1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Emekli Tümgeneral Yavuz: Orduya istihbarat teşkilatı gerek

6 Mayıs 2018

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz'a göre, Gülen cemaati yapılanmasına benzer yeni örgütlenmelere karşı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin istihbarat teşkilatına ihtiyacı var.

https://p.dw.com/p/2xFfJ
Ahmet Yavuz, ehemaliger General
Fotoğraf: DW/B. Karakas

Türkiye’de 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde başlatılan tasfiyeler devam ediyor. Son olarak Türkiye Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Fetullah Gülen’in yapılanması ile bağlantılı “3 bin kriptonun ihraç edileceğini“ açıkladı. Canikli ayrıca “tüm kripto yapısı ortaya çıkarılıncaya kadar mücadelenin süreceğini“ ifade etti. Ancak ordu içinde kendini gizleyen ve “kripto“ olarak adlandırılan bu kişilerin sayısı tam olarak bilinmiyor.

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz'a göre TSK’nın bir istihbarat teşkilatına ihtiyacı var. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Balyoz davası kapsamında tutuklanan, 18 yıl ceza aldıktan sonra kararın bozulmasının ardından yeniden yargılanarak beraat etmiş bir isim. "Vesayet Savaşları" adlı bir kitabı bulunan Yavuz, TSK’daki ihraçlarla ilgili DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı:

DW Türkçe: Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ordu içinde Gülen yapılanmasına bağlı kişiler olduğuna işaret ederek "TSK içinde yaklaşık 3 bin kişilik bir yapıyı deşifre ettik. Önümüzdeki günlerde KHK‘yla bunlar ihraç edilecek" dedi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra orduda gerçekleşen ihraçlara rağmen telaffuz edilen sayı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Darbe girişiminin ardından açılan çok sayıda dava devam ediyor.
Darbe girişiminin ardından açılan çok sayıda dava devam ediyor.Fotoğraf: picture-alliance/abaca/Mustafa K.

Ahmet Yavuz: Bu iş çok ciddi bir iş. Geçiştirilecek bir konu değil. Ordu içerisinde halen operasyonlara maruz kalması muhtemel bir sayının olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla yadırgamadım. Ancak yürütülen davaların içerisinde masum insanların olduğunu da bildiğimiz için her söylenene şüpheyle bakıyoruz. Umuyorum ki Bakan‘ın açıklaması gerçek anlamda kripto FETÖ'cülere yönelik olsun. Uzun vadeli bir projenin ürünü olarak FETÖ'nün ordu içerisinde özel bir örgütlenme çalışması yaptığını biliyoruz. En eğitimli çocukları, sistemin bulmasını zorlaştırmak maksadıyla imam hatiplere göndermediği veya dersanelerinde tutmadığını tahmin etmek zor değil.

DW Türkçe: Bakan Canikli aynı açıklamasında, "çok ince ve hassas çalışmalar yaptıklarını, adeta iğne ile kuyu kazdıklarını" dile getirdi. Sizin bahsettiğiniz örgütlenme biçimi Gülen cemaatine mensup kişilerin tespit edilmesini zorlaştırıyor mu?

Yavuz: Tabii. Bu örgütlenme biçimi kişilerin bulunmasını zorlaştıran özellikler taşıyor. Yürütülen çalışmaların hafife alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle belirli bir rütbeye gelmiş kurmay subaylar arasında haksız bir şekilde tasfiyeye tabi tutulanların olduğunu da düşünmüyor değilim. Ama burada insanın içi bir türlü rahat etmiyor. Eskiden tanıdığım, albay rütbesine gelmiş bir subayın başlangıçta bu işin içerisinde olmayabileceğini değerlendiriyordum. Darbe girişimi gecesi herhangi bir şeye katılmadığını varsayıyorduk. Aylar geçtikten sonra bir kışlanın önünde elinde silahıyla beraber görüntüleri ortaya çıktı. Dolayısıyla "Şu insan yüzde yüz temizdir" diyemiyorum. Ama haksızlığa uğradığını bildiğim insanlar yok mu? Var. Yüzde yüz emin olmadıktan sonra insanlar hakkında "FETÖ'cüdür" demek doğru bir şey değil.

DW Türkçe: Sizce Gülen cemaati mensuplarının tamamının TSK'den tasfiyesi mümkün mü?

