1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ek Protokol imzalandı, tartışması bitmedi

2 Ağustos 2005

Berlin'de bulunan Politika ve Bilim Vakfı'nın Türkiye uzmanı Heinz Kramer, AB ile tam üyelik müzakarelerinin başlaması için gereken koşulların Ankara tarafından yerine getirildiğini, ancak Kıbrıs'ın sorun olmaya devam ettiğini kaydetti. Kramer ile DW'den Ayşe Tekin konuştu.

https://p.dw.com/p/AafE
Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü, Türkiye'nin AB sürecinde sorun olmaya devam ediyor
Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü, Türkiye'nin AB sürecinde sorun olmaya devam ediyorFotoğraf: AP

Türkiye’nin AB ile arasındaki Gümrük Birliği Anlaşmasını 10 yeni ülkeyi de kapsayacak şekilde genişletmesi tartışılmaya devam ediliyor. Tartışılan kuşkusuz Türkiye’nin uzun zamandır beklenen bu adımı atması değil, imzalanan protokole ek olarak yapılan açıklama. Açıklamada Gümrük Birliği’ne Kıbrıs'ın dahil edildiği ancak bunun resmen tanıma anlamına gelmediği vurgulanıyor. Berlin Politika ve Bilim Vakfı Türkiye uzmanlarından Dr. Heinz Kramer, konu ile ilgili Ayşe Tekin'in sorularını yanıtladı:

- Dr. Kramer, Türkiye Gümrük Birliği’ni genişletti, ama Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımadığını açıkladı. Bu sizce ne anlama geliyor?

KRAMER: Bu uluslararası hukukçuların uzun uzun tartışabileceği bir konu. Ama önemli olan Türkiye’nin tavrı: Gümrük Anlaşmasını on yeni ülkeyi kapsayacak şekilde genişlettiğini, ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ni devlet olarak tanımadığını açıkladı. Öyle anlaşılıyor ki dönem başkanı olarak İngiltere de bunu kabul edilebilir buluyor. Şimdi sıra komisyonda. Komisyon da, açıklama metnini inceledikten sonra bu koşulu kabul ederse, iki sonuç ortaya çıkmış olacak: Gümrük Birliği genişletilmis olacak, Türkiye Kıbrıs’ı AB üyesi olarak kabul edecek, ancak uluslararası hukuk açısından devlet olarak kabul etmeyecek.

- Bunu anlamak ve açıklamak biraz zor. Avrupa Birliği uluslararası hukukta yeri olan bir yapı. Türkiye bu yapının içine girmeyi istiyor ama ortaklardan birini tanımıyor. Bu konuda başka örnek var mı?

KRAMER: Bu tabii ki biraz şizofren bir durum. Ama tek örnek değil. Tayvan ile de politik ve ekonomik ilişkiler var, ama Tayvan devlet olarak tanınmıyor. Burada önemli olan Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyetini AB üyesi olarak tanımasıdır. Bu durumda Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti ile AB çerçevesindeki ilişkileri kabul etmektedir. Buna üyelik müzakereleri de dahildir. Sonuçta Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi olarak müzakerelerin bir parçası olacaktır. Ama bu genelde uluslararası hukuk açısından tanıma anlamına gelmez. Örneğin Kıbrıs’la ilgili konularda muhatap değildir. Bu çok ince bir ayar, ama uluslararası politikada böyle örnekler var. Sadece Kıbrıs değil, Tayvan da bir örnek.

- Protokolde sözü edilmeyen bir nokta var: O da Türkiye’nin Kıbrıs Rum kesimi ile ticareti kabul etmesi ama limanlarını açmaması. Kıbrıs Rum kesimi dünyanın altıncı büyük ticaret filosunun sahibi ve doğal olarak Türkiye limanlarına yanaşmayı hedefliyor. Bu konuda nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?

KRAMER: Bu önümüzdeki günlerin sorunu olacak. Anlaşılan İngiltere Türkiye’yi bu konuda bir şey söylememeye ikna edebildi. Ancak komisyon bu konuya İngiltere kadar rahat bakmıyor. Ankara’nın yorumu ilginç, Gümrük Birliği’nin mal ticaretini kapsadığını, ama limanların kullanılması gibi hizmetleri öngörmediğini söylüyor. Ama komisyon bunu kabul etmiyor. Komisyona göre mal ticareti yapılıyorsa, malların alıcıya ulaştırılmasının da mümkün olması gerek. Bu noktada bir sorun çıkacağı kesin. Ne zaman, nasıl ve kimin tarafından çıkarılacağı belli değil. Kıbrıs Cumhuriyeti gelecek hafta İzmir limanına bir gemi gönderebilir ve bu gemi Ankara tarafından geri çevrilirse, sorun çıkmış olur ve bu 3 ekim sürecini etkiler. Ya da 3 ekimden sonra sorun çıkar, ama her halükarda sorun çıkacaktır ve bu sorun Türkiye ile AB arasındaki yorum farkından çıkacaktır.

- Bu noktada AB Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olabilir mi?

KRAMER: Bu adım Kıbrıs sorunu konusundaki müzakereleri etkileyecektir. Ama önemli olan Kıbrıs’taki iki toplumun adadaki sorunları nasıl çözecekleri üzerine anlaşmasıdır. Ama AB ile Türkiye arasındaki üyelik müzakereleri ilerledikçe, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununun çözümündeki ağırlığı da artacaktır.

- Türkiye böylece müzakereler için her türlü koşulu yerine getirdi mi?

KRAMER: Müzakarelerin başlaması için koşullar Ankara, Dönem Başkanı İngiltere ve Avrupa Komisyonu açısından yerine getirilmiştir. AB üyesi diğer 24 ülkenin de bu konuda aynı düşüncede olup olmadığını 3 eylülde Dışişleri Bakanları biraraya geldiğinde göreceğiz. Burada önemli olan İngiltere’nin onayı değil, diğer ülkelerin de koşulların yerine getirildiğini kabul etmesi gerekir.