1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hukukçular türbanda anlaşamadı

Şebnem Aksoy / İstanbul18 Kasım 2005

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) türban yasağını hak ihlali olmadığı yönünde karar vermesi, Türkiye’de türban tartışmalarını alevlendirdi. Hukukçular konu üzerinde fikir birliğine varamıyor. İstanbul’dan Şebnem Aksoy, AİHM’nin kararını ilişkin hukukçularla konuştu…

https://p.dw.com/p/AaO4
Türkiye'de üniversitelerde türban yasağıyla ilgili tartışmalar alevlendi
Türkiye'de üniversitelerde türban yasağıyla ilgili tartışmalar alevlendiFotoğraf: AP

Türkiye’de üniversitelerdeki türban yasağı konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararın neden olduğu tartışmalar sürüyor. Mahkeme, türban yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir uygulama olmadığına karar vermişti.

Mahkemenin kararına hukukçuların yorumları da muhtelif. Bazı hukukçular kararın Türkiye için bağlayıcılığı olduğunu belirtirken, bazıları ise Türkiye’nin yasağı kaldırma konusundaki siyasi girişimlerine engel olamayacağını belirtiyor.

“AİHS’ye laiklik ilkesi eklendi“

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ömer Kaboğlu, Avraupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tüm kararlarının olduğu gibi bu kararın da bağlayıcı olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) laiklik ilkesinin eklendiğini belirterek şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Bu karar sadece teknik hukuk açısından okunmamalı. Yalnızca özgürlükler temelinde yorumlayabileceğimiz bir karar değil. Çünkü bu kararda aynı zamanda konunun siyasal boyutu var. AİHS başlangıç kısmında, hukukun üstünlüğünden, gerçekten demokratik bir rejimden söz eder. İşte AİHM kendini böyle bir rejimin koruyuculuğundan sorumlu tutmuştur. Refah Partisi kararıyla bu gündeme gelmiştir, bu çerçevede laiklik ilkesi eklenmiştir. Dolayısıyla AİHM, tıpkı bizim Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı gibi demokrasi ve laiklik ilkelerini birlikte işlemeye başlamıştır. Demek ki AİHM kararını sadece teknik hukuk açısından değil, siyasal açıdan da okumak gerekiyor.”

Prof. Kaboğlu, bundan sonra Türkiye’nin bu yasağı kaldırmasının mümkün görünmediğini ifade ediyor ve “Bunu yapması zor görünüyor. Bugünkü Anayasal düzen içinde zor. Anayasa Mahkemesi de laikliği, özgürlüğü bir arada düşünüyor ve Anayasa’nın değişmez ilkeleri arasında görüyor. Bu konunun yeniden gündeme gelip, siyasi iradeyle farklı bir çözümün ortaya konması mümkün gözükmüyor” diye konuşuyor.

“AİHM’nin kararı engel değil“

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Erdoğan ise aksi görüşte. Prof. Dr. Erdoğan’a göre, bu karar Türkiye’nin yasağı kaldırması önünde bir engel değil. AİHM’nin iki tür karar verdiğini belirten Erdoğan, “Ya hak ihlali iddiasını kabul eder ve mahkum devletin hak ihlalini giderici önlemler almasını zorunlu kılar. Ya da bu örnekte olduğu gibi, hak ihlali iddiasını reddeder. Böyle bir durumda niteliği gereği karar bağlayıcı olamaz. Burada bu spesifik olayda ihlal yoktur demiş olması, ilgili devletin daha sonra mevzuatını iyileştirmesine, özgürleştirmesine engel teşkil etmiyor“ değerlendirmesinde bulunuyor.

Prof. Erdoğan’a göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı bir Avrupa içtihadı yaratabilecek bir karar da değil. Erdoğan, bu noktada ise şu saptamayı yapıyor: “AİHM aslında olayı Avrupa insan hakları hukuku standartları açısından ele almadı olayı. Muhalif yargıçta bunu belirtmişti muhalefet şerhinde. Mahkeme daha çok Türkiye özelinde bir değerlendirme yaptı. Halbuki mahkeme, Avrupa düzeyinde benzer bir sorun çıkması halinde emsal teşkil edebilecek bir karar vermeliydi. Bu bakımdan sorunun çözülmemiş olduğunu söyleyebiliriz.”