1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Entegrasyon sürecinde hoşgörü çağrısı

Nihat Halıcı / DW30 Aralık 2005

Alman Meclisi Başkanı’nın göçmenlere yaptığı uyum çağrısı, Türk toplumunda yankı buldu. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Rıdvan Çakır, entegrasyonun, „bir tarafın, bütün geleneklerini terk etmesi olarak görülmemesi gerektiğini“ söyledi. DW’den Nihat Halıcı’nın söyleşisi…

https://p.dw.com/p/AaSd
Almanya'da yaşayan yabancıların çoğunluğu Türkler'den oluşuyor
Almanya'da yaşayan yabancıların çoğunluğu Türkler'den oluşuyor

Almanya Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert, ülkedeki yabancı kökenlilerden Alman toplumuna asgari de olsa sempati göstermelerini talep etti. Lammert, yabancıların Alman toplumuna ilişkin temel bilgilere sahip olmasının yetmediğini, toplumun işleme koşullarına ilişkin sempati geliştirmeleri gerektiğini söyledi. Alman Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert, Fransa’da geçtiğimiz aylarda yaşanan şiddet olaylarının entegrasyon süreci açısından dikkate alınması gerektiğini kaydetti.

Konuyla ilgili olarak Kısaca DİTİB olarak bilinen ve Almanya’daki İslam kuruluşları içinde en geniş kitleye hitap eden Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Başkanı ve Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Rıdvan Çakır’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Halıcı: Alman Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert, göçmenlere ve yabancılara seslendi, Alman toplumuna asgari de olsa sempati gösterme çağrısı yaptı. Bu çağrının sizce anlamı nedir?

Çakır: Burada birlikte yaşayan insanlar, birlikte yaşayan toplumlar dinleri, milliyetleri ve kökenleri farklı da olsa, birlikte yaşadıkları için mutlaka birbirine sempati göstermeli zaten. Esasen sempatinin de ötesinde, buradaki insanlar birbirleriyle komşuluk ilişkileri içerisinde ve komşuluk ilişkileri de bir dostluğu gerektirir. Biz arzu ediyoruz ki, buradaki insanlar birbirleriyle dostça yaşasınlar, bunun için de birbirlerini tanısınlar, birbirlerini tanımaya gayret etsinler ve birbirlerini tanıdıktan sonra, bu yaklaşımın, sempatinin de ötesinde, bir sevgiye dayalı dostluğa dönüşeceğine inanıyorum. Ben sayın Meclis Başkanının bu çağrısını daha da ileriye götürerek, insanların birbirlerini tanıyarak dost olmalarını diliyorum.

Halıcı: Entegrasyondan, Alman toplumuna uyumdan sizin anladığınız nedir?

Çakır: Alman toplumuna uyumdan buradaki toplumların birbirlerinin kültürlerine saygı göstererek, birlikte dost olarak yaşamalarıdır. Her toplum, kendi kültürüyle kendi diniyle beraber, ama birlikte, karşıdakinin de dinine, kültürüne, geleneğine saygı göstererek bir dostluk kurmalarıdır. Buradaki uyumdan maksat, bir tarafın bütün geleneklerini, bütün dini anlayışlarını terk ederek öbürüne uyması değil. Karşılıklı birbirlerine tolerans göstererek, birbirlerinin anlayışlarına saygı göstererek, birbirlerinin hassasiyetlerine saygı göstererek ve yine hassasiyetine saygı bekleyerek bir dostluğun oluşmasıdır, beraber yaşamadır. Bu toplumların, farklı olan kültürlerinden birbirlerinin edinecekleri çok güzel şeyler olabilir, çok faydalı şeyler olabilir, bu toplumu birbirine yaklaştıracak, bu her iki toplumun da geçmişine dayalı belirli birikimleri olabilir. O birikimleri paylaşarak dostça yaşamasıdır.

Halıcı: Alman Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert, entegrasyondan söz ederken Fransa’da geçtiğimiz aylarda yaşanan şiddet olaylarına da dikkat çekiyor. Endişesinde ne kadar haklı?

Çakır: Fransa’daki şiddet olaylarının Almanya’daki insanlar tarafından da meydana getirilmesine yok denecek kadar zayıf bir ihtimalle bakıyorum. Ama buna rağmen bu toplumun bazı hassasiyetlerini öne çıkararak, bazı kişilerin bu toplumu provoke edip bir takım olaylara sebep olmak isteyebileceklerini de düşünerek, o olaylar meydana geldiğinde topluma sukunet ve itidal tavsiyesinde bulunduk, tahriklere kapılmamalarını istedik ve bu çerçevede de üzücü ve ciddi bir olay meydana gelmedi Almanya’da. Esasen Fransa’da meydana gelen olayların sebepleriyle burada yaşayan insanların durumları çok farklı. Fransa’da yaşayan insanlar, 50 sene önce değil, çok daha önce oraya gelmiş ve üstelik de Fransız olmuş, o kültür içerisinde yetişmiş olmasına rağmen, uyum sağlanamadığı için, belirli bir birikimin sonucunda oradaki olaylar meydana gelmiştir. Halbuki Almanya’daki göçmenler 50 senedir bu ülkede yaşamalarına rağmen, bu ülkedeki insanlarla dost olmuşlar, bu ülkedeki insanlarla birlikte yaşıyorlar, bu ülkedeki insanlarla birlikte işyerlerinde çalışıyorlar ve bugüne kadar da birbirlerine düşmanca bakmayı gerektirecek herhangi bir olay meydana gelmemiş. Bazı münferit, provokatif olayların dışında. Onun için, Almanya’daki toplumların birbirlerine uyum konusunda, Fransa’dan biraz daha fazla mesafe aldığını düşünüyorum.