1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Edebiyat ve Medya: Zamanın Aynası

5 Kasım 2017

36’ncı İstanbul Kitap Fuarı’nda DW’nin girişimiyle düzenlenen panelde, dijitalleşme çağında ‘hikaye anlatıcısı’ olan gazeteci ve yazarların rolü ve karşılaştığı zorluklar tartışıldı.

https://p.dw.com/p/2n3fm
Internationale Buchmesse in Istanbul DW Podiumsdiskussion
Fotoğraf: DW/B. Özay

Her yıl onlarca yayınevini ve yarım milyon dolayında ziyaretçiyi ağırlayan İstanbul Kitap Fuarı’nın bu yılki konuklarından biri de DW oldu. DW, fuara ilginin en yoğun olduğu günlerden biri olan pazar günü, Karadeniz Salonu'nda dijitalleşme çağında edebiyat ve medyanın ilişkisini, hikaye anlatıcısı konumundaki gazeteci ve yazarların karşı karşıya kaldığı zorlukları, Türkiye’de fikir ve basın özgürlüğü mücadelesini tartışmaya açtı.

DW’nin Goethe Enstitüsü ve Tarabya Kültür Akademisi ile ortaklaşa düzenlediği, “Türkiye ve Almanya’da Edebiyat ile Medya: Zamanın Aynası” başlıklı panelin katılımcıları da zamana ayna tutar nitelikteydi. Panele, DW Genel Yayın Yönetmeni Ines Pohl’ün yanı sıra, Journo.com.tr’nin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kuleli, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Kaya, Şair ve Oyun Yazarı Tarık Günersel ile Şair ve Yazar Monika Rinck katıldı. Gazetecilerin zamana tanıklık edişi ile edebiyatçılarınki birbirinden farklı olsa da tüm katılımcılar edebiyat ve medyadaki üretimin temelinin düşünce ve basın özgürlüğü olduğu konusunda hemfikirdi.

Internationale Buchmesse in Istanbul DW Podiumsdiskussion
Fotoğraf: DW/B. Özay

Türk medyasının kırık kalemi

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre, Türkiye’de 153 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde. Şubat ayından bu yana cezaevinde bulunan Türk-Alman gazeteci Deniz Yücel hakkında halen iddianamenin hazırlanmamış olması ve Alman gazeteci Meşale Tolu’nun “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklu yargılanması iki ülke arasındaki gerginliğe yol açan konuların başında geliyor.

Tutuklu gazetecilerin durumuna değinen Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Kaya, “Yargılamalarla ilgili önceliğimiz iddianamelerin bir an önce hazırlanması, suçlamaların belli olması tutuksuz yargılanmaları öncelikli talebimiz” dedi. Türkiye’deki medyanın yapısını da eleştiren Kaya, “Türkiye’de 30 gazete varsa 20 tanesi hükümetin yönlendirdiği gazeteler. 7-8 tane alternatif olabilecek gazete var” dedi. Kaya, halkın gerçeği arama arayışının habercilik pratiklerini değiştirdiğini ve sosyal medya ve internet üzerinde yeni bir habercilik modeli olarak “vatandaş gazeteciliğinin” ortaya çıktığını söyledi. Kaya, “Kamunun habere dahil olmasıyla bu alanda ilerleme sağlanıyor” dedi.

Gazeteciler: Işık mı, gözlük mü?

Gazetecilerin gerçeği aramakla yükümlü olduğunun altını çizen DW Genel Yayın Yönetmeni Ines Pohl ise dijital çağda doğru haberin ve sağlam kaynağın öneminin arttığına dikkat çekerek, “Bazı ülkelerde ifade özgürlüğüne ket vuruluyor ve sansürleniyor. Mutlaka gerçekleri bulmamız lazım. Habercilerse gerçeğin kökenine inip gerçeği sunmalılar, yaratıcı gerçek diye bir şey yok” dedi.

Gazeteci Mustafa Kuleli de eskiden olaylara ‘ışık’ tutan gazetecilerin çağa ayak uydurması gerektiğini belirtti. Kuleli, “Gazeteciler ve edebiyatçılar kendilerini geliştirmek daha yenilikçi yollar bulmak zorunda. Artık herkes medya, herkes hikaye anlatıcısı. Düz, kuru habercilikle bir yere gidemeyiz, daha yeni yollar bulmalıyız, armalıyız. Hepimizin yeni araçlara adapte olması gerekiyor. Bugünün toplumunda bilginin ışığı her yerimizi sarmış durumda, belki de gazetecilerin yazarların görevi güneş gözlüğü olmak” dedi.

Internationale Buchmesse in Istanbul DW Podiumsdiskussion
Fotoğraf: DW/B. Özay

“Dilin güzelliği kayboluyor”

Peki medyada dijitalleşmenin etkileri haber içeriğini ve üretimini değiştirirken edebiyat dünyasında neler yaşanıyor? Dijitalleşmenin ve internetteki hızın dil üzerindeki etkisine eleştirel yaklaşan Şair Monika Rinck, “Dilin güzelliği” kayboluyor sözleriyle serzenişte bulundu. Rinck röportaj gibi uzun yazı formatlarının kaybolmaya yüz tuttuğunu ifade ederek, “Bir şair olarak benim görevim dilin kullanımının ne kadar büyük özgürlük olduğunu göstermek, olanaklar sunduğunu ve tehlike olmadığını göstermek” dedi.

Oyun yazarı Tarık Günersel ise eleştirel düşüncenin önemine vurgu yaptı. Kamu tiyatroları ile pek çok özel tiyatronun türlü baskıları dikkate alarak davrandığına ve "eleştirel düşünceye" tahammülün azaldığına dikkat çeken Günersel, yine de kişilerin bakış açısını yaşanan şehir veya milliyetçilikle sınırlamaması gerektiğini belirtti.

12 Kasım’a kadar sürecek İstanbul Kitap Fuarı’nda imza günleri ve çeşitli etkinlikler yer almaya devam edecek.

Başak Özay/İstanbul

©Deutsche Welle Türkçe