1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gazeteci Ahmet Şık tutuklandı

30 Aralık 2016

'Terör örgütü propagandası yaptığı' iddiasıyla gözaltına alınan gazeteci Ahmet Şık tutuklandı. Şık savcıya verdiği ifadede, 2011'deki tutukluluk süreciyle paralelliklere dikkat çekerek, "Ben bu senaryoyu yaşadım" dedi.

https://p.dw.com/p/2V3QW
Journalist Ahmet Sik
Fotoğraf: picture-alliance/abaca/Depo Photos

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında perşembe günü gözaltına alınan gazeteci Ahmet Şık'ın tutuklandığı bildirildi. Cumhuriyet gazetesi, tutuklama kararını son dakika haberi olarak Twitter'dan duyurdu.

 

Gözaltına alındıktan sonra emniyetteki işlemleri tamamlanan Ahmet Şık soruşturmayı yürüten savcı tarafından Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine alınmış, Şık burada savcıya ifade vermişti. 

Cumhuriyet gazetesinin internet sitesindeki habere göre savcı sorgusunda Şık'a Twitter hesabından yaptığı, 'Tahir Elçi'yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız', 'Devleti mafyalaştıranların, suçlarının soruşturulmasını engellemek için savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz', 'Geçmişte Kürt meselesindeki en şahin şiddet uygulamalarının bir aktörü olan Ağar o dönemde soruna siyasi çözüm söylemiyle sahne almıştı',  'Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz', 'Suikastçinin Nusra'cı değil FETÖ'cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız' şeklindeki twitlerini sordu. 

Suçlama "terör örgütü propagandası yapmak" 

Cumhuriyet'in haberine göre Ahmet Şık'a attığı twitlerin, "Terör Örgütü Propagandası Yapmak" ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 301'inci maddesindeki düzenlemeye göre "Türkiye Cumhuriyetini, Yargı Organlarını, Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama" suçu kapsamında değerlendirildiğini belirten savcı, konuyla ilgili ifadesini sordu. Ahmet Şık'ın avukatı Tora Pekin DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, müvekkilinin savcının yönelttiği sorulara tek tek yanıt vermediğini söyleyerek, "Gazeteciliği böyle soruşturamazsınız. Bu soruşturmada sorgulanan gazetecilik ve bunu soruşturmak kimsenin haddi değildir" şeklinde ifade verdiğini belirtti. Şık ifadesinin ardından tutuklama talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.

Cumhuriyet'in haberine göre Ahmet Şık, savcının sorularına verdiği yanıtta, "15 Temmuz kalkışması başarılı olsaydı, şu an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor ve böyle bir dönemde zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte mesleki faliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir" ifadelerini kullandı.

"Bu senaryoyu daha önce yaşadım" 

Ahmet Şık, daha önceki tutuklanma sürecinde yaşananlarla paralelliklere dikkat çekerek, "Şu anda sahnelenen senaryoyu daha önce ben yaşadım, 2011 yılında AKP ve Gülen cemaatini taht kavgasına tutuşunca şu anda yaşanan savaş günlerine gelindi, günümüzün kullanışlı sözcüğü de Gülen Cemaatini kasteden FETÖ olarak karşımıza çıktı. Ergenekon sürecinde poliste yargıda örgütlenmiş bir suç örgütü olarak çalışan Gülen cemaati kadroları ve bu çetenin siyasi onay makamı AKP hükümeti hedef aldıkları her kim ise öncelikle kendilerine yakın medya organlarında asılsız suçlamalarla itibar suikastine uğratıldı, daha sonra bu suç örgütüne mensup polisler hedef alınan kişiyi gözaltına alır, gözaltının süresinin sonunda suç örgütünün başka bir uzantısı olan savcılık makamının karşısına çıkartılırdı, Orada karşınıza çıkacak sonuç belliydi, tutuklama istemiyle sevk olma, hakimler zaten bu suç örgütü zincirinin diğer halkasıydı, yani suçlama sorgulama, hüküm ve her şey önceden belirlenmiş bir senaryonun parçasıydı, iki eski iktidar ortağının birbirleriyle savaşa tutuşmaları neticesinde Gülen cemaati kadroları büyük oranda polis teşkilatı ve yargıdan tasfiye ediliyormuş gibi görünüyor, Ancak o dönemde karşımıza çıkan hukukun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki Ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor. Bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur" dedi. 

Şık, Oda TV davasında yargılanmıştı 

Gazeteci Ahmet Şık "Oda TV Davası"nda yargılanmış, Mart 2011'de tutuklanmış ve yaklaşık bir yıl cezaevinde yatmıştı. Şık gözaltına alınmadan önce Fethullah Gülen yapılanmasına dair bir kitap yazıyordu. Bu kitap daha sonra, 'Dokunan Yanar' adıyla yayınlandı. Şık ayrıca gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte "Ergenekon'da kim kimdir" kitabını yazdı. Bunun yanı sıra Şık'ın "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu", "Pusu: Devletin Yeni Sahipleri", "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitapları bulunuyor.

Ahmet Şık ve kendisiyle aynı dönemde gözaltına alınan gazeteci Nedim Şener Oda TV davası kapsamında tutuklu bulundukları sırada "ifade özgürlüğünün kısıtlanması" ve "haksız tutuklama" gerekçeleriyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulunmuş, AİHM oybirliği ile aldığı kararda ifade özgürlüğünün kısıtlandığına hükmetmişti. Mahkeme Ahmet Şık ve Nedim Şener'e manevi tazminat ödenmesine karar vermişti.

©Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa, HT/BK