1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

G8 yerini G20'ye mi bırakıyor?

6 Temmuz 2009

Dünyanın ekonomik devlerini bir araya getiren G8, küresel krizi tek başına çözemiyor. Son yıllarda büyük sıçrama gösteren 12 ülkenin de katılımıyla G20 yeni umut kaynağı.

https://p.dw.com/p/IiJb
Fotoğraf: AP / CC_Marcin n_nc

Dünyanın önde gelen yedi sanayi ülkesi ile Rusya’dan oluşan Sekizler Grubu G8'in, dünyanın sorunlarını tek başına çözemeyeceği artık herkesin kabul ettiği bir gerçek.

G 20 Gipfelteilnehmer in London
Fotoğraf: AP

Son yıllarda büyük sıçrama gerçekleştiren sanayileşmişliğin eşiğindeki ülkeler, klasik sanayi ülkelerinin tahtını sarsabilecek duruma geldi, artık dünya üzerindeki hiçbir konu onlarsız masaya yatırılamıyor. Buna en iyi örnek, küresel mali krize karşı çözüm yollarının arandığı geçen Kasım ayında Washington’da ve Nisan ayı başında da Londra’da düzenlenen finans zirveleri. Bu zirvelerde müzakereler, Türkiye, Brezilya, Hindistan, Çin, Meksika ve Güney Afrika ile Arjantin, Avustralya, Endonezya, Suudi Arabistan ve Güney Kore’nin de aralarında bulunduğu yirmi ülkeden oluşan Yirmiler Grubu'nda yapıldı.

Merkel'in şaşkınlık yaratan açıklaması

Gordon Brown und Angela Merkel bei G20 Gipfel in London
Fotoğraf: AP

G8 için çanların çalmaya başladığı görüşünü dile getiren Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Sekizler Grubu ilk kez bir kriz dolayısıyla toplandı. Dünyanın önde gelen sanayileşmiş ülkeleri, geleceğin ekonomik düzeninin yeni bir biçime kavuşturulması için bir araya geldi. L’Aquila'daki zirve Sekizler Grubu'nun dünyanın sorunlarını çözmede artık yeterli olmadığını gözler önüne serecek. Dünya hep birlikte büyüyor. Karşı karşıya olduğumuz sorunlar yalnızca sanayi ülkeleri tarafından çözülemez" açıklamasında bulunmuştu.

Merkel’in bu açıklaması büyük şaşkınlık yarattı, zira bundan kısa bir süre öncesine kadar Almanya Başbakanı, Sekizler Grubunun genç sanayi ülkelerini de içine alacak şekilde genişlemesine soğuk bakmaktaydı. Grubun genişlemesini istemeyen Merkel, iki yıl önce Almanya G8'in dönem başkanlığını yürütürken, “Heiligendamm Süreci”nin başlatılmasını önermişti. Söz konusu süreç, ileri sanayi toplumuna geçiş aşamasındaki ülkelerle daha sıkı bir işbirliğini öngörüyordu. Ancak küresel mali krizin derinleşmesi, küresel işbirliğine duyulan ihtiyacı artırdı. 70’li yıllarda yaşanan petrol krizi nasıl Sekizler grubunun kurulması için ilk kıvılcımı yaktıysa, küresel mali kriz de kalkınmanın eşiğindeki ülkelerin sanayileşmiş ülkelerle olan işbirliğini derinleştirmesinde benzer bir işlev gördü.

Dünyayı kim kurtaracak?

Symbolbild Europäische Union beim G20 Treffen in London
Fotoğraf: DW/AP/dpa

Öte yandan dünyayı küresel ekonomik ve mali krizden hangi grubun çıkaracağı konusunda da adeta bir yarış sezinleniyor; Sekizler mi, Yirmiler mi, yoksa daha da geniş bir grup mu? Krizin sorumluları G8'in üyeleri olmasına rağmen, Sekizlerin sorunları tek başına çözmeyeceği aşikâr. Yirmiler Grubu G20'nin ise kriz sayesinde itibarı yükseldi. Oysa bu grubun doğuşu da yine bir krize dayanıyor. Yirmiler, bundan 10 yıl önce ekonomik kriz Asya ve Güney Amerika ülkelerini etkisini altına aldığında, Maliye Bakanları Grubu şeklinde kurulmuştu.

Yirmiler’in bugünkü gücünün azımsanmaması gerektiğini savunan Almanya Başbakanı Merkel, şu görüşü dile getirdi:

“Bence, bu yılki uluslararası konferansların çokluğu nedeniyle, zirvelerin ne şekilde olacağını en erken gelecek yıl açıklığa kavuşturabileceğiz. İklimin korunması için harekete geçmesi gereken Yirmiler, Sekizler ayrıca da beş büyük ekonomi var. Benim kanaatime göre, Yirmiler Grubu bütün bu oluşumların çatısı niteliğinde olmalı ve geleceği belirlemeli, zira bu grupta ekonomik olarak güçlü ülkelerin büyük çoğunluğu temsil ediliyor."

G8 zirveleri devam edecek

G20'nin dünyadaki ağırlığı artsa da, özel bir grup olan Sekizler, küresel etkisi olan kararların alındığı zirvelerde bir araya gelmeyi sürdürecek. Bu akılcı bir tutum, zira Sekizler'in dezavantaj gibi görünen özel konumu, büyük gruplara dinamizm kazandırılmasında etkili olabilir. Ancak yerel kuruluşlar, Afrika Birliği ülkeleri, Kuzey, Orta Amerika ülkeleri ile Asya ülkeleri karar sürecinin dışında bırakıldığı sürece, Yirmiler’in de dünyayı kurtaracak çözümler üretebileceğine ihtimal verilmiyor.

Henrik Böhme / Çeviren: Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay