1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ebola yardımı geç mi kaldı?

2 Aralık 2014

6 bin ölü ve 16 binin üzerinde virüs bulaşmış hasta ile Ebola salgını nedeniyle bir yıl sonra da tehlike hâlâ atlatılabilmiş değil. Almanya'nın da yer aldığı gelişmiş ülkeler geç harekete geçmekle eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/1DyBK
Fotoğraf: AFP/Getty Images/K. Tribouillard

Ebola salgının başlamasından bir yıl sonra dahi, uzmanlar hâlâ tehlikenin geçtiğini söyleyemiyor. Gine, Sierra Leone ve Liberya'da henüz salgını sonlandıracak bir umut görünmezken, bu ülkelerin Almanya da dahil hâlâ dış dünyadan acil yardım ihtiyacı var.

Almanya'da, Hükümetin Ebola ile mücadeleden sorumlu koordinatörü Walter Lindner, altı hafta önce göreve geldi. Oldukça geç. Zira hükümet, Batı Afrika'daki salgını geç tanımak ve geç harekete geçmekle eleştiriliyor. Örneğin, Frankfurter Allgemeine Zeitung, hükümetin dış politikasını ve kalkınma politikasını bir felaket olarak tanımlıyor. Walter Lindner de eleştirileri cevap vererek, geç kalındığını kabul ediyor ancak herkesin geç kaldığına dikkat çekiyor. "Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği ya da Almanya'da, kendimizi haklı çıkarmadan söyleyebiliriz ki hepimiz geciktik. Ama çok geç mi kalındı, bunu göreceğiz" diyen Lindner, çok fazla ölü olduğu için birçoklarının geç kalındığını düşündüklerini belirtiyor.

Lindner, Almanya'nın artık bölgede aktif olduğunu, kırsal bölgelerde, küçük tedavi merkezleri kurduğunu ve kendisinin de üç kez bölgeye gittiğine dikkat çekiyor.

Walter Lindner, Diplomat, Ebola-Beauftragter der Bundesregierung
Alman hükümetinin Ebola ile mücadeleden sorumlu koordinatörü Walter LindnerFotoğraf: DW/B. Marx

'Yapılması gereken çok şey var'

Batı Afrika'daki durum dramatik olsa da uzmanlar küçük umut ışıklarının belirdiğini de söylüyor. Eylül ayından bu yana uluslararası yardımlardan sonuç alınmaya başladı. Salgının yayılma hızı daha iyi kontrol edilebiliyor. Ancak izolasyon merkezlerinin kurulmasında henüz istenen hedefe ulaşılamadı. Özellikle de kırsal kesimlerde henüz yapılması gerekenler oldukça fazla. Özellikle sağlık çalışanları ve hasta yakınlarına psikososyal danışmanlık verilmesi, hayatta kalanların yeniden topluma kazandırılması ve öksüz kalan çocukların bakımı yapılması gerekenler arasında yer alıyor.

Salgının yayıldığı ülkelerdek dramatik durum, bu ülkelerin sağlık sistemlerinin de ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Ebola'nın yanı sıra AIDS, tüberküloz gibi hastalıklardan da çok sayıda kişi yaşamını yitiriyor. Alman Tıbbî Misyonlar Enstitüsü Direktörü Gisela Schneider, Batı Afrika'da tüm sağlık sistemine yoğunlaşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Ebola'dan 7 bin kişinin öldüğünü duymanın sarsıcı olduğunu belirten Schneider, kimsenin sıtmadan, son altı ayda sezaryan olamadığından ya da kanamadan ölen kadınları saymadığına dikkat çekiyor.

Gisela Schneider, uluslararası toplumun, gerekli ilaç ve aşıların bulunmasının da neden bu kadar zaman aldığını düşünmesi gerektiğini belirtiyor. Sonuçta Ebola 1976'dan beri dönem dönem ortaya çıkıyor. Bu soruya Alman İlaç Araştırmaları Birliği'nden Harald Zimmer şu cevabı veriyor: “İlaç geliştirirken, ilaçları deneyebileceğiniz belirli sayıda deneğe de ihtiyaç bulunuyor. Benim görüşüme göre, Ebola'da, son 40 yıldaki salgınlarda Batı Afrika'da 16 bin vaka oldu ve bunlar ilaç geliştirilmesi için yeterli değil.”

Aşı çalışmaları sürüyor

Hasta deneklere ihtiyaç duyulmayan aşıların geliştirilmesine yönelik çalışmalar ise devam ediyor. Doku ve hayvanlarda test edilen çok sayıda proje yürütülüyor. Projelerden birinin çalışmaları Hamburg-Eppendorf Üniversite Kliniği'nde devam ediyor. Gelecek aylarda Dünya Sağlık Örgütü'nün yollayacağı bir serumun sağlıklı deneklerde denenmesi planlanıyor. Serum on gönüllü üzerinde denendi. Şimdi nasıl tepki göstecekleri araştırılıyor. Alman hükümeti bu projeye ayırdığı finansmanla, Ebola'ya karşı mücadeleye önemli bir destek sundu. Hamburg-Eppendorf Üniversite Kliniği, Ebola ile mücadelede önemli bir sonuç almıştı. Bir Ebola hastası tedavi edilmiş ve ekim ayında sağlıklı şekilde hastaneden ayrılabilmişti.

© Deutsche Welle Türkçe

Bettina Marx