Yavuz: Mümkün. Ama burada silahlı kuvvetler üst yönetimi ile siyasi iradenin aynı şekilde meseleye bakması lazım. Türkiye'nin ihtiyacı sadece TSK'nın FETÖ'den temizlenmesi değil. Silahlı kuvvetler içerisinde kendi komutanı dışındaki merkezlerden emir alma potansiyeline kim sahipse onların hepsinin temizlenmesi lazım. Siyasi iktidar nasıl bakıyor olaya? Sağlıklı bakıyor mu? Bazı göstergeler bize FETÖ’yü devletten temizlerken kendileri gibi düşünmediğini varsaydıkları adamları da temizlemiş olabileceklerini gösteriyor. Siyasi iktidarın sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor. 15 Temmuz İslamcı kesime de liyakatın her şeyden önemli olduğunu anlatmıştır diye düşünüyorum.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde yaklaşık 250 kişi hayatını kaybetmişti.
15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde yaklaşık 250 kişi hayatını kaybetmişti.Fotoğraf: Getty Images/G.Tan

DW Türkçe: Ordudan ihraçların yanı sıra, ordu mensuplarına yönelik gözaltılar devam ediyor. Bir yandan süren davalar da var.Gülen cemaatine üye oldukları iddiasıyla yargılanan askerlerin davalarını takip etme imkanınız oldu mu?

Yavuz: En son Harp Akademileri davasına gittim. İzlenimim şu: Duruşmalar esnasında FETÖ’nün örgütlü olarak çalıştığını gördüm. Birisini aklamaya yönelik biri ifade verdiğinde hemen bir başkası aklanmasını istemiyorsa aleyhine bir başkası ifade veriyor. Kim kimi, ne maksatla koruyor, bunu anlıyorsunuz. İkincisi örgütlü davalara bakan savcıların her şeyden şüphelenmesi normal ama aşırı şüphe ile eğriyle doğruyu ayırt etme konusunda cesur davranamıyorlar. Kurunun yanında yanan yaşlar var. Bunu kimse inkar edemez.

DW Türkçe: Gülen cemaatliye herhangi bir ilişkisi olmadığını bildiğiniz ve fakat tutuklu olan, birebir tanıdığınız askerler var mı?

Yavuz: Var tabii. Mesela, Tümgeneral Nevzat Taşdeler. Darbeden aylar önce kendisini ziyarete gittiğimde bana Fethullahçıların ordu içinde güç kazandığını, ülkenin ve ordunun başını belaya sokacaklarını, çok rahatsız olduklarını ifade etmişti. Kitabımda da yazdım. Kendisi şu an içeride. Darbe girişimi gecesi yeteri kadar atak davranmamakla suçlanıyor! Tanıklar, darbecilere karşı tavır içerisinde olduğunu ifade etti ama nedense mahkeme serbest bırakmadı.

DW Türkçe: 24 Haziran’da erken seçimler var. Bu süreçte ordu içinde yeni ve sürpriz gelişmeler bekliyor musunuz?

Yavuz: Küçük çaplı, suikast gibi şeyler yapabilirler mi? Siyasetçiye, sivile olabilir. Ordu içinde kendileriyle mücadele eden komutanlara karşı olabilir. Böyle şeyleri seçim sürecinde veya sonrasında da beklemek gerekir. FETÖ’cüler içeride kaldığı sürece bu tür eylemler olabilir ama giderek o da zayıflıyor. Darbe ihtimali olduğunu ise düşünmüyorum. Fethullahçılar dışında darbe ihtimali sıfır ve onlar da önemli ölçüde zayıflatıldı.

DW Türkçe: Ordu içinde Gülen örgütlenmesine benzer yeni yapılanma girişimlerine karşı ne gibi tedbirler alınabilir?

Yavuz: En son Genelkurmay Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Abdullah Gül’e elçi olarak gönderildiğini öğrendik. Bu, ordunun siyasete alet edilmesi anlamına geliyor. Bunu bizatihi siyasetin kendisi alet ediyor. Gerçekten vatan seviyorsa bu ülkeyi yönetenler, ordunun içinde siyasetin örgütlenmesine izin verilmemeli. “Milletin içinde cemaat, tarikat var, ordunun içinde olması normal. Sosyoloji bunu gerektiriyor” diyorlar. Sosyoloji bunu gerektirmiyor. O sosyolojiye teslim olmamak gerekiyor. O sosyoloji bize 15 Temmuz’da ne olduğunu gösterdi. Siyaset orduyu mutlaka denetlemeli. Sivil toplum da Meclis de denetlemeli. Ordu içerisinde bir istihbarat teşkilatına ihtiyaç var. Ordunun iç istihbaratının kuvvetlendirilmesi lazım. Silahlı kuvvetlerin Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bir istihbarat teşkilatına ihtiyacı var.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe