1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

211210 Pille gegen das Altern

22 Aralık 2010

İnsanoğlu öteden beri sonsuza kadar genç kalmanın yollarını arıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma bu konuda umut veriyor. Deutsche Welle’den Michael Lange’nin haberi.

https://p.dw.com/p/zo0m

Sonsuza dek genç kalma hayalini masallarda ya da bilim-kurgu filmlerinde gerçeğe dönüştürmek çok basit: Ya gizemli bir gençlik iksiri ya da bir perinin sihirli değneğiyle ebedî gençliğe kavuşulabiliyor. Gerçek hayatta ise genç kalmak o kadar da kolay değil: Sağlıklı yaşam ve düzenli bakım, hatta estetik operasyonlar vasıtasıyla yaşlanma sürecini bir nebze olsa yavaşlatmak mümkün. Tabi bu yöntemlerin hiçbiri sonsuza dek genç kalma imkanı sunmuyor.

Bazı deney hayvanlarının doğal yaşam süresi uzatıldı

Bugüne kadar yaygın olan düşünce yaşlamaya karşı hiçbir şey yapılamacağı yönündeydi. Sağlam bir otomobilin zamanla parçalarının eskimesi gibi insan biyolojisinin de yaşlanma ve yıpranmayı durdurmaya izin vermediği düşünülüyordu. Ancak biyologlar, önüne geçilemez diye düşünülen yaşlanma sürecine büyük ölçüde karşı konulabileceğini, bilimin artık buna izin verecek düzeye ulaştığını ifade ediyorlar. Bunlardan biri de Michigan Üniversitesi araştırmacılarından Richard Miller:

''Eskiden yaşlanmaya karşı yapılan araştırmalardan söz edildiğinde birçok kişi bununla alay ediyordu. Yaşlanmanın önüne geçilemeyeceği için, bu konuda araştırma yapmak, zaman kaybı olarak görülüyordu. Ama artık zaman değişti. Çünkü biz, beslenme, gen teknolojisi veya yeni etkin maddelerle solucanların, sinek ve farelerin ömrünü uzatmayı başarıyoruz. Yani yaygın olan, yaşlılığa karşı hiçbir şey yapılamayacağı düşüncesinin yanlış olduğu ispatlanmıştır.’’

Bilim insanları, yaptığı araştırmalarda kıl kurdu ve meyve sineklerinin doğal yaşam sürelerini büyük ölçüde uzatılmayı başardılar. Hatta farelerde de olumlu sonuçlar elde edildi. ABD'nin İllinois Üniversitesi’nden biyolog Andrej Bartke, araştırmalarda örneğin farelerin önemli gelişme hormonlarını bloke ettiği gibi sonuçlara ulaşıldığını belirtiyor:

"Farklı fare türlerinde, değişik koşullar altında yapılan araştırmalarda yaşam sürelerinin uzatılabileceği açıkça ispatlanmıştır. Bu hayvanların doğal yaşam sürelerinin uzatılmasında yüzde 20 ile yüzde 70 arasında değişen sonuçlara ulaşılmıştır. Bu da muazzam bir neticedir.’’

150 yaşına basmak ama genç kalmak mümkün olabilir mi

Biyolog Bartke, eğer bu oran, insanların doğal yaşam süresine göre hesaplanırsa, insanların 150 yaşına kadar gayet sağlıklı bir şekilde yaşamasının münkün olabileceğini kaydediyor:

“Büyüme hormonlarının bloke edilmesi düşük insülin düzeyi ile yakından ilişkili. Vücut, insülüne karşı çok hassas tepki veriyor ve aslında düşük düzeyde insülin ile de yetinebiliyor. Bu etkiyi, daimî bir şeker diyeti ile eşdeğer anlamda görmek mümkün. Bu şekilde sadece yaşam süresi uzatılmıyor aynı zamanda sağlık durumunda da tamamen iyi yönde değişiklikler gözleniyor. Bu da alınan sonucun sadece ömrü uzatmaya değil aynı zamanda nice sağlıklı geçirilen yıllar anlamına geliyor.’’

İlk gençlik iksiri için biraz daha beklemek gerekecek

Yaşamın uzatılması konusunda biyologlar arasında en çok tartışılan konu ise şeker emiliminin yaşlanma ve büyüme hormonlarının kesilmesi ile doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı ilişkili olduğu. Büyüme hormonları salgılandığında, vücuda, az miktar besin maddesi alındığı yönünde sinyaller veriyor. Ve vücut da bu duruma karşı metabolizmanın enerji tüketim hızını azaltarak yani yaşamı uzatarak karşılık veriyor. O nedenle ömür uzattığı iddia edilen bazı maddeler, yaşlılık diyabeti olarak da bilinen Diyabet 2 gibi bazı metabolik bozukluklara karşı da yardımcı oluyor.

Ancak yine de bilim insanlarının yaşlılığa karşı etki eden buldukları ilk maddeyi aynı zamanda klınik araştırmalarında diyabete karşı da denemelerinin tek sebebi bu değil. Bu maddenin gerçekten insan hayatını uzatıp uzatmadığının daha uzun yıllar test edilmesi gerekiyor.


© Deutsche Welle Türkçe


Michael Lange / Çeviren: Başak Demir


Editör: Murat Çelikkafa