1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Anayasa Mahkemesi’ne de gideriz'

19 Şubat 2016

Üçüncü toplantısında dağılan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyelerinden Namık Havutça, olası referandum seçeneği için “Anayasa Mahkemesi’ne de gideriz” dedi.

https://p.dw.com/p/1Hyfp
Fotoğraf: picture alliance/AA/V. Furuncu

DW Türkçe yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili söyleşi dizisinin ikincisini CHP’li Namık Havutça ile gerçekleştirdi.

Yeni bir anayasa için mecliste dört parti temsilcilerinin katılımıyla oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu üçüncü toplantısında dağıldı. AKP, komisyonun dağılmasından CHP’yi sorumlu tutarken, CHP komisyonun dağılmasında AKP’nin başkanlık sistemindeki ısrarının etkili olduğunu savundu. HDP, “Komisyonu dağıtan AKP’dir” derken, MHP komisyonun uzlaşamadığını söylemekle yetindi. Peki komisyon bundan sonra hiç çalışmayacak mı? Partiler nasıl bir strateji izleyecek? DW Türkçe Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda temsil edilen 4 partinin üyeleriyle yeni anayasa tartışmalarını mercek altına almayı sürdürüyor. Komisyonun CHP’li üyelerinden Namık Havutça DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe: Komisyon neden dağıldı? Neden uzlaşamadınız?

Havutça: Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasını dağıtan, meclis başkanı olmuştur. Biz CHP olarak en baştan bir tutum ortaya koymuştuk. Yeni bir anayasa yapacaksak sistemin belirlenmesi gerektiğini söylemiştik. Başkanlık sistemi isteniyorsa anayasanın tüm maddelerinin gözden geçirilmesi, değerlendirilmesi gerektiğini anlatmıştık. İlk dört maddenin vazgeçilemez olduğunu, onları tartışamayacağımızı dile getirmiştik. Bu yüzden parlamenter sistem üzerinden ilerlenmesi gerektiğine vurgu yapmıştık. Komisyonun çalışma usül ve esasları baştan ortaya konacaktı. Zaman kaybedilmeyecekti. Ancak Meclis Başkanı, bu konuda mutabakat sağlanamadığı için komisyonun çalışmalarının nihayete erdiğini söyledi. Açık açık bir başkanlık sistemi baskısının olduğunu artık herkes biliyor.

DW Türkçe: AKP, komisyonu yeniden toplamaya çalışıyor. Böyle bir şans var mı?

Havutça:  Komisyonun nasıl çalışacağına, hangi maddeler üzerinden ilerleneceğine dair usüller yeniden ortaya konursa komisyon elbette ki yoluna devam eder. Ama biz bunu CHP olarak değerlendirdik ve dedik ki; AKP’nin yeni anayasadan anladığı başkanlık rejimidir. Biz Türkiye’nin mevcut devlet rejimini değiştirecek bir çalışmanın içinde olmayız. AKP’nin anayasa konusundaki dayatmalarını halka anlatmaya devam edeceğiz.

DW Türkçe: Peki siz nasıl bir anayasa istiyorsunuz?

Havutça: Türkiye'nin bir an önce darbe hukukundan temizlenmesi gerekiyor. 12 Eylül’de ve AKP hükümeti döneminde çıkartılan MİT, terörle mücadele yasalarının demokratik hale getirilmesi için mevzuatın yenilenmesi gerekiyor. Yargı bağımsızlığı ve bireysel hakları temel alan, parlamenter sistemi kuvvetlendirecek, özgürlükçü, çoğulcu bir anayasa istiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi var önümüzde. Basın özgürlüğünü, inanç ve ibadet özgürlüğünü tam olarak koruyan, genişleten bir anayasa metninden yanayız. Bizim sıkıntımız bunlar. Bizim sıkıntımız devletin rejimi değil.

DW Türkçe: Yeni bir anayasa için sağlıklı bir tartışma ortamı yaratılabilir mi Türkiye’de?

Havutça: Şu durumda hayır. Daha önce konuşuldu, tartışıldı. Elimizde önemli bir birikim var yeni anayasa tartışmaları için. 60 maddede uzlaşma sağlanmış. Sonra tıkanmışız. Neden? Bir kişiye bağlı bir düzenleme peşinde koşulduğu, başkanlık sistemiyle kamuoyunun kafası karıştırıldığı için. Türkiye; iç barışın zedelendiği bir süreçten geçiyor. Ülkenin hiçbir yerinde güvenliğin sağlanamadığı Ankara’daki son bombalı saldırıyla da ortaya çıktı. Böyle bir terör ortamında siz nasıl kalkıp da, yeni anayasadan söz edeceksiniz, mümkün değil.

DW Türkçe: Başkanlık sistemi tartışmalarındaki asıl sorun nedir? Sorun sadece cumhurbaşkanına mı indirgeniyor yoksa?

 Havutça: Türkiye’ye dayatılan bir başkanlık rejimi ülkede daha katı, otoriter ve baskıcı bir yönetime gidilmesi anlamına geliyor. Bu model ülkemize uygun değil diyoruz ama bütün tartışmalar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gidip, dayanıyor. Erdoğan’ın uygulamaları ortada. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak fiilen başkanlık yetkilerini kullanıyor ve sürekli anayasayı ihlal ediyor. Cumhurbaşkanıyken meydanlara çıkabiliyor ve AKP için oy isteyebiliyor. Sistemdeki sorunları göstermek açısından Erdoğan örneğini  dikkatli incelemekte fayda var. Biz, devletin yönetme erkinin yetkilerini bir kişiye verirsek saltanatın temellerini yeniden atmış oluruz.

DW Türkçe: Referandum olup olmayacağına ilişkin soru işaretlerine ne diyorsunuz?

Havutça: Türkiye'de hükümetin, yargının, sistemin meşruiyetinin hukuksal dayanağı mevcut anayasadır. Anayasayı yok saymak anayasa suçu sayılır ve müebbet hapis cezası gerektirir. Bu noktada AKP’nin son derece dikkatli davranması şarttır. İlk dört maddeye dokunmadan referanduma gidilebilir diye bir mantık içine girebilirler ancak yaşadığımız koşullar referandumu hukuken ortadan kaldırmıştır. Eğer bu noktada bir anayasa ihlali gerçekleştirilirse, hukuksuz bir referandum söz konusu olursa biz de konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürürüz. Böyle dayatmayla, sivil darbeyle referandum olmaz.  Zaten ortaya öyle koşullar çıktı ki; terör öyle dallanıp budaklandı ki, o kadar zor günlerden geçiliyor ki; AKP başkanlık sisteminde ısrar edemeyecek. Kimsenin bu ısrarla zaman kaybedecek hali yok.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü / Ankara