1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

HDP: Hayatı gasp edecek bir düzenleme

22 Temmuz 2016

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 3 ay süreli OHAL kararına HDP büyük tepki gösteriyor. HDP’li Garo Paylan, “OHAL, hayatı gasp edecek bir düzenlemedir" dedi.

https://p.dw.com/p/1JUG0
Fotoğraf: HDP

15 Temmuz darbe girişimini kınayan TBMM bildirisine imza atan HDP, OHAL kararının Fethullah Gülen örgütüyle ya da darbeyle mücadelede etkin olmayacağını düşünüyor. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan OHAL kararına ilişkin tepkilerine, bu süreçte hükümetten beklentilerine ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe: OHAL kararını yerinde, doğru bir karar olarak görüyor musunuz? Hükümetin demokratik hakların kısıtlanmayacağına ilişkin güvence vermesine ne diyorsunuz?

Garo Paylan: OHAL kararı hiçbir şekilde doğru değildir, yerinde değildir. Çünkü OHAL uygulaması zaten darbe yasalarının bir ürünüdür ve her zaman çok geniş düzenlemeleri, çok geniş kısıtlamaları beraberinde getirir. Hayatımızı gasp edecek düzenlemeler arka arkaya gelecektir. Demokratik hakların kısıtlanmayacağını söyleyen hükümete güvenmiyoruz. Darbecilerle mücadele edilirken, darbe yasalarından güç alınmaz. Eğer gerçekten darbecilerle mücadele etmek için olağanüstü düzenlemelere ihtiyaç varsa meclis sabahlara kadar çalıştırılmalıdır, devre bırakılmamalıdır. Biz buna varız. El birliğiyle meclisi çalıştırıp, bu süreci şeffaf bir şekilde yürütebiliriz. Oysa şimdi Türkiye yeni karanlık bir döneme girmiştir. Türkiye içine kapanıyor. AİHM denetiminden çıkarılıyor ve bu süreçte Fransa örneği veriliyor. Çok yanlış bir örnek. Fransa’da sivil toplum, basın o kadar güçlü ki, her türlü baskı düzenlemesine karşı anında refleks gösterilebilir. Ama Türkiye böyle bir ülke değil. OHAL kararı, Türkiye’de oyun içinde oyun olduğunu gösteriyor. Birbirine karşı savaşan güçler, bir darbe girişimiyle yine birbiriyle çarpışarak Türk demokrasisine zarar veriyor. Hükümetin böylesi bir paranoyadan kurtulması, adil yargılamayı temel alarak darbecilerle gerçekten uğraşması gerekir. OHAL gibi rövanşist ve duygusal yaklaşımlarla darbecilerle mücadelenin sonuç vereceğini düşünmek anlamsızdır, boşuna çabadır.

Hükümet OHAL yerine ne yapmalıydı?

Paylan: Bir kere; darbeciler suçüstü yakalandı. Bu tür durumlar için suçluların cezalandırılması için anayasa ve yasalarda gerekli düzenlemeler vardır. Zaten görevden almalar, açığa almalar, uzaklaştırmalar, tutuklamalar yapılırken ekstra uygulamaları getirecek OHAL’e hiç gerek yoktur. Mevcut yasalar; hükümetin hizmetindedir. Hükümet mevcut yasalardan kaynaklanan haklarını kullanırken OHAL’e gitmek kaygıları, endişeleri artırmıştır. Bu kaygıların önümüzdeki dönemde daha da artacağı kesindir. Toplumun farklı kesimlerinden, Avrupa’dan tutun OHAL’le ilgili kaygıların dillendirilmesi dikkate alınmalıdır. Olağanüstü şartlar, yeni şartları getirir ve bu bir kısır döngüye dönüşür. Herkes biliyor ki; OHAL dönemlerinde hak ihlalleri, faili meçhuller birbirini izler. Şimdi gücü devşirenler, kimleri cezalandırmaktadır? OHAL valilerinin, onlarının sorgulanamaz yetkilerinin Türkiye’yi hangi karanlıklara ittiği bilinmektedir. Durum böyleyken, yeni bir karanlık döneme doğru ilerlemektense bir an önce OHAL düzenlemesinden vazgeçilmelidir.  Meclis, sonuna kadar çalıştırılmalıdır.

Darbe girişimine karşı iktidar ve muhalefet partilerinin birlik içinde olması Türkiye’de kutuplaşmanın önlenmesi için bir fırsat olabilir mi?

Paylan: Türkiye’de darbelerden en büyük zararı  Kürtler ve solcular görmüştür. Darbe sonraları en büyük mağdur onlar olmuştur. Son dönemde HDP’ye yafta üstüne yafta atanlar, darbe girişimine karşı net bir duruş sergileyip sergilemeyeceğimiz konusunda da kendince spekülasyon yaratmış ama büyük yanılgıya uğramıştır. Şu anda Türkiye’nin ihtiyacı olan adil ve demokratik yargılamanın tam olarak sağlanması yani hukukun üstünlüğünden ödün verilmemesidir. Herkes toplu bir şekilde darbe girişiminden Fethullah Gülen’i suçlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, darbe yapmak Türkiye’deki ordunun geleneğinde vardır. Ordunun gerçekten ayıklanması, ciddi şekilde tasfiye edilmesi gerekir ancak bu noktada tam anlamıyla siyasetten uzaklaşmış, liyakata tabii, sadece sınır güvenliğine odaklanan bir ordu düşünülmelidir. Aksi durumda, bir Fethullahçı gider başka bir darbeci gelir. Barışçıl bir ordu; ordunun ancak siyasetten tamamen siyasetten uzaklaştırılmasıyla mümkündür. Bugün Türkiye’de akıllarda pek çok soru vardır. 15 Temmuz nasıl olmuştur, kim-kime niye haber vermiş ya da vermemiştir. Bu sorular toplumun hafızasında sorunlar yaratacaktır. Biz, gerçeklerin açığa çıkmasından yanayız. Darbeye karşı olduğumuz gibi gerçeklerin de peşini bırakmayacağız. Kutuplaşma konusunda da zaten zor bir dönemden geçtiğimizi herkes görüyor.  Türkiye’nin OHAL gibi yeni karanlık dönemler yaratacak uygulamalara değil demokratik açılımlara ihtiyacı vardır. OHAL bırakılıp, demokratik reformlara hız verilmelidir.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü