1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gümrük Birliği krizinin kaybedeni kim?

25 Ağustos 2017

Gümrük Birliği hakkındaki son açıklamalar, anlaşmanın ticari önemini gündeme taşıdı. DW'ye konuşan Türk uzmanlar anlaşmanın güncellenmesi hakkındaki tartışmaların her iki tarafı da olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/2iorM
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Charisius

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 21 yıldır devam eden Gümrük Birliği anlaşması, geçen hafta Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Anlaşmayı güncellemeyeceğiz" açıklaması ve sonrasında Türkiye'nin AB Bakanı Ömer Çelik'in "Güncelleme için acelemiz yok" sözleri ile iki ülke arasındaki gerilimin yeni konusu haline geldi.

Son 2 yıldır gerilen AB-Türkiye ilişkileri, tam üyelik müzakerelerinin donmasına neden olurken, taraflar ilişkilerin devamını sağlamak adına kısa vadede Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çalışmalarına "yeni çıpa" olarak bakılıyordu. Gümrük Birliği güncellemesi, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yalnızca sanayi ürünlerini içeren Gümrük Birliği'nin kamu alımları, tarım ve hizmetler sektörünü de içine alacak şekilde genişletilmesini içeriyor.

Son yıllarda güncelleme müzakerelerinin başlamasının, Türkiye-AB arasındaki son dönemde giderek artan siyasi gerilimin de yumuşamasına yol açabileceğine dair beklentiler artmıştı. Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Nisan ayında AB ülkeleri dışişleri bakanlarının Malta'daki toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye ile ilişkilerimizin odağında başka bir şey olmalı" diyerek, ticaret temelli ilişkilere ağırlık vermek gerektiğine işaret etmişti. 

Brüssel EU Türkei Dialog Mogherini und Cavusoglu
Çavuşoğlu ve Çelik Haziran'da Brüksel'de temaslarda bulunduFotoğraf: picture-alliance/AA/Turkish Foreign Ministry/A. Gumus

Ticaret hedefi 300 milyar dolar

Son iki yıldır Avrupa Birliği ve Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlıkları yürütülen yenileme çalışması ile birlikte, 2017'nin son çeyreğinde güncelleme müzakerelerinin başlayacağına ve 2019'da tamamlanacağına dair tahminler güçlenmişti.

Türkiye ve AB'nin sanayi ürünlerine ilave olarak tarım, hizmetler ve kamu alımlarını da içerecek şekilde kapsamlı bir anlaşmayı uygulamaya koyabilmesi halinde ticaret hacminin 150 milyar dolar seviyelerinden 300 milyar dolara çıkarılması planlanıyordu. Ancak, bugün Türkiye ile AB arasındaki en geniş kapsamlı ekonomik ortaklık olan Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin hazırlıkların durdurulması gündemde.

Gelinen süreci DW Türkçe'ye değerlendiren Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Gönen, Gümrük Birliği güncelleme müzakerelerinin durdurulmasının Türkiye'nin ticaretini ne kadar etkileyeceğini kestirmenin şu aşamada güç olduğunu söylüyor.

"Kimse için olumlu bir haber değil"

Emre Gönen
AB uzmanı Prof. Emre Gönen Fotoğraf: Senada Sokollu

Ülkeler arasındaki gümrük birliklerinin tamamen siyaset dışı ele alınamayacağını dile getiren Prof. Emre Gönen, "Gümrük Birliği, geniş anlamda siyasi olarak ortak perspektiflere sahip tarafların bir araya gelmesi ile oluşur ve yalnızca gümrük birliği olarak kalmaz pek çok alanda ilişkilerin gelişmesini ve derinleşmesini sağlar" diyor.

Bugüne kadar AB ile Türkiye arasındaki gümrük birliğinin de ilişkilerin gelişmesine hizmet ettiğini vurgulayan Gönen, "Gümrük Birliği'nin zarar görmesi, akamete uğraması bu coğrafyadaki hiçbir insan, hiçbir şirket için olumlu bir haber değildir" diye konuşuyor.  

