1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fischer Ortadoğu'da barış aradı

Vladimir Müller / DW1 Eylül 2004

Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, beş Ortadoğu ülkesindeki görüşmelerini Mısır’da tamamladı. Fischer’in gezisini, İsrail’in güneyindeki iki bombalı saldırı gölgeledi. İsrail, Fischer’in gezisinin ağırlık noktasını oluşturuyordu. Fischer İsrailli meslekdaşı Silvan Şalom tarafından dostça karşılansa dahi, İsrail hükümeti Avrupa’nın girişimlerine kuşkuyla bakıyor. DW’den Vladimir Müller’in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa1G

"Maastricht’te, perşembe günü Avrupa Birliği’nden meslektaşlarına Ortadoğu gezisi hakkında bilgilendirecek olan Joschka Fischer, fazla yeni bir haber veremeyecek. Alman Dışişleri Bakanı’nın, Ortadoğu’da barışın önkoşulu olarak tanımladığı İsrail - Filistin çatışmasında bir yumuşama, bugün de erişilmez görünüyor.

Bir yandan Filistin Özerk Yönetimi’nde hiçbir gerçek reform belirtisi yok. Diğer yandan, İsrailliler’in Filistin bölgesinin ortasına ördüğü sınır duvarı da barışa giden ”yol haritası”nın önünde bir engel. Fischer’in gezisinin son gününde, İsrail’in güneyinde otobüslerde patlayarak, birçok insanın ölümüne yol açan iki bomba da orada ortamı kızıştıracak.

Olası bir yumuşama için tek umut ışığının, İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un, Gazze Şeridi’nden 7500 yerleşimciyi, onları koruyan askerlerle birlikte geri çekme planı olduğu görülüyor. Partisindeki yoğun direnişe rağmen Şaron tek yanlı geri çekilme planında ısrarlı ve 2005 sonuna kadar tamamlamak istiyor. Geri çekilme takvimini kısa süre önce açıklamıştı. Alman Dışişleri Bakanı da, bu planın barış görüşmelerinde yol alınmasını sağlayabileceğini söyledi – ama sadece Gazze Şeridi’yle sınırlı kalmazsa.

Çünkü Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Rusya’dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü’nün ortaya attığı ”yol haritası”nın hedefi, iki bağımsız devlet oluşması. Tasarlanan Filistin devletiyse, Gazze’yle sınırlı kalmıyor. İsrail işgali altındaki Batı Şeria da buna dahil olacak. Ama bu bölgeyi boşaltmayı düşünen yok. Tersine, 220 bin İsrailli’yi barındıran 150 yerleşim birimi Amerikan hükümetinin de sessiz onayıyla genişletiliyor. ABD, bölgede ”samimi bir arabulucu” olarak ortaya çıkmıyor. Bunun yerine giderek İsrail’in yayılmacı politikasını savunuyor.

Gezisi sırasında Fischer, Avrupa’nın, ABD’nin Ortadoğu’da dümeni eline almasına gerek duyduğunu itiraf etti. Diğer yandan, bölgedeki krizlerin, Arap ülkelerinin doğrudan komşusu olan Avrupa’yı da etkilediğini söyledi. Bu nedenle, Avrupalılar’ın çıkarları soruna müdahele etmelerini gerektiriyor. Fakat İsrail politikası üzerinde etkili olabilmek için önce, birçok Avrupa ülkesinde güçlenen antisemitizm nedeniyle İsrail’in artan güvensizliğini azaltmak gerekli.

İran’la yürütülecek başarılı pazarlıklar buna yardımcı olabilir. İran, Fischer’in bu gezisinin programında yoktu, ama devamlı adı geçti. Hem Avrupalılar, hem de İsrail, İran’ın atom programından giderek artan bir endişe duyuyor. Bölgede bir nükleer silahlanma yarışının başlaması, Fischer’in de kabus görmesine neden oluyor. Bunun hiç başlamadan durdurulmasını sağlamak da yine Avrupalılar’ın elinde.

Fischer’in verdiği bilgilere göre, İngiltere, Fransa ve Almanya, Tahran’a sivil amaçlı nükleer teknoloji verilmesi yolunda bir anlaşmanın eşiğinde. Bunun barışçı amaçlarla kullanılmasını güvenceye alacak bir anlaşma, İsrail’e, Avrupa diplomasisinin sadece kendisini eleştirmediğini ve bu diplomasinin sonuçlarından İsrail’in de yarar sağlamasının olanaklı olduğunu gösterebilir."