şehirden birinde ya siyasetçiler ya da yerel yönetim görevlileri en az bir kez fiziksel saldırıya uğruyor. Berlin'deki üst düzey personel ölüm tehditlerinden sonra ağır bir güvenlik çemberi altında ancak yerel politikacılar savunmasız. Bunun görev riski olduğunu söylemek alaycılık olur. Ancak şehir yöneticilerine koruma kalkanı oluşturmak çözüm değil. Vatandaşlara yakın olmak onlara güven kazandırıyor. Belediyelerdeki açık kapı politikası açık demokrasimizin bir sembolü. Ancak bu, bizim çaba göstermemizi gerektiriyor. İlk adım takdir etmek olabilir. Belediye meclislerinde görev yapanlar aktif desteği hak ediyor. Bu ülke için kimse sorumluluk almazsa sonunda bu kimseye ve hiçbirşeye saygısı olmayan ayak takımı atmosferi belirleyecek.”

Almanya'da sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinden Bernd Lucke'nin Hamburg Üniversitesi'de verdiği dersin protestocular tarafından yarıda kesilmesi, Hür Demokrat Parti (FDP) lideri Christian Lindner veya Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Thomas de Maiziere'in üniversitelerdeki etkinliklerinin engellenmesi Almanya'da ifade özgürlüğü tartışmalarına yol açtı. Stuttgarter Zeitung gazetesi ifade özgürlüğü tartışmalarını ele alıyor.

"İfade özgürlüğü tartışılır bakış açılarını, hatta basit aptallıkları da koruma altına alır. Ancak ajitasyon, hakaret ya da nefret dolu sloganlar için alan tanımaz. İfade özgürlüğü üstün bir değerdir ancak Anayasamızdaki en üstün değer değildir. Birinci madde ‘insani haysiyeti çiğnenemez' der. Bu temel ilke ifade özgürlüğünü sınırlar”

DW/SSB, JD

© Deutsche Welle Türkçe