1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Erdoğan'ın yanlış hesabı'

1 Haziran 2013

Türkiye'de yaşanan gelişmeleri DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör yorumunda ele alıyor.

https://p.dw.com/p/18iLM
Güngör, Bahaeddin Multimediadirektion REGIONEN, MSOE - Türkisch DW2_8172. Foto DW/Per Henriksen 11.10.2012
Fotoğraf: DW

Türkiye'de yaşanan şok edici gelişmeler tartışmalı bir alış veriş merkezi inşaat projesi için küçük bir parktaki ağaçların kurban edilmesini önlemek amacıyla barışçı protestolarla başlamıştı.

Çevrecilerin başını çektiği protestoyu Türk polisinin acımasız ve hukuk devletine yakışmayan bir şiddetle durdurma çabaları ise sonuçsuz kaldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı duranların safları giderek sıklaşıyor. İstanbul'un ardından Ankara, İzmir ve Anadolu'nun diğer büyük kentlerinden de hükümet karşıtı gösteri ve gerginlik haberleri geliyor.

Erdoğan'ın yanlış hesabı, demokratik muhalefet güçleri ve kendisine karşı toplumda gidererek belirgin hale gelen kutuplaşmayı dikkate almadan Meclis'teki üstünlüğünü koz olarak kullanmaya çalışması oldu. Bu yüzden siyasi rakiplerinin ve şimdi de "kızgın vatandaşların" onu Arap ülkelerindeki devrik despot liderlerle karşılaştırmasına şaşırmaya hakkı yok. Homojen bir yapıdan çok uzak olan muhalefet cephesi ise en küçük ortak paydada, yani, Erdoğan'a gücünün sınırlarını göstermek konusunda uzlaşmış durumda.

Her ne kadar Erdoğan ve destekçileri durumu yatıştırmak için polis müdahalesinin hedefinden şaştığı, biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suya aslında gerek olmadığı ifadelerine yer vermiş olsa da, daha aynı konuşmada bu tip silahların acil durumlarda gelecekte kullanılmaya devam edeceği de kaydedildi.

Erdoğan eski dostu Beşar Esad'a iç savaşın ilk demlerinde protestoculara neden çok sert müdahalede bulunmamasını salık vermişti? Muhalefet içindeki olası şiddet eğilimini tırmandırmamak için. Neden Mısır'daki protestoların ve Mübarek rejiminin devrilmesinin ardından laikliği yani din ile devlet işlerinin ayrılmasını model olarak önermişti? Mısır'da farklı dinlerin yan yana ve demokrasi için mücadele etmesi amacıyla. Tüm bu tavsiyeler Arap ülkelerindeki eski ve yeni dostlar için iyiydi, ancak Erdoğan iş kendi ülkesine gelince toplumsal uzlaşmaya yer bırakmıyor.

Erdoğan'ın gösterdiği bu sertlik birçok Avrupa ülkesinin imrendiği olumlu ekonomik gelişmeleri ve ülkenin başlıca gelir kaynaklarından olan turizmi tehdit ediyor. Buna ek olarak Erdoğan siyasetine karşı yapılan muhalefete takındığı amansız tutumuyla, kendi siyasi geleceğini de riske atıyor. Modern ve laik bir Türkiye yasaklar ve gerek siyasi gerekse dini farklı görüşlerin reddedildiği bir temel üzerinde yükselemez.

Taksim Meydanı'ndaki bir parkın bir inşaat projesinden kurtarılması için çıkan son olaylar belki de her şey kontrolden çıkmadan önceki son alarm sinyalleridir. Erdoğan Taksim Meydanı'nın Kahire'deki Tahrir Meydanı'na dönmemesi için bu uyarı sinyallerini ciddiye almalıdır. İdare Mahkemesi, Taksim'de Gezi Parkı'na yapılması planlanan Topçu Kışlası Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu karar hukuk devleti ilkesi açısından kesinlikle doğru ve çok önemlidir. Umulan Erdoğan’ın ama aynı zamanda da muhalefetin bu tehlikeli krizden çıkış için kabul edilir bir yol bulmaya çalışmasıdır. Zira Türkiye birçok ülke için bölgesel bir bağlantı noktası ve demokrasi ile İslam arasında bir denge arayanlar için model bir ülke konumunda bulunmaktadır.

©Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Baha Güngör

Editör: Banu Wöltje