1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fischer zor olanı başardı!

Peter Phillip / DW14 Mayıs 2004

Amerikan askerlerinin Irak’taki cezaevlerinde uyguladıkları işkencenin ortaya çıkması tüm dünyayı sarstı. Bu arada Avrupa’dan da ABD'yi eleştiren sesler yükselmeye başladı. Ortamın tam gerginleştiği bir dönemde, Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer resmi bir gezi için ABD’ye gitti ve görüşmenin ardından Bush hükümetini sert bir dille eleştirdi. Yeşiller Partili Dışişleri Bakanı’nın bu tavrı ”Amerikan karşıtı bir tavır” olarak değerlendirilebilir mi? DW’den Peter Philipp’in yorumu...

https://p.dw.com/p/Aa3n

Politikacı olup da herkesi memnun etmek zordur. Bu nedenle Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in işi hiç de kolay değil! Amerikan hükümetinin Irak cezaevlerinde işkence yapıldığını bildiği ve önlem almadığı iddialarının ortaya çıktığı bir dönemde ABD’de olmak büyük bir talihsizlik olsa gerek. Yeşiller Partisi‘nden bir bakan olarak Fischer, hem Bush hükümetini eleştirmek hem de Alman - Amerikan ilişkilerinin iyi yolda olduğunu vurgulamak zorunda. İkisini birlikte yapmanın ne kadar güç olduğunu hepimiz biliyoruz.

Ama Fischer zor olanı başardı! Alman Bakan, doğru bir taktik uygulayarak hem Bush hükümetini eleştirdi, hem de işkence skandalının ABD’nin içişleri olduğu söyleyerek gönül aldı. Özellikle Irak Savaşı başlarken, Alman hükümeti ABD’nin tutumunu eleştirmiş, bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkiler soğuk bir döneme girmişti. Şimdi, tam da buzların eridiği düşünülürken işkence skandalının patlak vermesi Avrupa - ABD ilişkilerinin ateşle imtihanı gibi birşey.

Öte yandan, işkence skandalı ve ABD’nin iddialar karşısındaki tutumu dünya kamuoyunu net bir şekilde ikiye böldü. Bir tarafta Almanya’yı Irak Savaşı’nda ABD’yi desteklemedi diye, Almanya’dan gelen her türlü eleştiriyi reddedenler var! Diğer yandan da Irak Savaşı’nı, tarihin ”sebepsiz çıkartılan ilk savaşı” olarak değerlendiren ABD karşıtları. Bu gruplardan hangisinin ağırlık kazanacağı ise önümüzdeki günlerde ABD’nin takınacağı tutumla belirlenecek. Bush hükümeti işkence iddialarına adı karışan askerleri bir an önce yargılayıp, cezalandırmazsa Amerikan karşıtlarının sayısı artacak.

Durumun ciddiyeti anlaşılmış olsa gerek, ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, hükümetinin Irak’taki insan hakları ihlalleriyle Cenevre Konvansiyonu’nu çiğnediğini teslim etti. Bu ve benzeri itiraflar ne kadar inandırıcı, onu da Allah bilir.

Peki, Wolfowitz itiraf etti diye şimdi işkence olaylarının sistematik yapılmadığı, sadece sadist birkaç askerin suçu olduğuna inanalım mı? O zaman Guantanamo’daki üssün eski müdürü General Geoffrey Miller’in geçtiğimiz Ağustos ayından beri Irak’taki hapishanelerin sorumluluğuna getirilmesi de tesadüf mü?

Hepimizin, özellikle de Alman politikacıların görmesi gereken nokta şu: Amerikalılar Irak’ta ne yaptılarsa sistematik yaptılar, yani işkenceyle ifade alma yöntemi bilinçli uygulandı, birkaç sapık askerin suçu değil! Ancak bu gerçeği kabullenmek, Guantanamo’daki işkenceye ses çıkarmayan biz Avrupalılar için zor.

O zaman Guantanamo’ya neden ses çıkarmadık, orada tutuklulara işkence uygulanırken neden protesto etmedik sorusu akla geliyor. Vicdan azabından kurtulmak ve insani değerlerimizi korumak için kafalarımıza II. Dünya Savaşı sonrasında insan haklarına saygıyı kazıyan Amerika’yı eleştirmeli ve onlardan hesap sormalıyız.

Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ve diğer birçok Avrupalı politikacı da Amerikan hükümetinin, olayın birkaç askerin suçu olduğuna dair açıklamalarına rağmen hesap sormalı, çünkü bunun doğru olmadığını herkes biliyor. Yani ”susma, yoksa sen de suçlulardan biri olursun!"