1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

250610 Fußball Religion

28 Haziran 2010

Güney Afrika’dan yayılan fubol heyecanı artık her köşe başında hissediliyor. Peki, futbolu bu kadar yüceltmek ne kadar doğru? Bir çoklarının dile getirdiği gibi, futbol kimileri için spor olmaktan öte, bir nevi din mi?

https://p.dw.com/p/O4zy
Fotoğraf: AP/dpa/ Fotomontage

Dünya Kupası’nda yavaş yavaş sona gelinirken, tüm futbol severler tek bir sorunun yanıtının peşinde: Şampiyonluk sevincini bu kez hangi ülke tadacak? Güney Afrika’dan yayılan fubol heyecanı artık hemen her köşe başında hissediliyor, maç saatlerinde gözler ekrana kilitleniyor, futbol severler için o anlarda hayat duruyor.

Futbol coşkusu bazen öyle bir hâl alıyor ki, bu sevilen spor dalı âdeta bir "din" halini alıyor. Batı dillerinde "futbol ilahları" tanımlaması, spor jargonuna çoktan girdi bile. Peki, futbolu bu kadar yüceltmek ne kadar doğru? Bir çoklarının dile getirdiği gibi, futbol kimileri için spor olmaktan öte, bir nevi din mi? Alman teolog ve sosyolog Prof. Matthias Sellmann işte bu ilginç konuyu, futbol ile din arasındaki paralellikleri araştırıyor.


"Futbol günümüzde hayatın bir parçası"

„Hz. İsa, herkes tarafından anlaşılabilmesi için, anlattığı kıssaların açık, basit ve kısa olmasına özen gösteriyordu. Yani, kıssaların özü, günlük hayata dayanıyordu. Bizim bugünkü hayatımızda artık o dönemlerdeki gibi balık avlamak ya da ekin ekmek yok, ama onun yerine futbol var. Bence, Hz. İsa da günümüzde yaşıyor olsaydı, futboldan büyük keyif alır ve biz de onu iyi anlardık“ diyen teolog ve sosyolog Prof. Mattihas Sellmann, futbol ile din arasındaki yakınlıklar üzerine araştırmalarını yürütüyor.

Bilim adamının bu yöndeki çalışmaları bu iki olgu arasındaki en basit benzerlikleri incelemekle başlamış. Örneğin Hrıstiyanlığın sembollerinden "kutsal kâse" ile kupanın, azizlerle futbol kahramanlarının, tapınak ile stadyumun benzerliği gibi. Futbolun daha yakından incelendiğinde, bu sporun başarıya olan inanca dayandığını belirten Sellmann, kilisenin de bundan çıkarabileceği dersler olduğu görüşünde.

Symbolbild Fußball Fussball Rekorde WM Blau DW-Grafik Olof Pock Datum: 07.06.2010
Fotoğraf: picture-alliance/Bilderbox/DW-Montage

Sellmann, "Kendimizi dışarıya nasıl tanıtıyoruz? Bu konuda kilise çok şey öğrenebilir. Özellikle de hedef kitle ile yakınlık kurma konusunda: Futol kulüpleri, taraftarlara ne kadar yakın olursa, taraftarlar bunu o derece ciddiye alıyor. Diğer bir nokta da fubolda yetenek avcılığı yapılması. Kilisenin de yeteneklerin peşinde düşmesini isterdim. 'İnanç konusunda güçlü tecrübeleri olan insanlar nerede ve biz onların gelişimine nasıl katkıda bulunabiliriz?' şeklinde bir arayışa gidilse keşke" diyor.


"Futbol, toplumdaki değer dönüşümünü yansıtıyor"

Almanya’daki Bochum Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Matthias Sellmann, tespitlerini bir adım daha ileriye götürerek, örneğin Alman milli takımının sahaya çıkışından, Alman toplumundaki değer dönüşümüne ilişkin ipuçları yakalanabileceğini öne sürüyor. Prof. Sellmann, “kutsal” olarak yüceltilen kavramların özündeki benzerliklere dikkat çekiyor.

Sellmann, “Hayranlık uyandıran ama aynı zamanda da korkutan şeyler ve bu ikisinin karışımı, insanların ‘kutsal’ kavramı üzerinde etkili. İnsanlar 'kutsal' karşısında derin saygı duyuyor ya da kendilerini feda etmeye hazır bir tutum benimsiyor. Kültürel bir kavram olan ‘kutsal' baz alındığında, futbolla ikisi arasında büyük paralellikler olduğu görülür" şeklinde konuşuyor.

Sellmann, tutkulu bir futbol taraftarının cenaze töreninden örnek veriyor. Taraftarın kabrine kramponlar konulması, cenazenin yönünün stadyumu göstermesi, taraftar korosunun da meteme eşlik etmesi gibi ritüellerin kendisini de düşünmeye teşvik ettiğini belirten Sellmann, futbolun bazıları için basit bir spor olarak değerlendirilemeyeceğini şu sözlerle özetliyor: “Yüreğin neye bağlıysa, senin tanrın odur.”

"Tanrı merhametli"

Ancak tüm bu benzerliklere rağmen futbol sadece bir spor dalı, din değil. Prof. Sellmann, artık klasik spor jargonları arasındaki yer alan ‘futbol tanrısı’ ile "Hrıstiyanlığın tanrısı" arasında bir karşılaştırma yaparak, gerçek tanrının kaybedenlere karşı daha merhametli olduğunu söylüyor: “En belirgin fark tabii ki futbol tanırısına 'adil olmayan, anı anına uymayan, çelişkili, kaybedenlere hiçbir şans tanımayan ve insanları aldatan' gibi özelliklerin atfedilmesi. Tanrı ise yoksullara şans tanıyor. Tanrı bize imanı öğretmek için beşinci, altıncı, yedinci lige kadar düşüyor. Tanrı insanları tanrılaştırmıyor, insanlaştırıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe


Gottfried Bohl / Çeviri: Başak Özay

Editör: Murat Çelikkafa