1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rösler propagiert mitfühlenden Liberalismus

15 Mayıs 2011

Almanya'da, Hür Demokrat Parti yeni liderini seçti. Yüzde 95 gibi büyük bir oyla liberallerin güvenini kazandığını ispatlayan Philipp Rösler konuşmasında, partisinde yapmak istediği reformların da ilk sinyalini verdi.

https://p.dw.com/p/11GUr
Philipp Rösler
Philipp RöslerFotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya'da Hrıstiyan Birlik Partileri ile Hür Demokrat Parti’nin oluşturduğu koalisyon hükümeti bir süreden beri liberaller nedeniyle sarsılıyordu. Önce kabinenin parlak isimlerinden Hristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Savunma Bakanı Theodor zu Guttenberg’in doktora tezinde ihtihal yaptığı belirlenmiş, bunun üzerine bakan istifa etmek zorunda kalmıştı.

Bu sarsılmanın ardından partide liderlik konusu da açıkça tartışmaya açıldı. BM Güvenlik Konseyi’nde Libya’ya askeri operasyon düzenlenmesine ilişkin oylamada -batılı ülkelerin tersine- Almanya’nın çekimser oy kullanması, Hür Demokrat Parti lideri ve aynı zamanda Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin hanesine eksi puan olarak geçti.

"Tek adam şovu sona erdi"

Parti başkanlığından ayrılan Guido Westerwelle dışişleri bakanlığı görevine devam ediyor
Parti başkanlığından ayrılan Guido Westerwelle dışişleri bakanlığı görevine devam ediyorFotoğraf: DW-TV

Parti son eyalet seçimlerinde de önemli oy kaybına uğradı. Bu olumsuz gelişmeler Hür Demokrat Parti'nin yönetim kadrolarında önemli değişikliklerin yolunu açtı. Rostock’ta haftasonu yapılan Parti Kongresi'nde Guido Westerwelle'nin -siyasi gözlemcilerin deyimi ile- “tek adam şovu”sona erdi, parti genel başkanlığına Philipp Rösler seçildi.

Angela Merkel kabinesinde şimdiye kadar sağlık bakanı olarak görev yapan Vietnam kökenli Philipp Rösler, partisinin sadece ekonomi politikaları yürütmekle sınırlı kalamamasını, seçmen gözünde daha sempatik bir konuma gelmesini hedefliyor, ayrıca parti içinde tek kişinin otoritesini değil, işbirliğini geçerli kılmayı istiyor.

Partilinin güveni tam

Haftasonunda düzenlenen parti kongresinde delegelerin Rössler'e yüzde 95 gibi büyük bir oranda oy vermiş olması da, parti tabanının ona duyduğu güveni gösteriyor. Ayrıca bu yüksek oran, partinin Westerwelle’nin ardından iyi bir döneme ve iyi bir genel başkana olan özlemini de gözler önüne seriyor. Partideki son olumsuz gelişmelerden sonra kitlesel istifalar gündeme gelmişti. Philipp Rösler, Hür Demokrat Parti liderliğine seçilmesinin ardından ilk kez genel başkan sıfatıyla yaptığı konuşmada şöyle konuştu;

“Yeniden güveni sağlayacağız. Bu, bugünden yarına olacak bir şey değil. Ama güvenilir olursak, insanların ne yapacağımızı önceden tahmin edebilecekleri bir duruma gelirsek ve yaptığımız işlerde kararlılık sergilersek güveni yeniden sağlarız. Zira insanlar bizden öncelikle somut sonuçlar, yani liberal çözümler bekliyor. Hür Demokrat Parti bu çözümleri bugünden itibaren sunmaya başlayacaktır.”

Parti programında reform

Hür Demokrat Parti'nin yeni lideri Philipp Rösler yaptığı konuşmada, selefi ve halen dışışleri bakanlığını yürütmekte olan Guido Westerwelle’yi partinin geldiği kötü durumdan doğrudan sorumlu tutmadı ama parti programının sadece vergi indirimleri ve liberal ekonomi politikaları ile sınırlı tutulmasının da hatalı olduğunu vurguladı.

Rösler, özgürlük kavramını en geniş anlamıyla algılıyor. O yüzden de bugün 38 yaşında olan genç politikacı, 1989 yılında delikanlı çağında ekran başından izlediği Avrupa’daki demokratik dönüşümlerden de, bugün Kuzey Afrika’daki güncel devrimci ayaklanmalardan da son derece etkilenmiş bir kişilik.

Rösler’in anlayışına göre özgürlük, olabildiğince az, gerekli olduğu kadar da çok devletçilik anlamına geliyor. Vietnam doğumlu olan, evlatlık olarak Almanya’ya getirilen, burada büyüyen ve tıp doktoru çıkan Rösler, ‘öteki konumdaki insanların durumuna da anlayışla yaklaşacak bir liberalizmden yana olduğunu söylüyor.

“Dünyaya açık bir siyasi parti olan Hür Demokrat Parti, halk için, toplumsal birlik için yurdumuza ihtiyacımız olduğunun bilincinde. Almanya’da bu iki değere de ihtiyaç duyuyoruz. Dünyaya açık olmak ve yurdumuza da açıkça bağlı olmak. Bu iki değere de sahip olmak, bu ülkede başka insanların da yaşamasından memnuniyet duyduğumuzu, onların da yurdu olmak istediğimizi gözler önüne seriyor” şeklinde konuşan Rössler, daha fazla uyumu ve yurtseverlik anlayışını öne çıkarttı.

"Libareller için tabu diye birşey yok"

Parteitag der FDP 2011 Philipp Rösler Guido Westerwelle
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Rösler’in anlayışına göre Almanya’ya göç, sadece Almanya’nın ekonomik çıkarları doğrultusunda hareket anlamına gelmiyor. Liberaller açısından hiçbir konunun tabu olamayacağına vurgu yapan Rösler, göçmenlerin uyumuna ilişkin bazı sorunların inkar edilemeyecek bir gerçeklik olduğunu ifade etti.

Liberal yaşam felsefesini, bana ‘güvence değil, fırsatlar sunulmasını arzu ederim’ diye özetleyen Hür Demokrat Parti’nin yeni lideri Philipp Rösler, partisini içinde bulunduğu kötü durumdan çıkartmak üzere kolları sıvamış durumda. Bunun üstesinden ne ölçüde gelebileceğini, önümüzdeki Bremen, Berlin ve Mecklenburg-Vorpommern eyalet seçimleri gösterecek.


© Deutsche Welle Türkçe

Marcel Fürstenau/Çeviren: Çelik Akpınar

Editör: Gezal Acer