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Eren de Gümrük Birliği üzerinden yapılan tartışmaların her iki tarafı da olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunuyor. Türkiye'nin zaten AB'nin taraf olduğu serbest ticaret antlaşmalarından yararlanamadığını ve bunun rekabette olumsuz etki yarattığını kaydeden Mesut Eren, "Türkiye, AB üyeliğine aday bir ülke olarak 20 yılda Gümrük Birliği uyumunda çok başarılı oldu. Bugüne baktığımızda siyasi ilişkilerin ağır yara aldığını görüyoruz. Gümrük Birliği mutlaka, ilişkilerin yumuşaması için kullanılmalı. Avrupa'yı küstürerek, çok önemli gelişmelerden, avantajlardan mahrum kalıyoruz. Türk iş dünyasının bu konuda daha fazla insiyatif alması gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulunuyor.

İş dünyası Almanya'ya tepkili

Türk iş dünyasında genel olarak Almanya'nın tavrına tepki var. Gümrük Birliği'nin Türkiye ile Almanya arasındaki siyasi gerilime malzeme olması, ekonomik işbirlikleri açısından rahatsız edici ve tehlikeli bulunuyor. Türkiye için Gümrük Birliği'nin en önemli ayaklarından birini tarım sektörü oluşturuyor. Türkiye'de gıda sektöründeki 26 dernek ve 2500 şirketi temsil eden Gıda Dernekleri Federasyonu'nun Genel Sekreteri İlknur Menlik, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Gümrük Birliği'nin kapsamı dışında bulunan tarım sektörünün Türkiye GSYH'sının yüzde 10'unu oluşturduğunu hatırlatıyor.

Uygulanan tarife kotaları ve fiyat düzenlemelerinin tarımsal ticareti engellediğini dile getiren Menlik, "Dünya Bankası'nın AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi Raporu'na göre, tarafların ikili tarım ticaretini serbestleştirmesi halinde, zeytin ve domates gibi bazı ürünlerde Türk ihracatçılarının Akdeniz ülkelerinde daha rekabetçi hale gelebilirler. Ancak bunun uygulanabilir olması için, Türkiye'nin gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı konularında AB kuralları ile uyumlu hale gelmesi gerekiyor" diye konuşuyor. Merkel'in açıklamasının sektör açısından "talihsiz" bulunduğunu vurgulayan Menlik, güncellenmenin durdurulması konusunda Almanya'nın tek başına karar alamasa dahi, belirleyici olacağını söylüyor.

Symbolbild EU Türkei Beitritt
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Petit Tesson

Öte yandan Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin en önemli ve sıkıntılı başlığı olan tarımda dezavantajlı olduğuna işaret eden Menlik, şöyle konuşuyor:

"Bazı ürünlerin ihracatında zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar ortada. İhraç ettiğimiz tonlarca sebze ve meyve, zirai ilaç kalıntısı ya da bitki zararlıları olduğu gerekçesiyle, başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelerden geri gönderildi. Bu sorunları aşmadan, üretimde iddialı olduğumuz ürünleri dahi AB'ye ihraç edemeyiz.  Ayrıca AB, hayvan hastalıklarını gerekçe göstererek, Türkiye'den hayvansal ürün ithalatı yapmıyor. Süt sektöründe ise uluslararası standartlardaki üretimine karşılık, üretim maliyetlerinin, dolayısıyla fiyatların yüksekliği, ihracatımızın daha da artmasını önlüyor."

"Şantaj aracı olmamalı"

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da, Gümrük Birliği güncellenmesinin engelleneceği yönündeki açıklamasını "son derece talihsiz" sözleri ile değerlendiriyor. Avrupa Komisyonu'nun 2016 Aralık ayında Gümrük Birliği'nin güncellenmesine yönelik müzakereleri başlatmak için Avrupa Konseyi'nden yetki talebinde bulunduğunu hatırlatan Zeytinoğlu, Almanya'nın tek başına güncellemelerin durdurulmasına karar vermeyeceğini, bu konuda Konsey'in ortak tutum alması gerektiğine işaret ediyor.

Gümrük Birliği'nin ilişkilerde koz olarak kullanılmasının Türkiye ve Almanya arasındaki tarihi ve kültürel ilişkiler ile uyumlu olmadığının altını çizen Ayhan Zeytinoğlu, şunları söylüyor: "Unutulmamalı ki, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sadece Türkiye açısından değil, AB açısından da faydalı olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, gümrük birliğinin güncellenmesi yönündeki müzakerelerin başlatılması kararının bir şantaj aracı olarak kullanılması ilişkilerin geleceği açısından son derece yanlış bir politika tercihidir."

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran