1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Görünmez kalabalık

11 Nisan 2013

Onlar Almanya'da ikinci büyük göçmen grubunu oluşturuyor, ancak günlük hayatta varlıkları pek hissedilmiyor. Oysa ki Polonyalılar olmadan ne sanayileşme, ne de son dönemlerin "futbol mucizesi" mümkün olurdu.

https://p.dw.com/p/163FU

Almanya ile Polonya neredeyse 500 kilometreye varan ortak sınır boyunca komşu. Ama Polonyalılar yıllar boyu Almanya'nın doğusundan ziyade batısına damgasını vurmuş. Polonya'nın değişken göç tarihi, Ruhr bölgesinde başladı. Bunun tarihî geçmişini Czeslaw Golebiewski'nin kişisel öyküsünde anlatmak mümkün.

Demir Perde yıkıldığında, Czeslaw Golebiewski fazla düşünmeden kararını vermiş. Okyanus bilimleri uzmanı olan Golebiewski, eşi ve üç çocuğu ile yurdunu terkedip, Almanya'nın Ruhr havzasındaki Oberhausen kentine yerleşmiş. Golebiewski'nin babası da 1897 yılında bu kentte, Polonyalı bir göçmen baba ile Alman bir anneden dünyaya gelmiş.



Köklere dönüş

Tıpkı büyükbaba Golebiewski gibi yaklaşık 300 bin Lehçe konuşan göçmen de bundan 150 yıldan fazla bir zaman önce Ruhr bölgesine gelmiş. Burada kömür ve çelik endüstrisinin oluşturulmasına katkıda bulunmuşlar. Polonyalı bankalar kurmuşlar, Polonyalı sendikaları eğitmişler, spor ve kültür kulüplerinde faaliyet göstermişler ve böylece tüm bir bölgenin çehresini değiştirmişler. Bunlardan bazıları Almanya'da ömürlerinin sonuna kadar kalırken, bazıları ise yeniden memleketlerine döndüler. Özellikle de Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden bir Polonya devleti kurulduktan sonra... . Czeslaw Golebiewski'nin babası da, ailesini bıraktığı Polonya'ya 1918 yılında dönmüş. Czeslaw ise 1989 yılında yeniden şansını gurbette deneme kararı almış...

Czeslaw, önce Polonya'nın içinde bulunduğu kötü ekonomik durum nedeniyle ülkesini terketmiş olmasından dolayı suçluluk hissine kapılmış. Ancak daha sonra Almanya'da bir faaliyet alanı keşfetmiş ve bu alanda kendi benliğine kavuşmuş. Bu faaliyet alanı, Golebiewski'nin Oberhausen'daki "Gdanska" (Danzig) lokali. Burası, Polonya kültür ve sanat ürünlerini sunan Ruhr bölgesindeki gözde bir mekân olmuş. Oysa ki Oberhausen'e ayak bastıklarında ne Czesylaw, ne de eşi tek kelime Almanca biliyormuş. Ancak başarılarıyla birilkte yeni memleketlerine bağlılıkları da güçlenmiş ve dil sorunu da çoktan tarihe karışmış. Ama Czeslaw şunları söylüyor: "Almanca'yı Polonya aksanıyla konuşuyorum, ruhum Polonyalı ve olduğum gibi kabul edilmek istiyorum.



Sürekli yeni göç dalgaları

1950'li yıllardaki Almanya'ya ilk büyük göç, Almanya'nın doğudaki eski topraklarında yaşayan yerleşimcilerin oluşturduğu dalgaydı. Bunların çoğunun etnik kimliği Alman-Polonya karışımından oluşuyordu. Geçim durumunun feci bir hal alması ve de Almanya ile Polonya arasında aile birleşimine ilişkin bir anlaşma imzalanması sonucunda 1970'li yılların ortasından itibaren aynı bölgelerden ikinci büyük göç dalgası geldi. 1980'li yılların başlarında Dayanışma Sendikası'nın protesto eylemleri üzerine Polonya'da sıkıyönetim ilân edilmesinden sonra da çok sayıda Polonya vatandaşı memletine sırtını döndü.

Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre 1980 ile 2005 yılları arasında Almanya'ya göç eden yaklaşık 1,5 milyon yerleşimci, sürekli olarak Almanya'da yaşamaya karar verdi. Bunlar genelde hem Alman, hem de Polonya pasaportuna sahip. Ancak Polonya kökenli Alman vatandaşlarının sayısı daha da yüksek. İstatistikçiler bunların sayısının iki milyona yaklaştığını tahmin ediyorlar.



AB üyeliği ile gelen normalleşme

1945 yılından sonraki on yıllarda yaşanan göç dalgaları, iki devlet arasındaki sorunlu geçmişle yakından ilgiliyken, Polonya'nın 2004 yılında AB'ne tam üyeliği ile bu durum değişti. AB üyeliği, kendine güvenen yeni bir Polonyalı kuşağın bugüne kadar Alman üniversitelerine ve Alman iş piyasasına girmeleri doğrultusunda sinyal anlamı taşıdı. Polonyalı işçiler için 2011 yılında son bariyerlerin de ortadan kalkmasıyla, Polonyalılar diğer Avrupalılar ile eşit duruma gelmiş oldu.

Polonyalıların Almanya'daki faaliyetlerine odaklanan bir araştırmanın sonuçlarına göre Polonya'dan gelen "yeni göçmenler" kendilerini öncelikle Avrupalı olarak algılıyorlar; ulusal kimlik ikincil rol oynuyor. Özgürlük ve serbest dolaşım ise onlar için birincil öneme sahip. Almanya-Polonya ilişkileri ise gün geçtikçe daha kolay ve doğal hale geliyor. Bu durumu Almanya'nın en ünlü Polonya kökenli milli futbolcularında da görebiliyoruz: Lukas Podolski ile Miroslav Klose'nin anne-babaları yerleşimci olarak doğudaki eski topraklardan Almanya'ya gelmişler. Podolski ile Klose Alman milli takımı için top koşturuyorlar, ama aynı zamanda Polonya kökenleri dolayısıyla da gurur duyuyorlar.

Podolski, Klose, ya da Golebiewski... Almanya yıllarla birlikte bir parça daha Polonyalı oldu - ve bunu neredeyse hiç kimse farketmedi.

Lukas Podolski ve eşi Monika
Lukas Podolski ve eşi MonikaFotoğraf: picture alliance/dpa/F. Heyder
Flash-Galerie Polonia feiert in Berlin
Fotoğraf: DW
Czeslaw ve Maria Golebiewski
Czeslaw ve Maria GolebiewskiFotoğraf: DW/Cöllen

© Deutsche Welle Türkçe

Barbara Cöllen / Çelik Akpınar

Editör: Nihat Halıcı



Agnieszka Brugger
Video-portreyi izlemek için tıklayın!


Dawid Tomaszewski
Video-portreyi izlemek için tıklayın!


Zbigniev Pşulni
Video-portreyi izlemek için tıklayın!


Wieslaw Dudek
Video-portreyi izlemek için tıklayın!

[No title]

Zbigniev Pşulni

'Pasaportumun rengi hiç önemli değil'

[No title]