1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan’ın zorlu ABD ziyareti

29 Mart 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan beş günlük ziyaret için ABD’ye gidiyor. Suriye konusundaki derin görüş ayrılıkları ve Türkiye’ye demokrasi ve temel haklar konusunda yöneltilen yoğun eleştiriler ilişkileri zorluyor.

https://p.dw.com/p/1IL59
Südkorea Seoul Atom-Gipfel Obama Erdogan
Fotoğraf: dapd

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Washington’da düzenlenecek Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak üzere ABD’ye gidiyor. Türkiye’nin yanı sıra 53 ülke ve dört uluslararası örgütün temsil edileceği zirve çerçevesinde Erdoğan’ın ikili görüşmeler yapması planlanıyor. 2 Nisan'da Türkiye’ye dönecek olan Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama ile görüşüp görüşmeyeceği ise belirsizliğini koruyor. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada bir görüşme ayarlanabilmesi için çalışmaların sürdüğü belirtildi. Başkan Barack Obama’nın programında Erdoğan ile görüşmenin bulunmadığı, ancak zirve sırasında kısa bir görüşme olabileceği belirtiliyor.

Washington Enstitüsü Türkiye Program Direktörü Soner Çağaptay.
Washington Enstitüsü Türkiye Program Direktörü Soner Çağaptay.Fotoğraf: privat

Washington Yakın Doğu Araştırmalar Merkezi’nden Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, Obama’nın 2008 yılında iktidara geldiğinde ilk yurtdışı seyahatini Turkiye'ye yaptığına ve Erdoğan’a verdiği önemi her fırsatta dile getirdiğine dikkat çekiyor ve “Bugün ise Erdoğan Obama ile görüşmeyecek bile. İki ülke arasında işbirliği devam etse de şahsi ilişkilerdeki bu soğukluğun arkasında iki lider arasında 2013 yılından bu yana yaşanan anlaşmazlıklar yatıyor. Gezi’nin bastırılış biçimi, basın özgürlüğüne karşı adımlar, Mısır ve Suriye’de Türkiye’nin İslamcıları destekleyen politikaları, Obama’nın Erdoğan’a duyduğu empatiyi ciddi biçimde aşınmaya uğrattı” diyor.

‘Ayaküstü de olsa görüşürler’

Eski Washington büyükelçisi, CHP milletvekili Faruk Loğoğlu ise sonuçta ayaküstü de olsa bir görüşme olacağı ihtimalini güçlü gördüğünü belirterek, “Ayaküstü ile görüşme arasında bir görüşme olabilir. Yani paçayı kurtaracak kadar, Türk kamuoyunu iktidar, AKP açısından tatmin edecek kadar bir görüşme olabilir, diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

EDAM Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ülgen.
EDAM Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ülgen.Fotoğraf: S. Ülgen

Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi EDAM’ın Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ülgen ise şu anda ilişkilerin oldukça zor bir dönemde olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Fakat bir noktanın da altını çizmek lazım. O da Obama şu an en azından bildiğimiz kadarıyla bir tek Çin Devlet Başkanını kabul edip ikili görüşme yapacak. Onun dışında hiçbir ikili görüşme olmayacağını Beyaz Saray açıkladı."

‘Cenevre süreci kilit önem taşıyor’

ABD-Türkiye ilişkileri gergin bir dönemden geçiyor. Suriye’de başta PYD’nin konumu olmak üzere derin görüş ayrılıkları sürüyor; Ankara basın özgürlüğü, demokrasi alanında Washington’dan yoğun eleştirilerle karşı karşıya. Faruk Loğoğlu, ilişkilerin bugünkü koşullarda daha iyiye gitme ihtimalini çok zayıf gördüğünü belirterek, ilişkileri düzeltmek için Türkiye’nin öncelikle Cenevre'deki Suriye barış konferansına tam olarak destek vermesi ve sürecin ilerlemesine engel olabilecek tutumlardan kaçınması gerektiğini belirtiyor.

Suriye'de barış için Cenevre görüşmeleri şubat ayında başladı.
Suriye'de barış için Cenevre görüşmeleri şubat ayında başladı.Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. di Nolfi

Loğoğlu şöyle devam ediyor: "Bunlar arasında Esad'ın geleceği var, ikincisi dePYD'nin bu sürece ne ölçüde, ne zaman, nasıl katılacağı konusu var. Yani Türkiye bu saplantılarından vazgeçer, Suriye'ye barış, istikrar, huzur getirmek için Cenevre sürecinin başarısı için samimi bir gayret gösterirse, Türkiye-ABD ilişkilerinde bir iyileşme penceresi açılabilir."

Loğoğlu, temel özgürlüklerde çok ciddi gerilemeler olduğuna ve ilişkilerin rayına oturması için bu alanda da Türkiuye’nin adımlar atması gerektiğini ekleyerek, “Ama Türkiye'deki iktidara ve söylemlere baktığınız zaman herkese meydan okuyoruz, hiç kimse umurumuzda değilmiş gibi davranıyoruz. Bu söylem, bu zihniyetle ister Suriye konusunda olsun, ister içerideki demokrasi, temel özgürlükler bağlamında olsun, Türkiye'de bugünkü hükümet ve yönetim tarafından gerekli adımların atılması ihtimali çok zayıf” diye konuşuyor.

‘Türkiye’nin son şansı olabilir’

Washington Yakın Doğu Araştırmalar Merkezi’nden Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay ise Brüksel saldırılarının ardından ABD’nin Ankara’dan IŞİD’in Suriye sınırından temizlenmesi için adım atmasını isteyeceğini belirtiyor ve bunun Obama yönetimi ile güçlü işbirliği tesisi için son şans olabileceğine dikkat çekiyor.

Çağaptay, “Eğer Ankara ABD ile beraber hareket etmezse, Avrupa'dan gelen baskının da yardımıyla bu alanı IŞİD'den temizlemek için PYD destekli Arap güçler, yani Suriye Demokratik Kuvvetleri ile bu bölgede harekat yapabilir. Bu da, Türk-Amerikan ilişkilerinde ve Obama-Erdoğan arasında bir pencerenin kapanması anlamına gelecektir” diyor.

Suriye'de rejim birlikleri son olarak Palmira'yı IŞİD'den geri aldı.
Suriye'de rejim birlikleri son olarak Palmira'yı IŞİD'den geri aldı.Fotoğraf: Reuters

‘Öncelikler ayrıştı’

Peki Türkiye Suriye konusunda Washington açısından ‘vazgeçilmez müttefik’ niteliğini yitirdi mi, iki taraf arasında yakınlaşma şansı hala var mı? EDAM Yönetim Kurulu başkanı Sinan Ülgen, Türkiye’yi Suriye’de öngörülen siyasi çözümden dışlamanın mümkün olmadığını ve hatalı olacağını belirterek, “Ama Türkiye'nin şu anda yürüttüğü politikada da Türkiye’nin oldukça yalnızlaştığını ifade etmek lazım… Uluslararası toplumun önceliği artık Esad rejiminin devrilmesi değil. Öncelik, bir an önce oradaki savaşın bitirilerek IŞİD’e karşı daha etkin bir mücadele yapılmasının ortamının hazırlanması. Türkiye’nin önceliğiyle uluslararası toplumun öncelikleri ayrışmış durumda…. Dolayısıyla uluslararsı toplumun Suriye'nin geleceğinin şekillenmesi için başlattığı siyasi süreçte Türkiye’ye de bir yer olacaktır, ama Türkiye'nin özellikle Washington ile görüş ayrılığının da daha etkin bir rol oynaması bakımından bir engel olduğunu ifade etmek lazım” diye konuşuyor.

ABD nasıl bir Suriye öngörüyor?

Obama yönetimi, Suriye konusunda net bir vizyon sahibi olmadığı, başından beri Suriye krizinde pasif kaldığı eleştirileriyle karşı karşıya kalmıştı. Bu durum hala geçerli mi, ABD’nin Suriye’deki siyasi çözümü ne? Sinan Ülgen, “Amerika'nın tek ve resmi bir vizyonu olduğunu söylemek güç” diyor ve ekliyor: "Çünkü nihayetinde bu vizyonun hayata geçirilmesi diğer aktörlerin de desteğiyle olabilecek. Ama görünen, artık uluslararası toplumun bir merkezden yürütülen güçlü bir iktidara sahip bir Suriye yerine, toprak bütünlüğü korunmuş ama çok daha esnek bir federasyon, hatta konfederal bir yapıyı öngördüğü. Çünkü bu kadar uzun süren ve trajik savaştan sonra eski Suriye’ye dönmek artık pek gerçekçi olmayacak."

© Deutsche Welle Türkçe

Beklan Kulaksızoğlu