1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

FAZ: Trump Almanya'yı kıskanıyor mu?

22 Şubat 2019

ABD – Almanya ilişkileri, Putin’in anlaşmazlık doktrini, AB’nin iltica politikası ve Almanya’daki yoksulluk gazetelerin öne çıkan yorum konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/3DplU
Florida Trump Rede zu Venezuela Krise
Fotoğraf: Reuters/K. Lamarque

22.02.2019 - Alman basınından özetler

Franfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) Almanya ile ABD arasındaki anlaşmazlık konularına ayırdığı yorumda Başkan Donald Trump'ta Almanya alerjisi olup olmadığını soruyor:

"Almanya'nın savunma bütçesini Trump'ın selefleri de eleştiriyordu. Ama Trump çok sert çıkıyor, tehdit, yaptırım ve cezalandırma gibi kavramlar kullanıyor. Donald Trump sanki Almanya'yı gözüne kestirmiş. Avusturya Başbakanı Kurz da Beyaz Saray ziyaretinden sonra böyle bir izlenime kapıldığını söyledi. Trump'ın öncelikli hedefi ise Alman otomobilleri. Ama neden? Gençlik travması olabilir mi? Büyük anne babalarının memleketinin başarısını mı kıskanıyor? Köklerinden kopma refleksi mi gösteriyor? Sözde ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden Alman otomobillerinin yüksek gümrük vergisiyle cezalandırılma tehlikesi savuşturulabilmiş değil. Avusturya Başbakanı otomotivin Orta Avrupa için ne kadar önemli olduğunu ve alacağı kararların komşu ülkeleri de doğrudan etkileyeceğini Trump'a anlatmakla iyi etti.”

Tagesspiegel gazetesi Vladimir Putin'in orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) anlaşmasıyla ilgili tutumunu şöyle yorumluyor:

"Propaganda suçu masumiyete çevirip, ülkeler arasındaki anlaşmazlıktan karşı tarafı sorumlu tutmaya yarar. Putin'in Trump'ı Orta Avrupa'da nükleer silah üslendirmemesi hususunda uyarırken doğrudan ABD'ye çevrili füzeler üslendireceklerini de duyurması propagandanın nadir görülen açıklığına örnektir. Rusya Devlet Başkanı suçu suçsuzluğa dönüştürüp, saldırganı saldırılan konumuna getiriyor. NATO şimdiye kadar Rusya yönünde genişlemenin denendiği hiçbir askeri tatbikat yapmadı. Rusya ise Ukrayna'nın doğusunu kamufle askerleriyle işgal edip kanlı bir savaş başlattı, daha sonra da Kırım yarımadasını ilhak etti.”

Augsburger Allgemeine Zeitung'un Avrupa Birliği'nin (AB) mülteci politikasını konu alan yorumunda şu satırları okuyoruz:

"AB mülteci politikasındaki en önemli vaadini böyle yerine getiremez. Birliğin dış sınırlarının korunup, sadece hakkı olan mültecilerin Avrupa'ya alınmasını öngören karar tam uygulanamıyor. Frontex yetkilileri bu yıl AB'ye daha az sığınmacı geleceğini, kaçak mülteci sayısının ise artacağını söylüyor. Böyle bir gelişme ancak dış sınırları daha iyi koruyarak önlenebilir. Bu aynı zamanda sınırların dışarıya açık tutulmasını da garanti eder.”

Frankfurter Rundschau gazetesi Almanya'da yoksulluğun arttığına dikkat çektiği yorumda konunun sümen altı etmeye çalışılmasını eleştiriyor:

"Yoksulluk hoş bir şey değil. Hatta siyasette hiç hoş bir kavram sayılmaz. Örneğin emekliler. Sol Parti ve angaje olmuş bir araştırmacı el atmasaydı, ne kadar emeklinin yoksul hayatı yaşadığını öğrenemezdik. (…) Yoksulluğunu dışarda belli etmeyecek kadar parayla kıt kanaat geçinenlerden söz ediyoruz. Kimsenin ne kadar yoksul olduğunu başkalarına göstermek istememesi anlaşılır bir davranıştır. Ancak var olan yoksulluk siyasi tartışmalarda görünmez hale getirilirse, zengin Almanya için utanılacak bir durum ortaya çıkar. (…) Yoksa yoksulluğu sanki zenginlerin artan servetinin doğal bedeli olarak kabullenmemiz mi isteniyor?”

DW, dpa, afp/AG, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe