1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Genç İslam Konferansı

27 Mayıs 2013

Gençlerin kurduğu girişim, Alman İslam Konferansı’nda reform istiyor. Gençler, güvenlik merkezli yaklaşımın değişmesini, güvenlik konularının gündemden çıkarılmasını talep ediyor.

https://p.dw.com/p/18eWc
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

2006 yılından bu yana Almanya’da, Federal İçişleri Bakanlığı öncülüğünde İslam Konferansı düzenleniyor. Devlet ile Müslümanları temsil eden kuruluşların yılda bir kez bir araya gelerek çeşitli konuları ele aldığı konferans, son dönemde eleştirilerin odağında. Tepki çeken konuların başında İçişleri Bakanlığı'nın güvenlik merkezli yaklaşımı, Müslümanları ilgilendiren konuların ve güvenlik sorununun aynı platformda tartışılması yer alıyor.

Gençlerin kurduğu “Genç İslam Konferansı” adlı girişim, düzenlediği faaliyetlerle bir yandan Müslümanların sorunlarını tartışırken, diğer yandan Alman İslam Konferansı'nda da reform talep ediyor.

Genç İslam Konferansı inisiyatifini kuran Esra Küçük, Almanya’daki gençlerin İslam ile ilgili sertleşen söylemlerden rahatsız olduğunu, bunun kendilerini bu girişimi kurmaya yönelttiğini kaydediyor ve şunları ekliyor:

Junge Islam Konferenz in Berlin Esra Küçük ARCHIV
Esra KüçükFotoğraf: David Ausserhofer

“Gençler günlük hayatlarında İslam'la ilgili sertleşen söylemlerin olumsuz sonuçlarıyla sürekli karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle gençlerin konuyu tarafsız olarak konuşabilecekleri bir platform sunmak istedik.“

Esra Küçük ayrıca, toplumda İslam'a dair bilgi eksikliğinin mevcut olduğunu bunun da giderilmesi gerektiğini belirterek,”Hedefimiz konuyu daha bilinir kılmaktır. Zira mesele fazlasıyla kutuplaştırılmış, eksik ve önyargılı bilgilerle kuşatılmış durumda” görüşünü kaydediyor.

Sosyolojik olgu olarak İslam

Üyeleri 17 ila 25 yaşları arasında olan Genç İslam Konferansı, İslam’a teolojik olarak değil sosyolojik bir olgu olarak yaklaşıyor. Bu bağlamda toplumda azınlıkların ve dinlerin nasıl bir rol oynadığının değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

Genç İslam Konferansı girişiminin yöneticiliğini yapan Esra Küçük, toplumun tüm renklerini önemsediklerini bunun için de üyelerin sadece Müslüman gençlerden oluşmadığını kaydediyor:

“Aramızda dindar Müslümanlar olduğu gibi, farklı din ve mezheplerden gelen hatta bir inanca sahip olmayan gençler de var. Bu gençlerin ortak noktası konuya ilgi duymaları ve meseleyi masaya yatırmak için gereken motivasyona sahip olmaları”

Güvenlik yaklaşımına eleştiri

Bugün itibariyle İslam konusunda göze çarpan en öncelikli sorunun, toplumda Müslümanların otomatik olarak güvenlik kaygılarıyla birlikte algılanmaları olduğunu söyleyen Küçük, güvenliğin tüm yurttaşları içine aldığına dikkat çekiyor.

Islamkonferenz - Hans-Peter Friedrich
İçişleri Bakanı Hans-Peter FriedrichFotoğraf: picture-alliance/dpa

Esra Küçük,“Müslümanlar da bu konuda kaygılar taşıyor, onlar da aşırılardan korkuyorlar. Malum Almanya’da aşırı sağ eğilimler artıyor. Hepimiz Münih’teki NSU davasını pür dikkat takip ediyoruz” şeklinde konuşuyor.

“Güvenlik, spesifik bir yaklaşımla Müslümanların yarattığı bir sorun olarak görülemez. Bu yüzden İslam Konferansı'ndan güvenlik konusunun çıkarılmasını ve bir araştırma komisyonunun konusuna dönüştürülmesini talep ediyoruz” diyen Esra Küçük, İslam Konferansı ile ilgili bu eleştirilerini, İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ile özel görüşmelerinde aktardıklarını, bakanın açıklamalarının ise onların talepleri olan eşit muameleden çok, güvenlik konusunda ağırlık kazandığını ifade etti.

Aynı göz hizasında diyalog

Genç İslam Konferansı girişiminin yöneticiliğini yapan Esra Küçük, Alman İslam Konferansı’na dair reform önerilerini de şu sözlerle aktardı:

“Bizim için asıl olan, zamanında bu konferansı düzenleyen İçişleri Bakanı Schäuble'nin ‘aynı göz hizasında diyalog’ çağrısının hayata geçmesi ve ilgili tüm aktörlerin buna ciddiyetle yaklaşmasıdır. Ayrıca diyaloğun federal düzeyden eyaletlere doğru yayılmasını istiyoruz. Bu yüzden Almanya'nın 16 eyaletinde İslam konferansları oluşturulmasını savunuyoruz.”

Artan ve yaygınlaşan diyalogla İslam’ın ve Müslümanların daha iyi anlaşılacağını savunan Küçük ,”Araştırmalar Almanya'da ekstremist motifler taşıyan kişilerden sadece yüzde 0,2'lik bir kesimin Müslüman olduğunu gösteriyor. Yüzde 1 dahi olmayan bu rakamın bilinirliği arttığı takdirde söz konusu tehdidin uç bir fenomen olduğu ve 4 milyon Müslümanı içine almadığı görülecektir” görüşünü dile getiriyor.

İslamiyet Almanya’nın parçası mı?

Almanya'da farklı zamanlarda çeşitli politikacılar tarafından dile getirilen ve tartışma yaratan “İslam Almanya’nın bir parçasıdır” açıklamasına da değinen Küçük, ilk defa Eski İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble’nin dile getirdiği bu söylemin geçen yedi yıllık süre içinde defalarca sorgulandığını ve bunu söyleyen kişilerin de tartışma konusu olduğunu kaydetti.

Özellikle eski cumhurbaşkanlarından Christian Wullf'un bunu ifade etmesinden gençlerin çok etkilendiklerini söyleyen Küçük, “Bu sembolik söylem ilk defa Müslümanlara kendilerini evlerinde hissettirdi. Ama söz konusu yaklaşımdan hızlı ve katı bir şekilde uzaklaşılması da işin ciddiyetinin ve niyetlerin sorgulanmasına yol açtı” dedi. Esra Küçük ayrıca, aidiyetin günlük politikalara bağlanamayacak kadar hassas olduğunu, farklı köken ve inançtan olan gençlerin ancak dürüst politikalarla kazanılabileceğini vurguladı.

©Deutsche Welle Türkçe

Özlem Coşkun / Berlin

Editör: A. Şimşek