1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Europa gerettet? Analyse des Eurozone-Krisengipfels in Paris

17 Ağustos 2011

Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Euro Bölgesi’nde reform önerileri, borsa endekslerindeki düşüşü frenlemeye yetmedi. Yine de öneriler, doğru yönde adım olarak görülüyor.

https://p.dw.com/p/12IWy
Konjunkturkurve
Fotoğraf: Bilderbox

Köln'deki Alman özel sektörüne bağlı ekonomik araştırma enstitüsü IW’nin Başkanı Michael Hüther, euro tahvilinin işe yaramayacağı görüşünde. Hüther, “Yaz aylarının siyaset boşluğunu doldurmak amacıyla piyasalar tarafından empoze edilen ve bu formülü tek tük ekonomist ve politikacı da benimsediği için gündeme getirilen bir oyun” diyor.

Fransa ve Almanya ortak devlet tahvilini reddediyor. Almanlar da bu formülün Almanya'daki faizlerin artmasına yol açmasından endişe etmekteydi. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ortak tahvilin, entegrasyon sürecinin tam ortasında değil de ancak en sonunda düşünülebilecek bir çözüm olduğunu söylemişti. Alman Deka Bank’ın ekonomik analiz masasından Holger Bahr bu görüşe katılıyor ve şunları kaydediyor:

“İlerde Avrupa Birleşik devletleri kurulursa, ortak euro tahvili bir yatırım aracı ve finansman kaynağı durumuna gelebilir. Ama zorlamayla olacak şey değil. AB antlaşmaları öyle bir, iki haftada değiştirilemez.”

Ekonomi hükümeti önerisi

Sondergipfel Merkel Sarkozy
Fotoğraf: dapd

Merkel ve Sarkozy'nin sözünü ettikleri Avrupa ekonomi hükümetinin kurulması da uzun zaman alacak. Uzman Bahr, “Daha fazla iletişim, daha iyi koordinasyon ve bağlayıcı ortak ekonomik politikalar uygulanması, güzel şeyler. Ama ekonomi hükümetinden neyi kastettikleri biraz müphem ve somut değil.” görüşünü dile getiriyor.

Ekonomi hükümeti konusunda somut olan tek şey, Sarkozy-Merkel ikilisinin ortak ekonomi hükümetinin başkanlığına AB Konsey Başkanı Herman von Rompuy’u önermiş olması. 17 Euro ülkesi başbakanının da yılda iki kez buluşması öngörülüyor.

Avrupa'nın ikilemi

Araştırmacı Michael Hüther bu önerinin meşruiyet sakıncası doğurabileceğini belirtiyor ve “Parlamentoları aşan bir hükümranlık olamaz. Avrupa’nın ikilemi de zaten bu. Milli devletlerde olduğunun aksine AB kurumları Avrupa Parlamentosu'na hesap vermek zorunda değil” diyor.

Sarkozy ve Merkel’in borç freninin 2012 yazına kadar bütün Euro Bölgesi ülkelerinin anayasa maddesi haline getirilmesi şeklindeki önerileri ise olumlu karşılanıyor. Alman Deka Bank’ın ekonomik analiz masasından Holger Bahr, şunları kaydediyor:

“Prensipte bu, piyasalardan gelen mesajın anlaşıldığını gösteren bir sinyaldir. On yıllardır izlenmekte olan kamu borçlanması böyle sürüp gitmemeli. Piyasalar bunu istemiyor. Siyasi otorite de bu enstrümanla, aynı görüşte olduğunu vurgulamak istiyorsa, bu öneriye diyecek bir şey kalmaz.”

“Borçlanmaya gem vurulmalı”

Piyasa analisti Bahr borçlanmaya gem vurulmasının en bariz adım olacağı görüşünde. Ama bu önerinin gerçekleşmesi, Euro Bölgesi’ndeki 17 ülke tarafından da benimsenmesine bağlı. 2012 ortalarına kadar bu hedefe varılabileceği şüpheli.

Paris ve Berlin yönetimlerinin önemle üzerinde durdukları mali işlem vergisi ise Alman Borsacılık Anonim Şirketi’nin tepkisine yol açtı. Borsa merkezinden yapılan açıklamada, böyle bir verginin dünyadaki tanzim edilmemiş finans piyasalarıyla denetimsiz yatırım araçlarına davetiye çıkarmak olacağı belirtildi.

Paris zirvesinden gelen mali işlem vergisi önerisi ve ortak tahvilin reddedilmesi, borsa endekslerindeki düşüşü frenlemeye yetmedi. Berlin’deki Bilim ve Siyaset Vakfı’nın ekonomi uzmanlarından Heribert Dieter ise telaşa kapılmaya gerek olmadığını söylüyor ve ekliyor:

“Finans piyasaları her iki yönde abartmayı da sever. Bu bakımdan, Avrupa Para Birliği’nin altını üstüne getirmeye değmez.”

© Deutsche Welle Türkçe

Danhong Zhang / Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Köylü